YALNIZLIK, ARAYIŞ VE SEVGİ
Nurullah AYDIN
Yalnızlık dünyayı doldurmuş mu?
Teknolojik gelişmeler, artan nüfus, büyüyen yerleşim
yerleri, dış dünya alanında değişimler ortaya çıkartırken, insan iç dünyasında
bocalıyor.
Değer yargıları değişiyor.
Ben ve öteki algısı anlam
değiştiriyor.
Nefret, kin, öfke, ötekileştirme, ezme, sömürme, kınama,
suçlama, katletme, övünme, böbürlenme, gururlanma, kamplaşma, vicdansızlaşma,
kibir, haksızlık, hırsızlık, yalancılık, adaletsizlik, karamsarlık, düşmanlık
neden olur?
Kim, neden, niçin bunları
teşvik eder, tahrik eder, canlı tutar?
Gelin bir an düşünelim.
Neyiz, kimiz?
Öncemiz neydi, neredeydi?
Sonramız ne olacak, nerede
olacak?
Bilelim ki;
Önce kendimiz ve kendimizle bir arada olduklarımız var.
Önce kendimiz ve kendimizle bir arada olduklarımız var.
İnsan, doğa, hayvan, bitki.
Hepimiz bir bütünüz.
Kendini,
Diğer yarını,
Kendi ötekini,
Diğerlerini,
Diğer yarını,
Önce anla,
Sonra sev, saygı duy.
Sevmek, bir
insanı sevmekle başlar.
Sevmek, bir hayvanı sevmekle başlar.
Sevmek, bir bitkiyi sevmekle başlar.
Sevmek, doğayı sevmekle başlar.
Sevmek, dünyayı sevmek başlar.
Sevmek, evreni sevmekle başlar.
Bu algıyla kurulacak iletişim dili,
Daha güzel mutlu bir dünya
inşasının yoludur.
İçinden kalbinin o sızlayan
yerlerinden özlenen dünya isteğidir bu.
Bunları bilmek ve uygulamak…
Ama kimle, nerede, ne şekilde, ne zaman?
Her şey gerçekte insanın
elinde.
Sevelim sevilelim. 7 Nisan
2014-ANKARA
Günün Sözü: dogmalara inanan, saplantıları olan
insanı eğitmek çok zordur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder