23 NİSAN ULUSAL EĞEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI
CEMAL ÇALIŞKAN
“Ak parti iktidar oluncaya kadar Milli Bayram Törenlerinde bürokrasiler ne konuşacaklarını bilirlerdi. Konuşmanın içeriği konusunda bir zorlanmaları olmazdı. Ak partinin iktidarıyla birlikte bugünlerde devleti temsilen konuşacak olanların durumu, tahtaya imtihan için kalkan öğrencinin durumundan farksızdır. Devlet, devlet olsaydı, bu kadar kendisiyle uğraşılmasına izin vermezdi.” Günümüzden 94 yıl önce, Türkiye’nin her yerinden seçilip gelen temsilciler Ankara’da toplanmışlardı. Bu temsilciler, ülkeyi işgal eden dâhili ve harici düşmanları ülkeden çıkarmak için Hacı Bayram camisinde kılınan Cuma’dan sonra, okunmuş olan Hatmi şerif ve Buharı şeriflerin duasını yapılmıştır. Ulus semtindeki Millet Meclis Meclisi binasında toplanan temsilciler 20 Nisan 1920 yılında Milletin Egemenliğini temsil eden Meclisi açmışlardır. İstiklal savaşını Milletimiz bu Meclis eliyle, ülkeyi kurtaracak olan gerekli kanunları çıkartmış ve Ülke işgalden kurtulduktan sonra da 23 Nisan 1923 yılında yapılan oylama sonucu 1920 ‘de kurulan Cumhuriyet ilan edilmemişti. Fakat Meclis kurduğu rejime Cumhuriyet ismini vermeyi bir türlü kolayca kabul etmemiştir. Nedense Anadolu insanı, yapılan işlerde yalanda Dini aramaktadır. Bu duygusunu bilen hep bu halkı aldatmıştır. 53 gün gibi tartışmalarla ilan edilmesi uzayıp gitmiştir. Bunun üzerine Atatürk: Mesele burada bulunan meclis bunu onaylayacak mı, onaylamayacak mı? Bu usulü dairesince olacaktır. Fakat bazı kafalar kesilecektir.” Sözlerini söylemek zorunda kalmıştır. sonra Cumhuriyet 29 Ekim 1923 tarihinde Büyük Millet Meclisinde bir ret oyuna karşılık, ittifakla kabul edilmiştir. Altı Ay sonra da bayram olarak ilan edilmiştir. Yurt içinde ve dışında o günden sonra kutlanmaya başlanmıştır.
Ulusal egemenlik ve çocuk bayramı ilk defa 1929 yılında başka bir isimle milli bayram olarak kutlanmış, 1935 tarihinden itibaren de bugünkü şeklini almıştır. 1979 yılını Birleşmiş Milletler tarafından çocuk yılı kabul etmesiyle birlikte, Bu milli Bayramımız Uluslar arası düzeye taşınmıştır. Rahmetli Atatürk Çocukların, bir milletin geleceğinde oynayacağı rolü o günden görmüştür. Çocuklar için milli bir bayram günü kabul etmiş bizden başka hiçbir millet olmamıştır. Fakat uygulamalarımızda en büyük haksızlıkları çocuk ve kadınlara bizim kadar yapan hiçbir medeni millet bu güne kadar olmamıştır. İyi başlıyoruz. Fakat sonradan o iyi başlanılan işi en kötü hale sokuyoruz.
Bugünkü iktidar, cumhuriyet hükümetlerinin el emeği ve göz nuruyla yaptıkları kanunları kes yapıştır şekliyle her gün yazboz yapmaya, görevlerini yapan kurumları azarlamayı adet edinmişlerdir. Bir Batılı düşünür “ Kanunlar doğru olduğu için uyulmaz. Aksine kanun olduğu için uyulur” demişti. Bugün ise, önüne gelen bu kanun benim aklıma aykırı, dolayısıyla uymasam da olur, demeyi alışkan hale dönüştürmüştür. Bu nedenle Atatürk’ün yaptıklarını aklıyla düşünen hiçbir Türk vatandaşı yanlış bulamaz. Atatürk’ün Başında bulunduğu Meclis, maksadını unutup halifelik ve padişahlık davasıyla uğraşmaya başlamıştı. Atatürk bunlara “Hz. Ali ve Muavi’ye dönemini mi yaşacağız? Bu mesele geniş, nazik ve mühimdir. Bunun halli bugünün işlerinden değildir, yanıtını vermiştir. Bu meseleyi halletmeye girişecek olursak, bu içinden çıkılmaz bir sorun olur demiştir. Atatürk dönemini eleştirenler günümüzdeki AK parti ve cemaat tartışmalarını karşılaştırmalıdır.
Cumhuriyet kurulmadan önce en ateşli tartışmalar teşkilatı esasiye kanunun birinci maddesinde geçen” Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” cümlesiydi. Nedeni “Egemenliğin Allah’a ait” ayetini yanlış yorumlamaktan ileri geliyordu. Hâlbuki bu maddeye karşı çıkanlar, tezlerini ülkenin ve devletin yararına olacağına dair görüşlerini meclistekilere somut şekilde anlatıp ikna edemiyorlardı. Belki iade edebilselerdi, cumhuriyet devrimleri daha yumuşak olabilirdi. Bu egemenliğin halkta değil, halifenin ve padişahın olduğunu savunarak yanlış yapmışlardır. En sonunda Atatürk, burada bulunan meclis bunu onaylayacak mı, onaylamayacak mı? Bu usulü dairesince olacaktır. Fakat bazı kafalar kesilecektir.” Sözlerini söylemek zorunda kalmıştır. Bu söz üzerine Cumhuriyet 29 Ekim 1923 tarihinde Büyük Millet Meclisinde bir ret oyuna karşılık, ittifakla kabul edilmiştir. Altı Ay sonra da bayram olarak ilan edilmiştir. Yurt içinde ve dışında o günden sonra kutlanmaya başlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder