TURGUT
ÖZAL YAŞASAYDI
BAMBAŞKA BİR TÜRKİYE OLURDU…
Selçuk Maruflu, 19. Dönem İstanbul Milletvekili
Selçuk Maruflu, 19. Dönem İstanbul Milletvekili
Ben her yıl 17 Nisan günü, ANAVATAN Partimizin
Kurucusu, Başbakan, Cumhurbaşkanı Rahmetli Özal için yazılar yazdım. Gene her
17 Nisan günü, Özal’ı sevenlerle Semra
Hanımefendi ile Anıt mezarda Özal’ı anma törenlerine katıldım. Bazen de herkes
gittikten sonra, rahmetli liderimin mezarını tek başıma ziyaret ederek,
Fatiha’mı okudum. Ayrıca, yıl içinde de Özal’ın mezarını ziyaret ederim. Hiç şüphe yoktur ki
Özal, her zaman Türk milletinin gönlünde yaşamaktadır. Zamanında ona karşı
olanlar, haksızca eleştirenler bile pişmanlık duyarak, kendisini anıyorlar ve
yaptıkları hizmetleri takdir ediyorlar. Turgut Bey’le Devlet Planlama Teşkilatı
yıllarında beraber çalıştık. Bizim Müsteşarımız, bizi yetiştiren bir
amirimizdi. Kendileri bilgili, tecrübeli, cesur, doğru bildiğini hiç bir şeyden
çekinmeden tatbikata intikal ettiren, fevkalade değerli bir devlet adamıydı. DPT
Müsteşarı iken, Başbakan Sn. Demirel ile fevkalade uyumlu çalışmış ve
aralarındaki ilişki yakın, sıcak ve ağabey-kardeş şeklinde olmuştu. Ben DPT
Uzmanı olarak görev yaparken, yüksek planlama kurulu toplantılarına katılırdım. Başbakan Sn. Demirel, Turgut Bey’e Bakanlar
üstü muamelesi yapardı. Maalesef siyaset bu iki değerli Devlet adamının
ilişkilerini biraz germişse de, birbirlerine duydukları sevgi ve saygı aynen
devam etmiştir. Özal müstesna
özelliklerinin dışında, halkın kendisine layık gördüğü tonton, sevecen, Müşfik
bir insandı. Kolay kolay sinirlenmez ve kızmazdı. Görüşlerine bakmadan iş yapan
ve çalışan insanlarla rahatça çalışırdı. DPT yıllarından sonra da, ANAVATAN
Partisinin kuruluş aşamalarında hep beraberdik. Özellikle benim aktif siyasete
girip, İstanbul Milletvekili olarak TBMM’de görev yaptığım yıllarda, siyaset
platformunda Turgut Bey’le daha da yakınlaştık. Birçok yurtiçi ve yurtdışı
seyahate birlikte katıldık. İstanbul’da Özal’ın grubu olarak bilinen, Rahmetli
Aydın Bolak’ın düzenlediği toplantılarda, Özal’ın direktifleriyle bende devamlı
olarak hazır bulundum. Bu toplantılar Özel Sektörden, Devletten, Sivil Toplum
Örgütlerinden, üniversitelerden seçilen Turgut Bey’in yakını olan insanlardan
oluşuyordu. Özal bu çok güvendiği grupla sürekli fikir alışverişinde bulunur,
onların düşüncelerinden ve fikirlerinden istifade ederdi. Turgut Bey’in
özelliklerinden birisi de, emrinde çalıştırdığı insanlara verdiği görevleri ve
ödevleri bizzat takip etmesiydi. DPT yıllarında kendi odasından çıkar, bizlerin
odasına gelir, çay içer, yaptığımız işler konusunda bilgi alırdı. Türkiye’nin
müstesna bir kuruluşu olan ve benimde gururla görev yaptığım Devlet Planlama
Teşkilatı, Türkiye’nin ekonomik, sosyal, kültürel, çevresel sorunlarının
sahibiydi. DPT’ye sorulmadan ve olumlu görüş alınmadan hiçbir iş yapılamazdı.
Bizde genç plancılar olarak geceli-gündüzlü, ailelerimizi ve çocuklarımızı
ihmal ederek çalışırdık. Ne yazık ki DPT’yi kapatmışlar ve Kalkınma Bakanlığı
diye sıradan bir Bakanlık haline getirmişlerdir. DPT’nin kapatılması fevkalade
yanlış olmuştur. Özal meselelere
soğukkanlılıkla yaklaşır ve sinirlenmezdi. Görevini yapmayan birisine kızdığı
zaman, kendine göre ilk sözü “bak gözüm” olurdu. Biraz daha fazla dozda
kızdıysa, “bak iki gözüm” diye lafa girerdi. Biz yanındakiler bu cümleleri
ifade ettiği zaman, bir süre yanına uğramazdık. Çok şükür ki benim
çalışmalarımda ben bu cümlelere hiçbir zaman muhatap olmadım. Yukarıda ifade
ettiğim gibi, kızgınlıkları ve bak iki gözüm demesi, icraatlarında kendisine
engel çıkaran görevlerini laiki veçhile yapmayan insanlaraydı. Örneğin
Türkiye’nin gelişmesi için yapacağı icraatlarda kendisine “mevzuata aykırıdır,
falanca kanuna aykırıdır” şeklinde engel çıkarıldığında, oldukça kızardı.
Turgut Özal İslam dininin vecibelerini eksiksiz yerine getiren, inançlı bir
insandı. Cuma namazlarına gider, orucunu tutar, dinin şartlarına uyardı. Ancak,
şimdilerde yapıldığı gibi Cumhurbaşkanı, Başbakan şu camide, bu camide Cuma
namazı kıldı diye afişe edilmesini istemezdi. Dinin Allah ile kul arasında,
hassas bir ilişki olduğunu söyler, dini politikaya alet etmekten itina ile
kaçınırdı. Turgut Bey Atatürk’e ve
Atatürk ilke ve inkılaplarına candan bağlı idi. Çağdaş, Atatürkçü Türk kadını
Semra Özal Hanımefendi’ye büyük önem verir ve kendisini her şeyden çok severdi.
Değerli Semra Özal Hanımefendi’yi Turgut Bey’in kıymetli bir emaneti olarak
biliyoruz ve değerli kardeşim, Büyükelçi Dr. Üner Kırdar ile sık sık ziyaret
ediyoruz. Bizim ve Üner’in Büyükada’daki evinde yemeklerde birlikte oluyoruz.
Turgut Özal Türkiye’nin çehresini
değiştirdi ve Türkiye’ye çağ atlattı. Türkiye’yi dünyanın önemli ve
örnek alınacak ülkeleri arasına soktu. Bugün kendisinin yaptığı hizmetlere ve
icraatlara erişilememiştir. Büyük Önder Atatürk’ün Türkiye’yi muasır batı
medeniyetleri seviyesine çıkarma hedefini, Özal şiar edinmiş, kendisine
verilmiş bir görev olarak kabul etmişti. Türkiye’yi dünyanın en gelişmiş ilk on
ülkesi arasına sokmayı hedef almıştı. Kendisinin de İzmir İktisat Kongresinde
dediği gibi, eğer Türkiye 1990’lı yılları iyi değerlendirebilseydi, şimdilerde
4 trilyon $ milli gelir, 1 trilyon $ ihracat, 200 milyar $ turizm
büyüklükleriyle dünyanın en gelişmiş ülkeleri arasına girebilecekti. Bunun
yapılabileceğinden, eğer Özal yaşasaydı hiç şüphe etmedim. Şimdi bazıları
Özal’ı taklit ediyor… Özal taklit edilemez, çünkü kendisinin düşünce ve
icraatlarına erişmek mümkün değildir. Olsa olsa Turgut Özal örnek alınabilir.
Ne yazık ki Turgut Özal’ın en büyük eseri olan ANAVATAN Partisi siyaset
dışındadır. Bunda başta ben olmak üzere, Özal’ın ekibinin büyük vebali vardır.
Bizler Milletvekili olarak ANAVATAN Partisinin kapanmasına ve Özal’ın
emanetinin yok olmasına mani olmalıydık. Özal’ın insan hak ve hürriyetlerine,
fikir, inanç ve teşebbüs özgürlüklerine verdiği önemi herkes bilmektedir. Özal
şöyle derdi; “Bizim hakikat kıldığımız yere, onların hayali bile ulaşamaz”…
Bugün Türkiye kötü yönetiliyor ve bağnazlığa, karanlığa, tek adam idaresine
gidiyor. Oysa, böyle tek başına bir İktidar Türkiye’nin gelişip, yücelmesi için
çok önemli icraatlar yapabilirdi. Hiç şüphem yok ki, Turgut Özal yaşasaydı
bugün bambaşka bir yerde olurduk.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder