IŞİD’dan
bizi PKK mı, NATO mu kuruyacak!?
Bülent
ESİNOĞLU
İçinde
yaşadığımız günlerde, Batı medyasının manipülasyonlarında bir artış gözleniyor.
Aynı IŞİD
Suriye’de, 200 bin kişiyi katlederken, sanki katliamları Suriye devleti
yapıyormuş gibi yayın yapan Batı medyası, konu Irak ulunca, IŞİD’ın denetim
altına alınmasını gündeme getirdiler.
Bir yandan
Barzani’ye silah ve askeri danışmanlar gönderirken, öte yandan da, PKK’yı IŞİD
ile savaşan güç olarak gösteriyorlar.
NATO Genel
Sekreteri “IŞİD Türkiye’ye saldırırsa, Türkiye’yi koruyacaklarını ifade
ediyor.
Yukarıda
ifade etmeye çalıştıklarım, salim kafa ile düşünüldüğünde, sanki ortada kendini
savunamayan bir Türkiye var. Onu savunmak için, PKK ve NATO paçaları sıvamış,
Türkiye’yi savunacak!
NATO Genel
Sekreterinin yaptığı açıklamaya karşı, neden Genelkurmay Başkanı çıkıp bir
açıklama yapmaz?
Neden
Türkiye’nin kendini teröre kaşı savunacak gücü var demez?
Demez,
diyemez. Çünkü tabi olduğu Hükümetin IŞİD ile başka ilişkileri vardır.
Batının
Türkiye sözcüsü Hürriyet, bugün Manşetten bir haber veriyor.
Türkiye’ye
girmek zor.
Pekala,
Türkiye’ye girmek neden zor?
Çünkü PKK
IŞİD’a karşı savaşıyor!
Yani
Türkiye’yi PKK savunuyor.
Anlayacağımız,
IŞİD üzerinden, PKK meşrulaştırması…
Hani PKK
silah bırakacaktı?
ABD ve
Avrupa’nın Büyük Kürdistan kurma karalarının fiiliyata geçtiğini görüyoruz.
İngiltere
ve Fransa, Barzani’ye askeri destek vermeye başladılar.
PKK’ya olan
desteklerini, Oslo Görüşmelerindeki, İngilizce konuşan sesten zaten biliyorduk.
IŞİD
Suriye’de katliam yaparken, Esad’a saldıranlar, konu Kürdistan ve Barzani
olunca, IŞİD karşıtı oldular.
ABD ve
AB’nin Türkiye temsilcilerinin göremediği şudur; ABD Ortadoğu’da yenilmiştir.
Dikiş tutturamamaktadır.
ABD’nin
kullanmak üzere inşa ettiği, mezhepsel ve etnik bölünmeler, ABD’ye silah
göstermektedir.
ABD’nin
tüm planları ters tepmiştir.
Dış
dünyanın Türkiye’ye bakışı anlattıklarım çerçevesindeyken, gelin bir de içerden
bakalım.
Cumhurbaşkanlığı
seçiminden sonra, bazı gerçekler su yüzüne çıkmaya başladı.
Hem
iktidar partisinde, hem muhalefet partilerinde birden kaynaşmalar oldu, oluyor.
Türkiye’deki
partilerin ve içinde bulundukları siyasal yapıların, Türkiye’yi yönetme
kabiliyetinden uzak olduğu, bir kez daha ortaya çıktı.
Kendilerine
ilke edindikleri, Batıcı İslamcılığın ve Batıcı sosyal demokratlığın, ülkeyi
ancak bölünmeye taşıdığı gün gibi aşikarlaştı.
Mevcut
partilerle Türkiye’nin gideceği bir yer kalmadı.
Erdoğan’ın
Cumhurbaşkanlığının bir zafer olmadığı kısa zamanda ortaya çıktı.
Ne var ki
ortada muhalefet yok.
Arınç on
aylık deneme hükümetinden bahsediyor. Muhalefetten hiç kimse, burası deneme
tahtası mı demiyor!
Seçimin en
önemli sonucu; CHP’li seçmenin, CHP’nin daha fazla AKP’lileşmesine dur
demesidir.
AKP’li
seçmen ise, yeterince oy vermeyerek, gidişattan memnuniyetsizliğini
belirtmiştir.
CHP’li
seçmen, partisinin daha fazla gericileşmesine sınır çizmiştir.
Partisinin
tabanındaki ulusalcıları ve solcuları konsolide etmeden, İslamcılardan oy
devşirmeye kalkan siyasetçilerin siyasetine dur demiştir.
AKP’ye
gelince, AKP içindeki sıcak para sağlayıcıları, AKP içindeki mevzilerini
tutmaya çalışmaktadırlar.
AKP’deki
asıl kavganın, sıcak para işbirlikçileriyle, ideolojik İslamcılık yürütenler
arasında olacaktır.
Orada da,
parçalanma yakındır.
Yakındır,
çünkü kavganın dayandığı unsurlar, tam da bir paylaşımın konusudur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder