ÇATI ÇÖKTÜ; TEMEL SAĞLAM…
Yalçın KOÇAK
18. dönem Sakarya Milletvekili
1946’nın “yeter!..”
nidası 2014’te tezahür etti;
Ancak, (nihayet) Devlet
Milletin oldu…
Nasıl oldu bu iş?
367’cilerin sayesinde…
Vesayetten galiba
kurtulacağız.
İnönü’lü yıllarda
Çankaya’yı millete açtılar.
İnsanlar Çankaya’nın
bahçesinde pikniğe geldi. O günkü zihniyete göre “Halka Açılım” bu idi. Sonra
onu da kaldırdılar..,
O bile çok gelmişti!.
Jakoben
Cumhuriyetçilik (tepeden inme, dayatma, giydirme, zorakilendirme) önce devlet,
sonra devlet ve hep devlet teziyle davrandı. Devletin memuru kendini devlet
sandı. Halka hep yukarılardan baktı. 1950’ler de Haso’ların, Hüso’ların
çocuklarına en fazla 10 yıl tahammül edildi.
Çok partili sözde
demokrasimiz 10 yılda bir, ya ihtilal, ya da muhtıra ile engellendi.
Böylece, kısa siyaset
tarihimiz partiler mezarlığına döndü.
Talebe hareketlerimiz
biçildi, fikirlerin yeşermesin, gençlerin sivrilmesine müsaade edilmedi. Lider
denen adamların gölgesinde ne sağda ne solda ot bitmedi, adam yetişmedi.
İthal adamlarla siyaset şekillendirildi.
Karaosmanoğlu, Derviş
bunlardan bilinen ikisi;
Ya diğerleri!..
Ya gerisi?..
CHP ve MHP çok kısa
sürede ve aynı anda, aynı zamanda hiç tanımadıkları bir isme nasıl “evet, evet” dediler? Referans kimdi? Bu soru
ortalıkta duruyor. Cevap verilmezse eğer, sakız olur ve her tarafa çekilir.
Partilerin Genel
Başkanları değişse de kurumlar bu yükün altında kalır.
Bu işin is’ini
temizleyemezler.
Dediğim dedik,
Jakoben demokratlık.
CHP ve MHP olarak biz
1. Turu yaptık bir çatı aday belirledik.
2. Tur yapılıyormuşçasına
“buyurun tıpış, tıpış bizim adayımıza rey verin” demeye gelen tavrı seçmen,
vatandaş çok etik bulmadı, arkasını görmedi ve hissedar olmadı.
İyisiyle, kötüsüyle,
dedikodusuyla, yediğiyle, içtiğiyle gözünün önünde olup 12 yıl Başbakanlığını
yaptığı Recep Tayip Erdoğan’a götürdü reyini teslim etti.
Medya, televizyon,
basın gene gümbürtü kıyamet.
Yazılan ve
söylenenlere bir bakalım:
Katılım düşük (oysa
AB ve ABD ortalamasının üzerinde), zafer sandığa gitmeyenlerin (yani dışarıda
bir muhalefet daha var), tıpış, tıpışın protestosu (yerim dar, yenim dar
bahanesi), partimin erimesini seyredemem (benden bu kadar), İhsanoğlu partiler
üstü davrandı, miting yapmadı (şunun doğrusunu söylesenize; Biz adamı
sahiplenmedik) şartlar eşit değildi (O zaman eşit olabilecek siyaset hanesinden
bir aday koysaydınız, niye dışarıdan koydunuz. Deniz bey de fevkalade
olurdu, miting meydanlarını da
doldururdu…)
Bu saatten sonra en
doğruyu Ekmel Bey yaptı.
Tebrik ve sükûnet…
Demokrasimiz sağlam
temeller üzerinde yükselmeli. Türkiye’nin yıldızı parlamalı ve yücelmeli,
vesayetler son bulmalı, merkez ülke olmamız bilinciyle etrafa göz, kulak
olmalıyız. Çitleri sağlam tutmak için komşuyu ve yaramazlarını kontrol altında
tutma mecburiyetimizi unutmamalıyız. Yoksa bu coğrafyada bize rahat yok. Bunu
da aklımızdan çıkarmamalıyız.
Büyük bir olgunlukla
yapılmış kampanyalar ve meydana konmuş sandık var.
Halkın sandığından
çıkmış 12. Cumhurbaşkanı var.
Aslında kendimizi
alıştırsak iyi olur.
Halkın iki dereceli
bir seçimle seçtiği o baş: Devletin Başı, Halkın Başkanı olur.
Ya Devlet başa, Ya Kuzgun
leşe…
Devlet
Başkanımız hepimize hayırlı olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder