Anadolu Gazeteleri kendilerini
temsil edemiyor, ettirilmiyor mu?
(1)
Prof.
Dr. İSA KAYACAN
Yıllardır sürüp gelen bir
tartışma, bir soru zinciri, bir acabalar bütünlüğü beni hep düşündürmüş ve
üzmüştür. Anadolu basını olarak adlandırdığımız, onlardan övgüyle söz etmek
gerektiğinde, onların milli mücadelenin kazanılmasında harcı bulunan basının
bütünlüğü olduğunu söyleye gelmişiz.
Ama geçen zaman içinde, bu
söylemler sadece sözde kalmış, geçmişin hatırlatılması, övünülmesi,
gururlanılması gerektiğinde ortaya konulanlardan öte geçememiştir.
Bugün Anadolu Basını mensupları, daha
doğrusu Anadolu’daki gazetelerin sahip ve yöneticileri sıkıntı içindedirler,
Basın İlan Kurumundan kendilerine resmi ilan yayınlama karşılığı olarak
aktarılan ücretlerin yetersizliğinden söz etmekte, yakınmakta, sıkıntılarını
sık sık gazetelerindeki sayfa ve sütunlardan duyurmaya çalışmaktadırlar.
Belirli zamanlarda her yeni yılın
başında açıklanan resmi ilan ücretleri gazetelerimiz için yeterli
bulunmamaktadır. Anadolu’da gazete yayınlamak, hele kurallarına göre gazete
yayınlayarak yıllarla birlikte ayakta kalabilmek, her babayiğidin
gösterebildiği başarı değildir.
Basın-Yayın ve Enformasyon Genel
Müdürlüğünde görev yaptığım yıllarda daha çok onlarla, yani Anadolu Basını
mensuplarıyla yüz yüze geldiğim ve sorunlarını yakından dinlediğim, Anadolu
gazeteleri arasında iller itibariyle yaptığımız resmi incelemelerimiz sırasında
edindiğim onların sorunlarıyla ilgili tecrübelerim ve herkes yaygın basınla
ilgilenip övünmelere giderken;
Ben yönümü Anadolu Basınına
çevirdiğim, oralardaki gazetecilerle iç içe olmanın mutluluğunu, gururunu
yaşadığım;
Anadolu Basını Bölge
Toplantılarını organize edip bu toplantıların içinde bulunduğum, Anadolu Basını Özendirme Yarışmalarında Raportörlük
ve Jüri üyeliği yaptığım, Anadolu Gazetecilerinin Basın İlan Kurumu temsilci
seçim toplantılarını hazırlayıp, seçim toplantılarının Divan Başkanlığını veya
Divan üyeliğini yaptığım, salondaki konuşmaların, tartışmaların tutanaklarını
düzenleyenlerden ve imzalayanlardan biri olduğum için, yakından biliyorum.
Anadolu Gazete sahiplerinin Basın
İlan Kurumu yönetimindeki temsilcileri 1,2 hatta 3 kişiyle yeterli olamamıştır
ve bugünde yeterli olamamaktadır.
Görünen ve aynaya yansıyan odur ki,
Basın İlan Kurumu Genel Kuruluna Anadolu Basınının temsilcisi olarak
seçilenler, ya orada seslerini duyuramıyorlar, ya da azınlıkta kalıyorlar, ya
da İstanbul rüzgârı başka esiyor, bu rüzgârın etkisi altında kalıyorlar!
Anadolu Basınının öncelikle,
varlığının kabul edilmesi, oradaki gazetecilerin de bölgelerinde önemli birer
iletişim aracı, yayın organı ve bölgelerinin sesi oldukları gerçeği kabul
edilmelidir.
TEMSİL
EDEMİYORLAR, ETTİRİLMİYORLAR
Ara başlığımızdaki kelimeler, Anadolu
Basınının kendi kendini temsil edip, edemediği, temsil ettirilmediği yönündeki
değerlendirmeler karşısında donup kaldım.
Burdur ilimiz merkezinde günlük
yayınlanan, bugün 60.yayın yılı içinde olan Burdur Gazetesinin 03 Şubat 2014
tarihli 19 bin 822. sayısında gazetenin imtiyaz sahibi Adnan Taraşlı imzasıyla,
sağ sütunda boydan boya verilen, “Anadolu Gazeteleri kendini temsil edemiyor,
ettirilmiyor” başlıklı yazıyı okuyunca;
Anadolu Basınının geçmişteki
durumuyla, bugün ki durumu aklıma geldi.
Her şey gözümün önünden geçti
teker teker.
Adnan Taraşlı Anadolu gazeteleri için 01
Şubat 2014 tarihinden itibaren geçerli Anadolu gazetelerine verilecek resmi
ilanların bir santimetresinin tek sütun yayın ücretinin 8.90 Türk Lirası olarak
belirlenmesinin yanlış ve çok az oluşundan söz ediyor; “Eskiden PTT’den telefon
görüşmelerinde, hem de koli paket gönderimlerinde indirim yapılırdı.
Anadolu Gazeteleri kendini
temsil edemiyor, ettirilmiyor
mu? (2)
Prof. Dr. İSA KAYACAN
SEKA Anadolu gazetelerinin en
büyük destekçisiydi, onlara özel tahsisler sağlardı.
Gazetelerin daha ucuza
çıkarılmalarını sağlardı, destek olurdu.
Geçmişte korunan Anadolu
gazeteleri bugün ne değişti de gıdım gıdım artırılan ilan bellerine mahkum
edilmeye başlandı?”diye soruyordu.”
Anadolu gazetelerinin devletinin
yanında, milletinin yanında olduğu için mi, Anadolu gazetelerinin tarafsız,
yansız kuruluşlar oldukları için mi, Anadolu gazetelerinin güçlünün yanında yer
almadıkları için mi?” diye sorularını sıralıyordu.
İşin aslının Basın İlan Kurumunda
Anadolu Gazete sahiplerini temsil eden üyelerin yetersizliğinden
kaynaklandığını kaydeden Adnan Taraşlı’nın; “Basın İlan Kurumunda Anadolu
Gazete sahiplerinin temsilcisi olarak seçilen üç üyenin seçiminde yapılan
oylamalarda, gazete sahibi olmayan, sarı basın kartı bile taşımayan, çaycıdan,
belediye çöpçü işçisine, hatırını kıramadığı için oy kullanan;
Albaydan ne olduğu bilinmeyen
birçok insana oy kullandırılarak Basın İlan Kurumu Genel kurulunda bizleri temsil
edecek üyenin veya üyelerin seçilmesinin sonucu olarak Anadolu Basını, Basın
İlan Kurumu Genel kurulunda sahipsiz ve temsilcisiz kalmakta olduğu
anlaşılmaktadır” şeklindeki sözlerinin yanlış olmadığını kabul etmeliyiz.
Adnan Taraşlı;”Gazete girdilerinin
Dolar ve EURO bazında her geçen gün artarken, işçi ücretleri her geçen gün
artarken, yaşam şartları her geçen gün zorlaşırken, babadan kalma eski püskü
teknoloji ile gazete çıkararak tarih
yazmaya devam eden eski gazeteci çınarlara, yeni teknolojik ürünlerle
destekleme bile düşünülmezken, elektrik, su, kira bedellerinin arttığı, ancak
ilan gelirleri yanı sıra, her geçen gün ilanların giderek azalması yaşanması
güç, aşılması zor bir yola sürüklüyor Anadolu Gazetelerini” diyerek Anadolu
Basınının bugün hangi şartlar altında yayın yapmaya,yaşamaya çalıştığını
anlatıyor, Basın İlan Kurumu ilgili ve yetkililerinin dikkatini çekmeye
çalışıyordu.
BASIN-YAYIN
VE
BASIN- İLAN KURUMU GENEL MÜDÜRLÜKLERİ
Kanunda değişiklik olup olmadığını bilmiyorum.
Olmadıysa Anadolu Gazete sahiplerinin Basın İlan Kurumu Genel Kuruluna
gönderecekleri temsilcileri, Basın-Yayın ve
Enformasyon Genel Müdürlüğünce, Basın İlan Kurumunun Teşkiline Dair 195 sayılı Kanunun 5-a maddesi
gereğince, Anadolu Gazete sahipler veya
temsilcileri arasından seçilir ve Basın İlan Kurumu Genel Müdürlüğüne
bildirilir.
Bu seçimler hep tartışmalı, kavga
ve gürültülü geçer. Çünkü Anadolu Basınındaki uyanıkların sayısı az değildir.
Gösterilen adayların bazıları, gazete sahibi bile değildir.
Ama uydurma ortaklıklar, birkaç
hafta önce yayına başlayan gazete sahipleri, ya da belirli bir kesime göz
kırpan, Anadolu’dan ve Anadolu gazeteciliğinden uzak isimler karşınızda aday
olurlar.
Vekâlet konusu ayrı bir sorun ve
üzerinde durulması gereken konudur.
Vekâletlerin noter tasdikli
getirilmesi en doğrusudur.
Ama bu, sözde uyanıkların işine
gelmez. Basın-Yayın yetkililerini de ikna ederler, birkaç seçimde uyguladığınız
ve olumlu sonuçlar alındığını gördüğünüz, noter tasdiki, kaldırılır ve eskiye
dönerek, tartışmaların, kavga gürültülerin yeniden yaşanması sağlanır.
O günün görevlileri,
toplantıların organize edip yönetenleri bizler, salonlarda ter dökeriz,
toplantıyı yönetmeye, sonuç almaya, tutanaklar utmaya çalışırız.
Bugün bunların daha ilerisine
giderek, galiba daha farklı uygulamalarla, seçimler sonuçlandırılıp, Anadolu
Gazetelerinin üç temsilcisi Basın İlan Kurumu Genel Kuruluna gönderiliyor.
Anadolu Gazeteleri kendini
temsil edemiyor, ettirilmiyor
mu? (3)
Prof. Dr. İSA KAYACAN
Ama onlar nasıl çalışmaya
başlarlar,Anadolu gazetelerinin lehine hangi savunmaları yaparlar, temsil
ettikleri Anadolu gazeteleri için ne gibi sonuçlar alırlar,bilmiyoruz!.
Sonuçta Adnan Taraşlı ve birçok
gazetecinin haklı yakınmaları, üzüntüleri ortaya çıkıyor.
İlgililer duyuyorlar mı,
dinliyorlar mı,varsa yanlışlıkların ortadan kaldırılması için çalışıyorlar mı,
bilmiyorum, bilmiyoruz!.
Bu gün yayınlarını sürdüren, Bartın,
Antalya, Yeni Adana gibi, 90-95 yıllık gazetelerin, resmi ilan alabilmelerinde
ayrı bir statü getirilmesi için yazılar yazıp, bunların Anadolu Basınının
Çınarları olmaları bakımından, Anadolu Basınının yüz akları oluşu yönünde
dikkat çekmiştim.
Sanıyorum, duyan ve ilgilenen
olmadı!.
Şimdi
de, Malatya’da yayınlanan Görüş ve Siirt’te yayınlanan Mücadele gazetelerinde,
Basın İlan Kurumu Genel Müdürlüğü ve Bölge ya da Şube Müdürlüklerinde görev
yapanların, Anadolu Basınına bakış açılarındaki görüntülerden, denetlemelerde
gazetelerde çalışanlara hitaplarındaki örnekleri okudukça üzülüyorum.
Ayrıca, Basın İlan Kurumu Genel
Müdürlüğünün gazetelerin tek çatı altında birleştirilerek tek isim altında
yayın yapmalarını isteyen projesinin yanlışlığını geçmişteki tecrübelerimden
biliyorum.
Bir zamanlar, Bitlis’teki tüm
gazeteler ‘Bitlis Birlik’ adı altında birleştirildi.
Ama bu gazetelerin ayrı ayrı
sahipleri, yani patronları vardı.
Onların yine yarı ayrı siyasi
görüşleri vardı, gazetelerinde yer verilen manşetleri, haberleri vardı. Tek çatı
altında bir araya gelmekle, bu görüş farklılıkları görünüşte gazeteye aktarmada
ortadan kalkmadı.
Gerçekte görüş ayrılıkları
duruyordu.
Kısa süre sonra ortaklıklar
bozuldu, her şey eskisine döndü. Şimdi de yapılmak istenen gazetelerin
sayısının azaltılması, Basın İlan Kurumu personelini fazla çalışmadan,
ilanların sevkiyatını bir gazeteye yönlendirmesi kolaylığının sağlanmasından
başka bir sonuç vermeyeceği bilinmelidir.
Ama yukarıda verdiğim
örneklerdeki sakıncalar ne olacak, gazetelerde istihdam edilenlerin sayısında
eksilme olacak mı, yani işsizlik meydana gelecek mi?
Düşünülüyor mu acaba?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder