2.5 PARTİ…
YALÇIN KOÇAK
Batılı
Oryantalistlerce üretilen İZM’ler GDO’lu gıdalar gibidir. Bizi kaç nesil sonra
çökertecek bilinmez. Bu nedenledir ki; Bu necip millet, bizde ki karşıtları
gibi gözüken aslında uzaktan kumanda uzantıları Oksidentalistler vasıtasıyla
geliştirdikleri çülük, çilik akımlarına mesafeli yaklaşırız.
Bu
dolmaları bize ve bizden evvelkilere de farklı ambalajlarla yutturmuş, yedirmişti,
bizi kendisine rakip görüp, bitkisel hayatta tutan emperyal sömürücüler, kan
emiciler.
Biz
altı asır cihana adalet ve hak üzere hükümranlık eden Rumeli ve Balkan
halklarını, Afrika’nın kavruk insanlarını, Arabın mahremini, Ermeni’nin izzeti
nefsini, Rum’un namusunu koruyup kollamış etnisiteyle oynamamış kimsenin adını,
dilini, dinini, değiştirmeye zorlamamış bir kültürden geliyoruz.
Gittiğimiz
coğrafyada Hakkı hakim kılmışız.
Çalışmayı
üretmeyi öğretmişiz.
Hanlar,
Hamamlar, Köprüler, Kervansaraylar, Medreseler, Tekkeler inşa etmişiz,
ettirmişiz. Emperyal sömürücülerin silemediği izler 100 yılda yok edemediği,
iki nesildir akıllardan silemediği gerçek; bu gün Arap baharında, Ortadoğu
uyanışında kendisini ziyadesiyle göstermektedir, insanlar tarih makarasını geri
sarma enerjisi üretmekteler.
Tüm
bu halklar geçmişte büyük ve şerefli bütünün ayrılmaz birer parçası olduklarını
hatırlamaya başladılar. Dedelerinin aldatılarak kullanıldıklarını hatta
bizimkilerinde küslüklerinin sebeplerini araştırıp hepimize tarih sizden yine
böyle bir vazife bekliyor imalarına vardıran yeni bir fikri pan ve yeni bir
Hilal paktı üzere harekete zorluyor.
Batılı
sömürücülerin bize terk ettirilen coğrafya ya getirdikleri ortada; Medeniyet
diye getirdikleri Hürriyet boyunduruğu bir pranga, Demokrasi diye getirdikleri
de kardeş kavgası kan ve gözyaşı. Kapılar vardı, kilidi yoktu. Duvarlarsa
hayvan girmesin diye yapılırdı Hilal coğrafyasında, Her belde de imaret,
bimarhane, medrese, kervansaray vardı ama cezaevi yoktu.
Şimdi
kendi imal ettikleri duvarların ardında dahi emniyetlerinin olmadığını
hissediyorlar. Beyinlerinde para ve pranga şıkırtısı olanların duvarlı
zihinleri ve onların ürettiği izm’leri Hilal coğrafyasında huzur bırakmamıştır,
yarına güven bırakmamıştır. İnsanlarımız sebepsizce birbirine kırdırılmaktadır.
Milli
şeflik dönemleri hariç, sözde çok partili siyasi yaşama geçtiğimiz günlerden
beri dış müdahalelere daha açık ve korumasız bir rejimdeyiz. Yedi sene önce
Füturizm adlı bir yazımız da 11. Cumhurbaşkanının 11 harfli adı olacağını ve
son cumhurbaşkanı olacağını yazmışız, kehanet mi? Hayır, okuma. Batı sıfatlı,
mahkeme duvarı gibi renk vermeyen suratlı, tek pencereden ışık almaya alışmış
beyinli adamlarca bir 367 garabeti ortaya atıldı ve bu günlere geldik, manevra
geliştiremiyoruz, dâhilde bir hoop diyen muavin sesi de yok.
Hariciler
yine bir sarı zarfı açtılar, protokolleri sıraladılar ve ilgililerine
kriptoladılar.
Biz
SEKA’yı kapatalı beri milli sarı zarfı üretemez olduk.
Milletin,
halkların iki dereceli bir seçimle sandıktan çıkararak gönderdiği kişi artık
devletin başıdır. İrade-i Millet tezahür etmiştir, buna hala ısrarla
cumhurbaşkanlığı seçimi demek bir yanlış daha, bir garabet daha demektir.
Yetkileri tartışılır bence o da kanunla ilgili değil seçilen kişinin naturası
ile ilgilidir. Faturayı seçenler ödeyecektir. Akli, fikri ve bedeni sağlığı ve
tamlığı da çok önemli konudur. Yirmi yıl önce 2.5 parti yeter dediğimiz
günlerde gündemi hatırlıyorum, çok haklıymış rahmetli partiler arası husumetler
yerine şimdi dostluklar başlayacak!..
Çirkin
karga yavrusunun gözünün güzelliğini bilir misiniz?..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder