17 Temmuz 2014 Perşembe

2.5 PARTİ… YALÇIN KOÇAK

2.5 PARTİ…
YALÇIN KOÇAK
Batılı Oryantalistlerce üretilen İZM’ler GDO’lu gıdalar gibidir. Bizi kaç nesil sonra çökertecek bilinmez. Bu nedenledir ki; Bu necip millet, bizde ki karşıtları gibi gözüken aslında uzaktan kumanda uzantıları Oksidentalistler vasıtasıyla geliştirdikleri çülük, çilik akımlarına mesafeli yaklaşırız.
Bu dolmaları bize ve bizden evvelkilere de farklı ambalajlarla yutturmuş, yedirmişti, bizi kendisine rakip görüp, bitkisel hayatta tutan emperyal sömürücüler, kan emiciler.
Biz altı asır cihana adalet ve hak üzere hükümranlık eden Rumeli ve Balkan halklarını, Afrika’nın kavruk insanlarını, Arabın mahremini, Ermeni’nin izzeti nefsini, Rum’un namusunu koruyup kollamış etnisiteyle oynamamış kimsenin adını, dilini, dinini, değiştirmeye zorlamamış bir kültürden geliyoruz.
Gittiğimiz coğrafyada Hakkı hakim kılmışız.
Çalışmayı üretmeyi öğretmişiz.
Hanlar, Hamamlar, Köprüler, Kervansaraylar, Medreseler, Tekkeler inşa etmişiz, ettirmişiz. Emperyal sömürücülerin silemediği izler 100 yılda yok edemediği, iki nesildir akıllardan silemediği gerçek; bu gün Arap baharında, Ortadoğu uyanışında kendisini ziyadesiyle göstermektedir, insanlar tarih makarasını geri sarma enerjisi üretmekteler.
Tüm bu halklar geçmişte büyük ve şerefli bütünün ayrılmaz birer parçası olduklarını hatırlamaya başladılar. Dedelerinin aldatılarak kullanıldıklarını hatta bizimkilerinde küslüklerinin sebeplerini araştırıp hepimize tarih sizden yine böyle bir vazife bekliyor imalarına vardıran yeni bir fikri pan ve yeni bir Hilal paktı üzere harekete zorluyor.
Batılı sömürücülerin bize terk ettirilen coğrafya ya getirdikleri ortada; Medeniyet diye getirdikleri Hürriyet boyunduruğu bir pranga, Demokrasi diye getirdikleri de kardeş kavgası kan ve gözyaşı. Kapılar vardı, kilidi yoktu. Duvarlarsa hayvan girmesin diye yapılırdı Hilal coğrafyasında, Her belde de imaret, bimarhane, medrese, kervansaray vardı ama cezaevi yoktu.
Şimdi kendi imal ettikleri duvarların ardında dahi emniyetlerinin olmadığını hissediyorlar. Beyinlerinde para ve pranga şıkırtısı olanların duvarlı zihinleri ve onların ürettiği izm’leri Hilal coğrafyasında huzur bırakmamıştır, yarına güven bırakmamıştır. İnsanlarımız sebepsizce birbirine kırdırılmaktadır.
Milli şeflik dönemleri hariç, sözde çok partili siyasi yaşama geçtiğimiz günlerden beri dış müdahalelere daha açık ve korumasız bir rejimdeyiz. Yedi sene önce Füturizm adlı bir yazımız da 11. Cumhurbaşkanının 11 harfli adı olacağını ve son cumhurbaşkanı olacağını yazmışız, kehanet mi? Hayır, okuma. Batı sıfatlı, mahkeme duvarı gibi renk vermeyen suratlı, tek pencereden ışık almaya alışmış beyinli adamlarca bir 367 garabeti ortaya atıldı ve bu günlere geldik, manevra geliştiremiyoruz, dâhilde bir hoop diyen muavin sesi de yok.
Hariciler yine bir sarı zarfı açtılar, protokolleri sıraladılar ve ilgililerine kriptoladılar.
Biz SEKA’yı kapatalı beri milli sarı zarfı üretemez olduk.
Milletin, halkların iki dereceli bir seçimle sandıktan çıkararak gönderdiği kişi artık devletin başıdır. İrade-i Millet tezahür etmiştir, buna hala ısrarla cumhurbaşkanlığı seçimi demek bir yanlış daha, bir garabet daha demektir. Yetkileri tartışılır bence o da kanunla ilgili değil seçilen kişinin naturası ile ilgilidir. Faturayı seçenler ödeyecektir. Akli, fikri ve bedeni sağlığı ve tamlığı da çok önemli konudur. Yirmi yıl önce 2.5 parti yeter dediğimiz günlerde gündemi hatırlıyorum, çok haklıymış rahmetli partiler arası husumetler yerine şimdi dostluklar başlayacak!..

Çirkin karga yavrusunun gözünün güzelliğini bilir misiniz?.. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder