19 Mart 2014 Çarşamba

ÖLMEZ ÇANAKKALE RUHU; Cemal ÇALIŞKAN

ÖLMEZ ÇANAKKALE RUHU
Cemal ÇALIŞKAN
Unutulan Ruh“ İstanbul’da yolda giderken temiz sakallı birinin yolda çalıştığını gördük. Belediye işçisi sanarak gidip selam verdik. Adam selamı aldıktan sonra kazmanın sapına dayanarak, konuşmaya başladı. Aha şurada oturuyorum. Sevabına almak için bu yolu açıyorum. Babam Çanakkale’de şehit oldu. Helva dağıtamadım. Oğlum da Birinci dünya savaşında şehit oldu. Mevlit okutamadım. Hatırı yapmak için de param yok. Hiç olmazsa dedim. Şu yolu açayım da Allah’tan sevap alayım deyip kazmaya devam etti”. Nurettin Topçu bu olayı anlattıktan sonra, beraberindeki arkadaşı ile yürümeye devam eder. Nureddin Topçu sonunda arkadaşına derki “İşte biz bu adamdaki ruhu unuttuk.” Doğru söze ne denir, İslam’la başlayıp İslam’a uymayan her türlü şeyi yaparız.
Bu sene tüm şehitlerimizi, özellikle de Çanakkale şehitlerimizin ölmez ruh zaferlerinin 99. yıl dönümünü anımsayıp anıyoruz.  Fakat ortalıkta bu ruha yakışan söz söyleyenleri duyup işitemiyoruz. Günümüzde, O şehitlerin ruhunu savunduklarını iddia edenler bile ne kadar o ruhtan uzak bir hayat yaşadıkları gözlerden gizlenmiyor. Bunları duyuyor ve üzülüyoruz.  Bu Şehitler genç yaşlarında, bedenlerini satarak ölmezliği satın almışlar, bize yaşadığımız şu ülkeyi bırakmışlardı. Fakat siyaset uğruna, dinin kullanıldığı bir ortam günümüzdeki kadar görmemiştik. Günümüzdeki gördüklerimizi İslam tarihinde, İslam’a ve peygamber yoluna sahip çıkma adına, sayısız büyük insanların kanının döküldüğü ve ölümüne neden olunduğu kargaşalara şahit oluyoruz. Onların açtığı bu yol, kıyamete kadar Müslümanlar arasında nifak tohumlarının açılmasına neden olmuştur. Bunu kısaca söz edersek, Hz. Osman’ın kendi yakınlarını devletin makamlarına yerleştirmesi, onların yaptıkları zulmü şikâyet edenlere inanmaması sonucunda şehit edilmiştir. Sonra da ortalık karışmıştır. Önce Hz. Ali ve Ayşe anamızın taraftarları “camal” muharebesinde karşılaşmış, birçok sahabe kanları dökülmüş, sonra da Sıffın’da Hz. Ali ve Muaviye’nin ordusu karşı karşıya gelip savaşmışlardı. Binlerce insanın ölümüne neden olunmuştur. Böylece kıyamete kadar kapanmayacak fitne kapılarının açılmasına öncülük etmişlerdir. Suç kimdendi demek yerine bu yaraların bu gün yeniden nüksetmemesi için ne yapılabilirimin, kaygısını taşımalıyız. Günümüzde her şey o kadar karışık ve puslu. doğru yanlış bir birinin içine karışmıştır. Aynı safta duran, aynı hayırlı işlerin olması için paralarını birleştirenler, bir sabah kalktıklarında bir adamın sözleriyle rüzgârın önüne kattığı kuru yaprak gibi inanların savrulduğu görmek insanları üzmüştür. İşte aklıma Efendimizin “ Bir zaman gelecek ki, koşandan yürüyen, yürüyenden ayakta duran, ayakta durandan oturan, oturandan da yan üzeri yatan daha hayırlı olacaktır” sözü geldi. Tarihi seyir içinde siyasete dalan nice değerlerimiz kendilerini bu debdebe içinde koruyamamışlar, kirli paraya, kirli oyunlara yalanlara hatta büyük günahlara dâhil olmuşlardır. Bizim karakterimizdir. Vur deyince öldür anlarız.
Öteden beri yine AK Parti kazansın, ama bu kadar yüksek oy vermeyelim. Yoldan çıkarlar demiştim. Ak parti kendilerinin yoldan çıktığı gibi Milli sporcuları da yoldan çıkardı. Ufak başarılarına nerdeyse, Türkiye’yi vermeye kalktılar. Onlarda ne yaptı. Bu verilenler bize yeter deyip yan gelip yattılar. Başarılarını askıya aldılar.  Efendimizin sözlerini ve Çanakkale şehitlerimizin ruhları hürmetine, bu yakışıksız kavgaya alet olmayalım. Kendi kendimizle kavga edip yarın üzüleceğimiz havalara girmeyelim. Bu gün ellerinde güç olanlar, güçleri gidince bir hiç olduklarını alalayacaklardır. Bunu şimdiden anlamaları gerekir.
            Bizlerde bu ülkeyi, gelecek nesillere bağımsız dertsiz olarak bırakabilmemiz için Çanakkale’deki şehit olanların ruhunu yaşatmalı ve unutturmamalıyız. Vatanımızı yedi düvel işkâl ettiği zaman, Lise ve Üniversite öğrencileri kalemi ve kitabı bir tarafa bırakarak vatanın bağımsızlığı için Çanakkale’ye koşmuşlardır. Cephelerde şehit olan bu kahramanlar, bu günün spor taraftarlarından bin kat daha heyecan ve istekle savaşa katılmıştır. Ne yazık ki, bu ruhu gençlerimize biz yetişkinler aşılayamadık. Okullarda ve dışarıda bu konuda verilecek konferansa katılmamak için köşe buca kaçan öğrencilerin bulunması, Milli eğitimin ve İdarecilerimizin ayıbıdır. Bu muharebeler özellikle dini duygunun ağır bastığı savaşlardı. Diyanet görevlilerinin detaylı tarihi bilgi edinmeden bir hadis ve ayetle bu konuda görevleri yerine getirdiklerini saymaları, bu ruhun yok olması manasına gelir..
Malazgirt zaferi, nasıl Türk milletine Anadolu kapılarını açmıştır. Çanakkale zaferi de, işkâl edilmek istenen ülkeye yeniden istiklale gidecek kapıları açmıştır. Nedense, Atalarımızın kanlarıyla Türk yurdu yaptığı bu topraklar üzerinde yaşayanlara Türk milleti demekten kaçınarak 36 etnik kökenden söz eden bir başbakana sahibiz. Türklüğü unutturmaya çalışılıyor. Başbakan iki de bir de “ Ne dedik, Ten vatan, ne dedik Tek millet, ne dedik tek bayrak” sözlerini tekrar edip duruyor da, nedense O Milletin adını söylemekten korkuyor. Sen korksan da “ Bu Millet Türküm” demekten korkmayacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder