Prof. Dr. Nurullah AYDIN, 21 Mart
2014-ANKARA
Onlar din, iman, kitap
derler. Dediklerinin tam tersini yaparlar.
İslam dünyasında;
zenginlik içinde yaşayan dini önderler, sefaleti yaşayan halk yığınları var.
İslam tarihi boyunca;
İslam alimi denen kişiler birbirlerini tekfirlikle suçlamışlar. Mezhepler
kurmuşlar, tarikatlar kurmuşlar,
böldükçe bölmüşler.
Yaşananlar tarihte
yaşananların devamıdır.
Müslümanlar; kim doğru,
kim haklı, kim gerçekçi soruları arasında boğuluyor, bunalıyor.
İslamcı siyasi liderler
yandaş alim fetvalarıyla da katlettikçe katletmişler, soydukça soymuşlar.
Geçmişte ilahi mesajları kendi ve yandaşlarını çıkarlarına uygun
yorumlatmışlardı. Şimdi de aynı anlayış sürmektedir.
Siyasal İslamcı
hareketler, sivil alanda birey ve toplumu hedef almaktan ziyade doğrudan
devleti ele geçirmeyi hedefler. Devleti nemalanma aracı olarak görüyorlar.
İslam dünyasındaki
katliamlar, İslamcıların kardeşlerini öldürme fahileşeliğidir.
Müslümanları katledenler
yanında katlettirenler de İslamcıdır. Müslüman Müslümanın katili, suçlayıcısı,
itham edicisi, soyucusu, aldatıcısıdır.
Kimisi hırsızlığın meşru
olduğuna,
Kimisi servetine servet
katmanın arka planını araştırmaya gerek olmadığına,
Kimisi bağışın hırsızlık
olmadığına,
Kimisi yalan
söylenebileceğine,
Kimisi emeksiz, sebepsiz
zenginleşmenin haram olmadığına,
Kimisi ölü eşle cinsel
ilişki de bulunulabileceğine,
Kimisi kardeş katlinin
caiz olduğuna,
Kimisi şeyhi ile
badelenmenin caiz olduğuna,
Kimisi takiyye nin caiz
olduğuna fetva veriyor.
Bunlar kendilerini
Müslüman diye yansıtıyor. Öylesine ki İslam bunların tekelinde kendilerinden
olmayanları Müslüman bile görmüyorlar.
Müslümanlar;
olguları/kavramları içeriği yerine yüzeysel tartışıyor.
Mağdur-mazlum,
haklı-haksız kavramları içiçe geçmiş durumdadır.
Övenler-yerenler,
suçlayanlar-suçlananlar sürekli dini kavramlar üzerinden yapılmıştır.
Güç, makam, şöhret,
servet için çatışan, takiyye yapan, değişen dönüşen dönekler var.
Müslümanlar arasında,
tuzu kuru olanlarla, yoksullar ilişkisi; biat-itaat-sorgulamama odaklı dengeye
oturtulmuştur. Çelişkiyi sorgulayanlar; nefrete, öfkeye muhatap oluyor.
Müslümanlar; olan bitenleri
analiz edemiyorlar, akılcı değerlendiremiyorlar.
Samimi Müslümanlar; Maddi
hayatla manevi hayat konusunda ikilem yaşıyorlar.
Samimi Müslümanlar; Gerçeklerle
yüzleşemediler, yüzleşemiyorlar.
Samimi Müslümanlar; Beyana
güven duyma saflığı, Müslümanları bunaltıyor.
Samimi Müslümanlar; Her
seferinde güvendikleri kişilerce, hayal kırıklığı yaşıyor.
Samimi Müslümanlar;
önderleri olanları sorgulamadılar. Görmek istediklerini görüyorlar, duymak
istediklerini duyuyorlar, çelişkileri, istismarı yok sayıyorlar.
Fikir ayrılıklarını
içtihat/yorum ayrılığı görüyorlar. Fikir ayrılığında ihtilafta rahmet var,
diyorlar. Oysa fikir ayrılığının çıkara dayalı derin fikir ayrılığı olduğunu
fark edemiyorlar.
İslamcı önderlerdeki
döneklik; bir kişilik zafiyetidir ama Müslümanlar derindeki kişilik zafiyetini
göremiyor, anlayamıyor, yakıştırmıyorlar.
İslamcı önderler; dinî
üslubu ve motifleri, iktidar tekelinin tutkalı olarak kullanır.
İslamcı önderler;
iktidarı bırakmazlar. Gerekirse çocuklarını, kardeşlerini, halkı katleder.
İslamcı önderlerde;
servet/mal biriktirme, para/maaş, makam/koltuk, ün/şöhret gibi maddi hayat
talebi, manevi değerlerden önde gelir. Nefis açlığını doyuramazlar.
Gerçekleri konuşanlara,
yazanlara karşı; nefret ve öç alma tutkusu ile hareket ederler.
Kazan-Kazan,
kullan-kullan anlayışı İslamcıların sinsi sloganıdır.
Amaca ulaşmak için her
yol mübah derler.
Günümüz İslam dünyasında
hemen her ülkede İslamcı siyasetçilerin, şaşkın İslam alimlerinin ve samimi
Müslümanların durumu bu.
Peki ya İlahi mesaj ne
diyor?
Günün Sözü: akıl bilim ve
sanattan mahrum insan şaşkındır.
Maalesef Müslümanım diye halkı aldatma politikası yüzyıllardır devam etmiş. Gerçek İslami anlayış bu değil elbet. Allah'ın sözleri olan Kuranı Kerim'de ne yazdığını Müslümanlar okusa gerçekleri görürler. Yalancılık, sahtekarlık, hırsızlık ve gayrimeşruluk büyük suçtur ve cezaları da çok ağırdır. Kul affetse Allah affetmez. Halkın Dinini iyi öğrenmesi ve bilmesi halinde cehaletle savaşması mümkün olur. Akılcılığı öne çıkarmak gerek. Allah dinden imandan çıkanları ıslah etsin.
YanıtlaSil