AYASOFİA
“Kutsal Bilgi”
18. Dönem Sakarya
Milletvekili
“Kutadgu
bilig”, kıymetli ve kutsal bilgi demek.
Yusuf
Has Hacip 1019 ile Ayasofya’nın yapılışı 532 arasında Beş yüz sene var. Bize
öğretilmeyen tarihlerden bir fasikül daha okumamız gerekecek galiba. Bu
Ayasofya olmaya; 4.asırda Atilla’nın atlılarının Türk çadırının direğini
diktikleri yer olsun, adı da şanı da Asya’nın ortalarından gelsin.
Bilenlerin
araştırması gereken bir tarih hazinesi Ayasofya, küpleri SIR dolu, sarnıçları
hala su dolu Kanuni’nin süt ağabeyi Yahya Efendinin bildiği Yuşa’nın emanetini
saklayan Ayasofya.
Yüz
yıllarca dünyanın merkezi, meridyenlerin sıfır noktası, saatlerin ve
haritaların başlangıç noktası olan Ayasofya, Müslümanların Camisi, Ortodoks
Âlemi’nin Hac kutsalı Ayasofya.
Kubbesindeki
Alem ile dünyanın merkezi, şamdanında ki sarkaçla gizlerin hazinedarı Ayasofya.
Dersiam
Molla Hüsrev’in, Müderris Kuşçu Ali’nin mihrap tuttuğu, minber doldurduğu,
Ayasofya’nın birde Medresesi vardı. Fatih’in vakfiyesinden anlıyoruz, kefere C.
Gurlit’in planlarından ve resimlerinden biliyoruz.
Ne
garip medreseyi yıktıran bizim cefere 1935 yılının müzeler müdürü Aziz Ogan
molozları da 1985’te kaldırılmış. Adamın görevi yıkmakmış, emri veren
molozların kaldırılmasını istememiş, hani bir delinin kuyuya taş atması, 40
akıllının çıkaramaması hikâyemizde olduğu gibi 30 yıldır da sonuç alınamayan
kayıp yıllar yaşanmaya devam etmektedir. Bilir misiniz Ayasofya bu gün tuvaletsizdir. Tuvaletleri ve
apteshaneleri bu yıkılan yapılardaydı.
Şimdi
sıkı durun; önünde T.C. yazan ve göz bebeğimiz İstanbul Teknik Üniversitesinde
ofisi bulunan hem de adının sonunda Türkiye Milli Komitesi gibi bizi kandırmak
için sıfat da olan allameler konseyi (İCOMOS) Uluslararası. Anıtlar ve Sitler
konseyi Türkiye Milli Komitesi. 1453’ten 1935 yılına kadar 482 sene İstanbul’un
ilim ve irfanına hizmet eden Ayasofya Medresesini “Sahte eski Eser” olarak
nitelendirmişler.
Belli
ki Aziz Ogan’cılık yolunda yolcu olanlar yoldaş olan Batı sıfatlı, Batı suratlı
ve Batıcı kafalı bu insanların diplomalarından, kariyerlerinden ve Jürilerinden
de ben endişe duymaktayım. Acaba Bilimsel gradasyonları tam mıdır? Acaba
Türklük ve Türkiye ile ilişkileri sadece konuştuğumuz lisan mıdır? Ayasofya
Medresesine sahte eser diyenler, sahte Profesörler olmaya. Müze yapılması
kararında ki sahte imzalarıyla meşhur Ayasofya hikayesinin son perdesinde sahte
akademisyenlerin’’sahte eski eser’’ icadıyla karşı karşıyayız.
Ayasofya
Medrese’si ihya edilirsiymiş, Ayasofya Dünya Kültür Mirası listesinden
çıkarılırmış, ne ibretlik kafa. Fena mı olur, o kültür mirasından çıkarır ben
kendi kültür mirasıma alırım. Senden de, ondan da kurtulurum.
Yetti
garı sizden ve sıfatlarınız sahiplerinizden çektiğimiz, Bir kez de Batı ne der
diye değil, benim için Ülkem ve İnsanım ne der diyerek tavırlı olun, emir
kipiyle cümle kuramayan allameler.
Ayasofya
bizim mi, onların mı Ya HU?
Oksidantalist
kafalara Pes Ya HU,
Oryantalizmin
ileri karakollarına, Yuh Ya HU,
Soframızdan
beslediğimiz o dört sıfata, yazıklar olsun Ya HU???
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder