ON
KASIMLARDA YAPTIKLARI HATIRLANMA
Cemal ÇALIŞKAN
“Ölümleriyle
nisyana uğrayanlar, yenilikleriyle başarılar gösterenlerdir. Atamız da onlardan
biridir."
Tarihler anlattıkları olaylara göre değer kazanır. On kasım başlangıcı
itibariyle Türk milleti için üzüntüyü anlatır. Daha sonraki yıllarda bu üzüntü
şekille devam ettirilmiştir. Sebebi kısır akılla istismardır. Hem Atatürk
ölmedi içimizde yaşıyor diye şarkılar söyletiriz. Diğer taraftan ölüm yıldönümü
yaparız. Mesela Mevlana’nın ölüm yıldönümünde onun insanlığa verdiği
mesajlardan söz edilir. Niye Atamızın ölüm yıl dönümlerinde bu millet için
çektiği çileden kazandırdığı eserlerden söz edilmez. Atatürk orman çiftliğini
ormanlaştırmasaydı, bu günkü saray oraya yapılacak mıydı? Yoksa talan mı
edilecekti? Yeni nesillere anlatamadığımız için kulak bilgileriyle nesilleri
zehirleyenler içkici ve gayri ahlaki yaşamını Atatürk’e mal edenlerle, kapalı
kapılar arkasında cehaletleri yüzünden Ata olmadık iftirayı yapan kara
cahillerdir. Sözüm ona dini de bu konuda kullanırlar. Anlatmaya da devam
ediyorlar. Yazık ki, ne yazık. Malını bu
millete bağışlamıştı. Bu iktidar zaten
Atatürk derse nikâh tazelemeleri gerekircesine, Atatürk demekten
kaçınıyorlar. Ama onun arazisine Ak
saray yapıyorlar. O adı Atatürk’e millet meclisi vermiştir.
Atatürk’ün
ölümünün 76. Yıl dönümü anarken Medine Müdafaası kahramanı Fahrettin paşayı da
zikretmek gerekir. Bir konuda Atatürk ile kaderleri birleşir. Atatürk
Anadolu’da milleti kurtarma çalışmaları yaptığından dolayı İstanbul hükümeti
İngiliz baskısıyla görevden almış, ayrıca idam fermanını imzalamıştır. Mondros
anlaşmasını yapan Osmanlı hükümeti, İngilizlerin baskısıyla Medine’yi teslim
etmeyen Fahrettin paşayı da idama mahkûm etmişlerdi. Çünkü Fahrettin paşa
hükümetin ve padişahın hür iradesi olmadığı, baskıyla bu mektupları
gönderilmiştir, diyordu. Sonunda birlikte Medine’yi savundukları subayların
baskısıyla Medine teslim etmiştir. İngilizler tarafında Malta adasına götürülen
Fahrettin Paşa, Atatürk’ün yardımıyla kurtarılmıştır. Büyük taarruza da
katılmıştır. Atatürk bu asker için” Daha sağlığında adını tarihe altın
harflerle yazdıran kumandır.” Diyordu. Her ikisinin de ruhu şad olsun.
Atatürk
yaptıklarıyla tarihe ve insanlığa mal olmuş komutanlardan biridir. Bazıları o
zamanı bilmeden şunu neden yapmadılar. Şunu neye yaptılar gibi hayâsızca
sorgulamaktadır. Şimdikinler neden otuz yıldır bir soytarı olan PKK’nın
hakkından gelemediler. Daha güçlüyüz. Askerin hiçbir eksiği yok. Cevap büyük
devletler bitirmemize izin vermezler. Peki, o zaman büyük devletler, onlara
istediklerini yaptırdılar mı? Yapmaya kalksan elindeki de giderdi. Bu nedenle
alabildiklerini almışlardır. Bizlere düşen bırakılanı korumak ve
geliştirmektir.
Türkiye’de
Abdülhamid’e Ulu hakan diyenler, Atatürk ve İttihatçılara olduğundan daha çok
haksızlık etmişlerdir. Abdülhamit görevini tam yaptığı için mi, bu örgüt
oluşturulmuştur. Kendisi için tuttuğu hafiyeleri vatanı korumak için çalıştırsaydı,
daha iyi iş yapmış olurdu. Askeri komutanları gençleştirme yöntemi kullansaydı,
ülkenin geleceği daha iyi olabilirdi.
Türkiye’de
insanlar ülke ve devlet için neler yaptığıyla değerlendirilmezler.
Değerlendirmede ölçü kaç cami yaptı, namaz kıldı mı, haçça gitti midir? Bu
kafayla devlet adamlarını değerlendirmeye kalkarsan her yere cami, kuran kursu
yapmaya kalkanlar çoğalır. Fabrika ve teknolojiyi unutursan düşman uçakları
yapılan camileri yıkıp geçer. Belki avam tabası zihniyetinde olanlar karşısında
bu yapılanların bir değeri Olur, siyasette oyunu artırmış olur. Ama gerçek din
âlimleri nazarında gönül acısı hissine neden olur. İşte halk bunu istiyor
diyerek ülkenin geleceğini değil, günlük oy hesapları ön plana alınırsa gelecek
nesiller sıkıntı çekerler.
Dünyaya
meydan okuyan Teşkilatı mahsusa ve kahramanları ittihatçıların eseridir.
Abdülhamit taraftarları canlarını düşünürken karşısındakiler canlarını vatana
adamayı düşünüyorlardı. Dinimizce niyet amelden önde gelir. Efendimizde Müminin
niyeti amelinden hayırlıdır, buyurmuştur.
Atatürk’ün
dindar arasında sevimsizleşmesine nedenlerinden birisi de” her türlü batılı
yaşam tarzını kutsallaştıranların, bu yaşamlarını meşrulaştırmak için
yaşamlarını Atatürk’’ mal etme sunumudur.
Atatürk’e mal edildiği için dindar ve laikler bundan kazançlı çıkmış,
ülke kaybetmiştir.
3
milyon insan cephelerde şehit olmuş Anadolu’da kadınlar, sakat gaziler ve
çocuklar kalmıştı. Halk ümitsizlik içinde Amerikan mandacılığını ümit eder
olmuştu. Bu durumda Kazım Paşayı ve Atatürk bağımsızlığa inanmışlar, millette
buna inanmıştır. Atatürk milletle
bütünleşmiştir. Bazı hocalar halifeliğe bağlılık adına, işgale rıza göstermişler, İstiklal harbi yapanlara
karşı halkı isyana teşvik etmişlerdir. Atatürk’ün din görüşünü öğrenmek için
Balıkesir zağanos paşa, Kastamonu
Nasrullah ve Konya’da Türk ocağındaki konuşmaları okunursak anlarız.
Abdülhamid’in
Evliyalığından dem vuranlar, Atatürk’ü densizleştirmeyle ne kazanacaklardır?
Altın yere düşmekle değer kaybetmez. Büyük devletler milli kahramanlarına
olmadık yücelikleri verirlerken bazı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları Bu milli
kahramana karşı düşmanlıkları nedendir? Namusumuzu düşmanlara çiğnetmeyip
Türkün esirliği kabul etmişliğini tarihe yeniden
yazdırmasına mı düşmanlık?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder