13 Kasım 2014 Perşembe

ON KASIMLARDA YAPTIKLARI HATIRLANMA, Cemal ÇALIŞKAN

ON KASIMLARDA YAPTIKLARI HATIRLANMA
Cemal ÇALIŞKAN
“Ölümleriyle nisyana uğrayanlar, yenilikleriyle başarılar gösterenlerdir. Atamız da onlardan biridir." 
Tarihler anlattıkları olaylara göre değer kazanır. On kasım başlangıcı itibariyle Türk milleti için üzüntüyü anlatır. Daha sonraki yıllarda bu üzüntü şekille devam ettirilmiştir. Sebebi kısır akılla istismardır. Hem Atatürk ölmedi içimizde yaşıyor diye şarkılar söyletiriz. Diğer taraftan ölüm yıldönümü yaparız. Mesela Mevlana’nın ölüm yıldönümünde onun insanlığa verdiği mesajlardan söz edilir. Niye Atamızın ölüm yıl dönümlerinde bu millet için çektiği çileden kazandırdığı eserlerden söz edilmez. Atatürk orman çiftliğini ormanlaştırmasaydı, bu günkü saray oraya yapılacak mıydı? Yoksa talan mı edilecekti? Yeni nesillere anlatamadığımız için kulak bilgileriyle nesilleri zehirleyenler içkici ve gayri ahlaki yaşamını Atatürk’e mal edenlerle, kapalı kapılar arkasında cehaletleri yüzünden Ata olmadık iftirayı yapan kara cahillerdir. Sözüm ona dini de bu konuda kullanırlar. Anlatmaya da devam ediyorlar. Yazık ki, ne yazık.  Malını bu millete bağışlamıştı.  Bu iktidar zaten Atatürk derse nikâh tazelemeleri gerekircesine, Atatürk demekten kaçınıyorlar.  Ama onun arazisine Ak saray yapıyorlar. O adı Atatürk’e millet meclisi vermiştir.
Atatürk’ün ölümünün 76. Yıl dönümü anarken Medine Müdafaası kahramanı Fahrettin paşayı da zikretmek gerekir. Bir konuda Atatürk ile kaderleri birleşir. Atatürk Anadolu’da milleti kurtarma çalışmaları yaptığından dolayı İstanbul hükümeti İngiliz baskısıyla görevden almış, ayrıca idam fermanını imzalamıştır. Mondros anlaşmasını yapan Osmanlı hükümeti, İngilizlerin baskısıyla Medine’yi teslim etmeyen Fahrettin paşayı da idama mahkûm etmişlerdi. Çünkü Fahrettin paşa hükümetin ve padişahın hür iradesi olmadığı, baskıyla bu mektupları gönderilmiştir, diyordu. Sonunda birlikte Medine’yi savundukları subayların baskısıyla Medine teslim etmiştir. İngilizler tarafında Malta adasına götürülen Fahrettin Paşa, Atatürk’ün yardımıyla kurtarılmıştır. Büyük taarruza da katılmıştır. Atatürk bu asker için” Daha sağlığında adını tarihe altın harflerle yazdıran kumandır.” Diyordu. Her ikisinin de ruhu şad olsun.
Atatürk yaptıklarıyla tarihe ve insanlığa mal olmuş komutanlardan biridir. Bazıları o zamanı bilmeden şunu neden yapmadılar. Şunu neye yaptılar gibi hayâsızca sorgulamaktadır. Şimdikinler neden otuz yıldır bir soytarı olan PKK’nın hakkından gelemediler. Daha güçlüyüz. Askerin hiçbir eksiği yok. Cevap büyük devletler bitirmemize izin vermezler. Peki, o zaman büyük devletler, onlara istediklerini yaptırdılar mı? Yapmaya kalksan elindeki de giderdi. Bu nedenle alabildiklerini almışlardır. Bizlere düşen bırakılanı korumak ve geliştirmektir.
Türkiye’de Abdülhamid’e Ulu hakan diyenler, Atatürk ve İttihatçılara olduğundan daha çok haksızlık etmişlerdir. Abdülhamit görevini tam yaptığı için mi, bu örgüt oluşturulmuştur. Kendisi için tuttuğu hafiyeleri vatanı korumak için çalıştırsaydı, daha iyi iş yapmış olurdu. Askeri komutanları gençleştirme yöntemi kullansaydı, ülkenin geleceği daha iyi olabilirdi.
Türkiye’de insanlar ülke ve devlet için neler yaptığıyla değerlendirilmezler. Değerlendirmede ölçü kaç cami yaptı, namaz kıldı mı, haçça gitti midir? Bu kafayla devlet adamlarını değerlendirmeye kalkarsan her yere cami, kuran kursu yapmaya kalkanlar çoğalır. Fabrika ve teknolojiyi unutursan düşman uçakları yapılan camileri yıkıp geçer. Belki avam tabası zihniyetinde olanlar karşısında bu yapılanların bir değeri Olur, siyasette oyunu artırmış olur. Ama gerçek din âlimleri nazarında gönül acısı hissine neden olur. İşte halk bunu istiyor diyerek ülkenin geleceğini değil, günlük oy hesapları ön plana alınırsa gelecek nesiller sıkıntı çekerler.
Dünyaya meydan okuyan Teşkilatı mahsusa ve kahramanları ittihatçıların eseridir. Abdülhamit taraftarları canlarını düşünürken karşısındakiler canlarını vatana adamayı düşünüyorlardı. Dinimizce niyet amelden önde gelir. Efendimizde Müminin niyeti amelinden hayırlıdır, buyurmuştur.
Atatürk’ün dindar arasında sevimsizleşmesine nedenlerinden birisi de” her türlü batılı yaşam tarzını kutsallaştıranların, bu yaşamlarını meşrulaştırmak için yaşamlarını Atatürk’’ mal etme sunumudur.  Atatürk’e mal edildiği için dindar ve laikler bundan kazançlı çıkmış, ülke kaybetmiştir.
3 milyon insan cephelerde şehit olmuş Anadolu’da kadınlar, sakat gaziler ve çocuklar kalmıştı. Halk ümitsizlik içinde Amerikan mandacılığını ümit eder olmuştu. Bu durumda Kazım Paşayı ve Atatürk bağımsızlığa inanmışlar, millette buna inanmıştır.  Atatürk milletle bütünleşmiştir. Bazı hocalar halifeliğe bağlılık adına,  işgale rıza göstermişler, İstiklal harbi yapanlara karşı halkı isyana teşvik etmişlerdir. Atatürk’ün din görüşünü öğrenmek için Balıkesir zağanos paşa,  Kastamonu Nasrullah ve Konya’da Türk ocağındaki konuşmaları okunursak anlarız.
Abdülhamid’in Evliyalığından dem vuranlar, Atatürk’ü densizleştirmeyle ne kazanacaklardır? Altın yere düşmekle değer kaybetmez. Büyük devletler milli kahramanlarına olmadık yücelikleri verirlerken bazı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları Bu milli kahramana karşı düşmanlıkları nedendir? Namusumuzu düşmanlara çiğnetmeyip Türkün esirliği kabul etmişliğini tarihe yeniden yazdırmasına mı düşmanlık?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder