ÇÖKEN
ÇÖZÜM SÜRECİ
Prof. Dr.
Mustafa E. ERKAL
Geçenlerde
Fatih-Kıztaşı civarında bir camideydim. Cuma namazı öncesi vaaz veren hoca
efendi alanı dışına sık sık çıktı ve zihinleri oldukça karıştırdı. Kürsüyü
işgal eden kişinin hedefi milliyetçiliğin çok kötü bir şey olduğu yani milli
menfaatleri, milli kültürü savunmanın onu koruyarak geliştirmenin, ekonomiden
sanata kadar milli varlığa sahip çıkmanın kötü bir şey olduğunu ortaya
koymaktı. Milliyetçilik İle ırkçılık arasındaki farktan haberi olmadığı
anlaşılıyordu. İbni Haldun’da da geçen asabiyet kavramını kendine göre
yorumladı. Sorun sadece bu kişinin sorunu değildir. Milli mücadeleye karşı
çıkıp manda yönetimini uygun bulanlar, onu macera olarak yorumlayanlar da aynı
çizgideydi. Onların artıkları bugün milliyet ve milli kimlik düşmanlığı
yapıyorlar. Bunlar mensup olunan din dairesi ile milliyetin çelişmediğini
anlayabilmiş değiller. İslam ile müşerref olan bir Alman’a daha iyi Müslüman
olabilmesi için Alman kimliğini çöpe atmasını mı tavsiye edeceğiz? Protestan
olan bir Alman veya Rus’a, Katolik bir Fransız’a, Rusluğunu, Almanlığını ve
Fransızlığını terk et ki iyi bir Hıristiyan olasın telkininde mi bulunacağız?
Fark idrakinin aşırı noktalara varması ve sadece biyolojik gerekçelerle sosyal
olayları yorumlama ırkçılıktır ve Türk kültürüne de terstir. Camide kürsüyü
işgal eden kişinin fark idrakinin zirvede olduğu bazı Arap ülkelerinde önemli
hizmetler yapabileceğini düşündüm.
Son
yıllarda ülkemiz “ben kimim” sorusuna cevap bulmakta zorlanan, kafası karışık
bazı aydın ve siyasetçiler bollaştı. Milli kimlikler üzerinde estirilen
tahripkâr küresel rüzgarlar, mahalli ve bölgesel sıfatları öne çıkarmış,
parçalar bütünün önüne dikilmiştir. Etnik veya mezhep mensubiyeti milli
seviyedeki birlikteliğe karşı kullanılmaktadır. Etnik sıfatı ne olursa olsun;
milliyeti ve milli kimliği Türk olması gereken vatandaşlarımızın etnik
ırkçılığa sapmadan mensubu oldukları Türk Milletinin, milliyetlerinin
milliyetçiliğini yapmaları kadar normal bir şey olamaz. Milli kimliği
reddetmek, o kimlik kapsamındaki mahalli sıfatları ve etniklikleri de
reddetmektir. Milli birlik ve bütünlüğü dışlayarak etnisiteyi yaşatmak mümkün
değildir. Bu olsa olsa başka bir milliyete hizmet etmek ve kullanılmak olur.
Türk’ü Türkiye’de bir etnik parça veya bütünü tamamlayan bir mozaik taşı gibi
görürseniz; birlik ve bütünlüğü zaten reddediyorsunuz demektir. Genelde bölücü
ve ırkçı terörden sıyrılmak için terörist dalkavukluğu yapanlar ve hayali
çözümlere, açılımlara teslim olanlar etnik dalkavukluğu bırakmak zorundadırlar.
Alman
anayasasında milli birlik ve bütünlüğün tehlikeye düşmesi halinde Alman
milletinin meşru müdafaa hakkı doğar diye bir cümle bulunmaktaydı. Bunun İptal
edildiğini hiç zannetmiyorum. Türk Milletinin bu hakkını da herhalde %40’ın
üstünde reyle iktidara gelenler ve milli iradeyiz diye ortada dolaşanlar yerine
getirmeli, ülkeyi tanınmaz hale sokmamalıdırlar.
İspanya’da
bölücü terör örgütüyle iş birliği yapan Batasuna Partisi Anayasa mahkemesince
kapatılır. Buna karşılık AİHM’ye kararın iptali için başvurulur. AİHM’nin
verdiği karar ders niteliğindedir: “...Terörle özdeşleşen bir siyasi partinin
ve çevrelerin demokratik hakları kullanma lüksü olamaz”.
Türkiye’deki
manzara bunun tam tersidir. Toplumun önünde burnunu karıştıran, göbeğini
kaşıyan adamı meşhur ettik. Halkı örgüte yönlendirdik. İmralı’nın desteğini
aradık. Olmadık haklar tanıyarak demokrasimizi teröre yenik düşürdük. Güvenlik
güçlerine valilerin izni ile operasyon imkanı tanıdık. Askeri vesayeti
kıracağız diye Devlet otoritesini zayıflattık. Bazı yörelerde kamu düzenini
koruyamadık. Milli kimliği dışlayarak, egemenliği paylaştırarak, silah
bırakmamış terör örgütü ile müzakere yaparak etnik ayırımcılık ve bölücülüğü demokratikleşme
ve bütünleştirme zannettik. Milletler arası hukuka ve çıkarılan tezkereye
rağmen, kollarında ABD bayrağı olan peşmerge sürüsünü sınırlarımızdan geçirerek
Suriye’ye yönlendirdik. Ülkenin güney sınırını yol geçen hanına çevirdik.
ABD’den daha fazla Esad düşmanı olduk. Hayali çözümü ona buna ihale ettik. Bir
de akil adamlar komedisi oynadık. Araştırmalara göre %20’nin altında tasvip
gören terör uluslararası siyasetin malzemesi yaptık. Çözüm süreci ve açılım
macerası öyle bir çöktü ki, Yüksekova’da cadde ortasında üç Mehmetçiğimizi, bir
korucumuzu ve son olarak da astsubay Necdet Aydoğdu’yu şehit verdik. Türkiye bu
kadar yanlış yönetilmeye, Ankara’nın Bağdat’laştırılmasına layık mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder