1 Ekim 2014 Çarşamba

İT DALAŞINA KATILMAYALIM; EĞİTİMİNDE KOD SEVGİ OLMALI; DUAM SANA; GÜZEL ÖĞRETMENİM; CEMAL ÇALIŞKAN

İT DALAŞINA KATILMAYALIM
         CEMAL ÇALIŞKAN
            “Saddam’a oynadıkları oyunun bir benzerini de Türkiye’ye oynamak istiyorlar. Şimdi televizyonlarda konuşanlar, Irak’a dâhil olmadık söz söylemeye hakkımız olmadı. Bu bir fırsat kaçırmayalım diyeceklerdir. Şayet Suriye meselesine de dâhil olmazsak Orta Doğudaki oluşumlarda söz söyleme hakkımız olmayacaktır, diyeceklerdir. Bunlar, Türkiye’nin içerdeki gücünü zayıflatıp bir başka projenin oluşmasını perde arkasından destekleyenlerdir.
            İkiz kuleler öncesi soğuk savaşın bitiminden itibaren “İslam’ı” düşman kabul etmişler, askeri tatbikatlarını bunun üzerine kurgulamışlardır.  O zamanlar basında bunlar çıkmış, kimse de yalanlamamıştır. İkiz kule olayından sonra başta Amerika ve onun yardakçıları Batı, bu planlarını çeşitli isimler altında uygulamaya koymuşlardır. Sırasıyla halkı Müslüman olan ülkelere cehennemden fazla dayanılmaz bir hayatı yaşatmayı reva görmüşlerdir. Girdikleri yelerde ırza geçmeler, Kuran’ı Kerime hakaretler görülmüştür. İşid gibi örgütler boşuna mı çıkmıştır. Sadece Müslümanların evde çayını içerek Müslüman’ın namusunu kurtarmak gayesiyle bir şeyler yapmak içinde bulunanları suçlamak kolaydır.
            Önce Afganistan’ı “siz Ladini koruyorsunuz diye işgal etiler. Planlarını uygulama başlangıcı yaptılar. Sonra Saddam teşvik edilerek Kuveyt’i işgal ettirdiler. Sonrada döverek gerisingeriye çıkarttılar. Irak’ı işgal etmek için tehlikeli gaz stokları ve Elkaide’ye yardım bahanesini uydurdular. İkinci körfez savaşını başlattılar. Iraklılar arasında Kıyamete kadar barışın olmayacağı bir düşmanlık ateşini yaktılar. Basında yer aldığı gibi sıranın Suriye, sonra da Türkiye’de olduğu sözleri ediliyordu. Sıra Suriye’de.
            Suriye İktidarı önceki yıllara nazaran halkını daha mutlu etme açılımları başlattı. Bunu yapma gayreti fırsatını çok gördüler. Çünkü tilki tavşanı yemeyi kafasına koymuştu.  İsrail için düşman kabul edilen devletleri,  aşiret devletleri haline getireceklerdi. Bu iş için Türkiye payanda olarak kullanılacaktı.  Önce bu iş için İçeride çok az bir azınlığı kışkırtarak Suriye devletine isyan ettirdiler. Oradaki halkları bir birlerine düşman ettiler. Tıpkı Irakta yaptıkları gibidir.
            Türkiye’ye hangi yemi verdilerde gemsiz at gibi şahlanarak bu ateşe el atarak yardımcı oldu?  Şimdi sıra Türkiye de. Pis işlerine Türkiye’yi fiilen ortak etmek istiyor ki, gücünü kaybetsin, isteklerine kolayca ram olsun.  İktidarda bulunanlardan birisine galiba, Osmanlı padişahlarının ruhları tenasüh etti. Yeni fetihler yapma umudu sardı. Müsaadenle bunu sana yedirmezler. Atatürk’ün dış siyasetinden ayrılma. Yoksa Padişahlığı ve Hakan olmayı kafanıza mı koydunuz?
            Hitabet yeteneğiyle Tayyip Bey, Alpaslan’ın ordusunu etkilediği gibi halkına etki yapıyorsun. Halk desteği arkanda var. Önüne kimse çıkamaz. Fakat tarihten ders al bu millete acı. İşte Suriye işinde yem verenlerin hiçbiri arkandan gelmediler. Türkiye bir başına kaldı.
            İktidar bunların Türkiye’nin aleyhine olduğunu bile bile içeride oy oranını artırmak için her konuda olduğu gibi dünyaya nizam vermeyi yüksek sesiyle ilan ettiler. Başarılı da oldular. Yeniden oylarını artırdı. Her konuşmasını Osmanlıya ve din üzerinden propagandasını yaptı ve kazandı. Bu siyasetle hem mazlum Arap halklarını hem de gelecekte Türkiye’yi ateşe attılar.
            Bu iktidar Cumhuriyeti kuranların takip ettiği dış siyaseti pasif görüp aktif hakle getirdiğini söyledi. Fakat hiçbir müspet sonuç doğurmadı. Aktif hale getirdiği şey dışarıda karşılığı olmayan yüksek sesle boş atıp tutmalardır. Türk halkı ve Türk devleti ne kazandı? Dört tarafımız düşmanla doldu. Hani Çevremizde oyun kurucu hale gelecektik. Bizi dinleyen var mı?
            Kutsal Dinle beraber başörtü devamlı kullanıldı. Bu iki sözcük ne sihirli bir nesneymiş ki, Hz. Musa’nın Asası gibi İktidarın olumsuzluklarını zafer çevirdi. oylarını artırdı. Bunu savunanları da Karun gibi Âlim-makam sahibi ve zengin yaptı. Her biri televizyonlarda, gazetelerde ahkâm kesmek için makam sahibi yapıldılar. Ya bu millet dayak yemedi, ya da başına bir gelecek var?
            İktidarla paralel yapı arasında, Cemal Abdülnasır İhtilal öncesi Müslüman kardeşlerle ittifak yaptığı dönem akla geliyor. Cemal Abdülnasırın iktidara geçmesinde Müslüman kardeşler yardımcı olmuştu. Sonra da İktidara geçince başta Seyit Kutup olmak üzere birçoğunu idam etmiş, sayıları otuz beş bine varan mensuplarını da hapse tıkmıştı. Çünkü devlet yönetimi camideki konuşmalarla olmayacağı günümüzde Mısırda yeniden görülmüştür. İktidarın Haşhaşılar diye ilan ettiği kesimle Cemal Abdülnasırın yaptığı gibi ortaklık yapmadı mı? İktidar olduğu günden itibaren kendileri için tehlikeli Gördükleri her kesimi kolayca yollardan temizlemediler. Ne zaman ki, iktidarın hırsızlıklarına, haramzadeliklerine cemaat ortak olmadı, göz yummadı. Cemal Abdülnasırın Müslüman kardeşlere yaptığı gibi her yerden adamların hayat haklarını ellerinden aldılar.
            ***
EĞİTİMİNDE KOD SEVGİ OLMALI
     CEMAL ÇALIŞKAN
Öğretmenim ve Öğrenciyim diyen kimse okumayı ve yazmayı sevmelidir. Öncelikle Bunlar benimseyip sevecek ve hürmet edecek ki, bunların bereketinden istifade edebilsinler. Çünkü dinimiz kalemden, yazmaktan, kitaptan ve okumaktan söz etmiştir. Hem Müslüman olduğumuzu iddia edeceğiz, hem de bu emirleri içeren Kuranın buyruklarına sırtımızı döneceğiz? Bu yakışık olur mu? Müslümanların okuma- yazmayı elzemle önemsemeleri gerekir. Çükü ibadetleri sahih olması için okumaya, öğrenmeye ve ezber yapmaya mecburdurlar. Bu nedenle toplumu yöneten insan çok bilgili olmalı ki, büyük düşünebilsin; ufak siyasi hesaplarına toplumu heba etmekten uzak kalabilsin. Bu ideallerle okula öğrenmeye gelinirse, öğretmen öğrencisini, öğrencisi öğretmenin de özlediğini muhabbetle bulabilsin sevgiyle kucaklaşma gerçekleşebilsin. Böylece eğitimdeki kördüğüm çözülsün, eğitim kalitesini yükseltebilsin. Bu sözünü ettiğimiz öğreten ve öğrenen insanlar kültür evlerinde, sanatta ve kütüphane mekânlarında boş vakitlerini değerlendirmeleri onların farklılığını ortaya koyacaktır. Öğrencilerimiz bahçeye yeni ekilen fidanlarımızdır. Bu fidanları zararlı otlardan temizlemeli, onları yabanilere kurban vermemelidir. Onların yetişmelerinde gereken ihtimam göstermelidir. Bu sözünü ettiğimiz kesim halk gibi konuşamaz ve onların yanlış yaşamını örnek alamaz. Her yönden halka okullara gidenler örnek olacaktır.
            Batı insanı, kâinat kitabını tanıdıktan sonra hayatını o doğrultuda tanzim etmiş ve geleceğini bu okudukları üzerine kurmuş ve başarılı olmuşlardır. Doğu insanı ise, elindeki kitabı tersten okuduğu için ve kafasını da kitaptan kaldırıp etrafını görmediğinden kâinat kitabını öğrenememiş, hayatına batıl evhamlar üzerine inşa etmiştir. Dolayısıyla gerçek bilgiyi de hayatla bir türlü buluşturamamışlardır. Okullar ve Eğitim bundan çokça nasibini almıştır.
            Okul konuşturan, düşündüren, dönüştüren yerler olmalıdır. Bugün okullar, Böyle olmaktan daha çok şiddet üreten, bireyi gerçek yaşamdan koparan yerler olmuştur. Hâlbuki gerçek yaşama hazırlayan yerler olmalıydı. Bu nedenle okullar, çocukları gerçek hayattan koparmış hayatın gerisine düşürmüş, robot yetiştirip ortalığa salmıştır. Her gelen bakan önceki bakanın kodladığı eğitim kodunu yok sayıp kafasına ve danışmanının algısına göre yeniden eğitimi kodlamıştır. Niçin askeri okulları örnek alıp bu okulların başarı seviyesini yakalama çabasına girilmemiştir.  Her gelen Milli eğitim bakanı dışarıdan eğitime çare aramanın peşine düşmüştür. Böle olunca da geldiği yeri kaybetmiş, bir türlüde yerliliğe dönememiştir. Bundan dolayı para ve harcanan emekler yok olup gitmiştir. Vicdanları sızlamamıştır.
            Yaşamın her yerinde sevgi çok mühim ve yaşamın gıdasıdır. Okullarda ise, sevgi sürekli ve istemli olması elzemdir. İnsanlar vatanından uzak kalıp yurtlarına döndüklerinde toprakları öperler. Öğretmen ve öğrenciler dört beş ay okuldan uzak kaldıkları halde, okullarına kavuşmalarından dolayı bir sevgi gösterisinde bulunmazlar. İşlerini kaybeden işçiler, yeniden işbaşı yaptıklarında sevinç gözyaşları dökerler. Okullar ve eğitimde bunlar yok. Dolayısıyla baştan kaybediliyor. Günümüzde cansız olarak bildiğimiz taşın ve toprağın canlı olduğunu biliyoruz. Kitabımız” Her şey Allah’ı kendi lisanınca tespih eder. Fakat siz onların dilini anlamazsınız. “ buyurur. Bu olay, bizlerde kitap kalem, öğrenci ve okul sevgisini bir kat daha artırmalıdır. Kitap insanın en faydalı ve en gizli sır tutan dostudur. Bunlarla gizliden gizliye sohbet etmeliyiz.  Okullar, Batının etkisiyle kutsal mekânlar olmaktan çıkarılmıştır.
            Okul bahçesine giren öğretmen, öğrenci kışlaya gelen asker gibi, biraz ciddi olmalıdır. Eğitim ve öğretim bir disiplin işidir.  Eğitim üzerine çalışma yapanlar kışladaki askeri, camiye giren Müslüman’ı ve fabrikaya gelen işçinin ruh hallerini incelemeleri gerekir. Buradan hareketle öğretmen ve öğrencilere eğitim konusunda neler önerebilirler tecrübelerini paylaşmaları gerekir. Okullara gelen öğretmen ve öğrenciler spor karşılaşmadaki seyircilerin duydukları heyecanı okullarda duymaları gerekir. Böylece okullar özlenen mekânlar olacaktır.
            Herkes birisinin uydusu olmaktan çok memnun görünüyor. Eğitim siyasetin arka bahçesi durumuna düşürülmüştür. Gelecekte kendilerine oy verecek seçmenleri yetiştirmeyi kafalarına koymuşlardır. Böylece yapılan haksızlıklara bilenlerden ses çıkmıyor. Eğitimin planlamasında sahadaki eğitimcilerin hiçbir önerisi dikkate alınmıyor. Kendi siyasi çıkarlarına hizmet yapacağına inandıkları bürokratları eğitimin başına oturtuyorlar.
            ***
DUAM SANA

Kalbim titriyor ya Rab!
Fark edemedim dünya için,
Gözlerimde akar yaşlar;
Sana gelmek istiyorum.

Günahkâr ellerimde kir;
Bir arzuhal imzaladım;
Kullarından her bir yerine;
Münacatımla kabul et diye

GÜZEL ÖĞRETMENİM

Varlığınla huzur olur,
Kuru dallar yeşil olur,
Ağaçlarda meyve verir,
Benim güzel öğretmenim.

Kızanlara aldırmazsın,
Soruları yanıtlarsın,
Öğrencine hiç kızmazsın,
Benim güzel öğretmenim.

Zorluklarla savaş yapar,
Öğrenciye kucak açar,
İlim ahlak, şifa saçar
Benim güzel öğretmenim.

Kimselere yok minnetin,
Öğrenci senin eserin
Dünyalarda olmaz dengin,
Benim güzel öğretmenim.

Yüce kutsal meslektensin,
İnsanlara sen rehbersin,
Peygambere varis sensin,
Benim güzel öğretmenim.


CEMAL ÇALIŞKAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder