KUL HAKKI YEMEYEN BİR
ADIM ÖNE ÇIKSIN
Cemal ÇALIŞKAN
Kul hakkı yemek konusunda, sivil vatandaştan
daha önce siyasiler ve devlette üst kademede görev yapanlar kendilerini
sorgulamaları gerekir. Çünkü sivil vatandaşın böyle bir şansı asgari
düzeydedir. Fakat diğerleri insanların haklarını korumak için görev
yapacaklarını söyleyip o makamlara gelmişlerdir. İktidarın ortaya çıktığı
günden itibaren dillendirdiği siyasi argüman Sessiz çoğunluğun sesi olacağız,
kul hakkı yemeyeceğiz, yedirmeyeceğiz. Adaletle iş görenleri kendimize
rehber edineceğiz diyerek iktidara geldiler. Ne oldu? Hasan Sabbah gibi
zayıfken dediklerine uydular. Fakat devlet gücünü ellerine geçirdiklerine
inandıkları gün, Hasan Sabbah‘ın şeyhine yaptığı ihaneti iktidarında kendisine
yardımcı olanlara zulüm yaptılar. Sonra da, halkın aleyhine olan icraatları peş
peşine imza attılar. Kendilerine hizmet ettiğine inandığı insanlara, bu
alanlarda görmek istediklerine bütün kapıları açtılar. Kendilerine biat
etmeyenleri de kapı dışarı ettiler. Biat etmeyenlerin başına 17-25 Aralıktan
sonra neler geldiğini hep gözlemliyoruz. İzliyoruz. Bunlarında akıllıca hareket
ettiği söylenemez.
Bu olanları anlamak için Hz. İsa'nın
uyguladığı sistemi uygulayalım. O ne yapmıştı? Zina yaptığına inanılan kadının
başını taşla ezmek için toplanan kalabalığa ‘ Taşı içinizde önce hiç günah
işlemeyen birisi atsın’ demişti. Kalabalık geri geri kaç gittiler. Hz. İsa Bir
de baktı ki, taş atmak isteyenlerden kimse kalmamış. Böylece kadın da ölümden
kurtulur. 17-25 Aralığının kapatılmasına
payanda olmuş olanlara’ hırsızı ve hırsızlığa aracı olanları yakalamak için
kendilerini riske eden insanları suçlu gösterip hapisse attınız. İktidara
yandaş olmadan bu görevi Allah ve Millet adına içinizden yapanlar bir adım öne
çıksın’ dense ne yapacaklar? Bunlar iktidarın gücüyle televizyon gazete ve
bürokrasiyi de araç olarak kullanarak, karşıt gördükleri, herkesi terbiye etme
görevi yapıyorlar.
17-25 Aralıkta görev alanlar, Genel Kurmayda
görev değişimi yapılırken generallerin yaptıkları gibi yanlışlara boyun eğmemek
maksadıyla görevi kabul etmedikleri gibi görevi kabul etmeselerdi; tarihe
geçerler, hırsız siyasileri engelmiş Olurlardı. Böylece bürokrasi
bulamayacakları için de siyasiler düzgün çalışacaklardı. Ülkede
ideolojisi ne olursa olsun, makam ve mevki için yalakalık yapacak bürokrat,
sendikacı ve iş adamı çoğunluktadır. Böyle insanların olduğu yerde adaletsizlik
ve haksızlık yapanlar teşhir olunabilir mi? Kol kırılır yen içinde kalır. 17-25
Aralık davasındaki olaya ilk defa bir savcı takipsizlik kararı verdi.,
suçluların açığa çıkmasına engel oldu. Takipsizlik kararını hâkimin vermesi
gerekirdi. Ne bu acelecilik? Meclis komisyon kurulmuş, suç unsuru yoksa
millet adına görev yapan vekiller kararı vereceklerdi.
Bugünkü iktidarın dindarlardan olduğuna kimsenin şüphesi
yoktur. Acaba dindarlıkları, Hz. Peygamberin lanetine uğrayan ‘ SA’LEBİNİN’
DURUMUNA’ düşmesinler. Hiçbir mümin de istemez.
İmamı Azamın babası yediği bir
elma için yıllarca hizmetkârlığı ve yatalak bir kızla evlenmeyi kabul etmişti.
Hz. Peygamber, sadaka şüphesi bulunan bir hurmayı yediği için midesinden
çıkarmaya çalışmıştı. Hz. Ebu Bekir içtiği sütün haram olma şüphesi nedeniyle
kusmak için ciğerini dağlamıştı. İmamı azam sahibi meçhul arazide namaz kılmayı
memnu görmüştü. Ne oldu da kısa bir zaman sonra bu yoldan gideceklerini
taahhüt edenler, bir başka yola saptılar. Atalarımız insana güvenme ölür,
duvara dayanma yıkılır, Allaha güven ki, o baki ve ölümsüzdür demişler. Bunu
unuttular. Hırsızlıklarını gizlemek amacıyla halkın oy desteğine sığınmayı
alışkanlık halin getirdiler.
Her
Cuma dinlediğimiz Nahl süresi 90. Ayet ’Allah adaleti ve adalet yapanları
sever’ ayetini dinleye dinleye, bile bile adaletsizlik yaparak, vicdanları
sızlamadan yollarına devam ettiler. Paralarla cami, Kuran kursu, imam-hatip
okulu ve diğer hayır kurumları yapılacaktı diyorlar. Sizler Milli Piyango
biletinden kazanılan parayla yapılan camide namaz kılınmaz hassasiyeti
gösterdiniz. İnsanların rızası hilafına 80 milyonun hakkını birkaç yandaşınıza
peşkeş çekerek onlardan aldığınız hazineye ait parayla nasıl hayır
yapacaksınız?
2009-2010 yılında yapılan Birleşmiş Millet
seçimlerinde aldığı 151 oyla iktidar işte demişti, büyük devlet olduğumuz
ispatlandı. 2015-2016 yılı aldığımız oy 60 da kaldı. Bu neyin ispatı oldu?
Yoksa büyük devlet küçüldü mü? Allah ‘ Birbirinizle nizaa ve döğüşe girmeyin
ki, maneviyatınız sarsılıp devletiniz elinizden gider’ ’buyurdu. Biz içerde ve
dışarda kavga etmediğimiz kimse kalmadı. Ekonomik çıkmazdan kurtulmamıza yardım
eden ülkeleri bile küstürdük. İç işlerine karıştık. Yanlış olduğunu
söyleyenleri düşmanla işbirliği yapmakla suçladınız. Mısır kendi projesini
uygulamaya kalktığı için yaşatılmamıştır. İktidar kendi projesini uygulamış
olsaydı, bu kadar rahat iktidarlarını sürdürebilirlerdi? Bunu kapatmak için
lüzumsuz içeriye ve dışarıya saldırı projesi uyguluyorlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder