Altında
devletin uçağı-helikopteri-arabası, emrinde devletin Valisi- Kaymakamı- Polisi,
cebinde devletin parası, karşısında devlet zoruyla getirtilmiş devlet
memurları- devlet işçileri, yine ön tarafta haremlik-Selamlık şeklinde
yerleştirilmiş, kumanyası ve yol parası verilmiş, ceplerine para konmuş
cemaat-Tarikat ve parti militanları…
Dalton
Kardeşlerin Avarel ve Joe karakterleri gibi ikisi birden,
Anayasa-Yasa-Edep-Gelenek-Görenek gibi, bizi biz yapan tüm değerlerimizi
çiğneyip meydanları turluyorlar…
Devletin-Türk
Milletinin parasıyla, utanmadan parti propagandası yapıyorlar!
Bununla
da yetinmeyip, muhalefet parti liderlerine ve özellikle bazı işadamlarına hem
hakaret ediyorlar, hem de onları tehdit ediyorlar…
Bu
Bademlerin üzerindeki “Dokunulmazlık Zırhını”, ellerindeki “Devlet Gücünü”
alın, bunlar ayazda çırılçıplak kalakalmış alkolikler gibi, sığınacak yer
ararlar.
Maalesef,
Avarel ve Joe bulundukları makamlara şeref-güç-itibar katanlardan değildirler.
Bu Bademler, bulundukları makamdan şeref-güç-itibar almaya çalışan sığ bilgili
kişilerdir…
Allah
insanlara “BEYİN” vermiş. Sadece beyin size yetmez, deyip üstüne “ZİHİN, ZEKÂ,
BELLEK” ile donatmış. Beyin, vücudun toplam ağırlığının %2’ sini oluşturmasına
karşın, vücuda alınan oksijenin %18-20’ sini, glikozun %17’ sini ve vücutta
dolaşan kanın %15’ ini kullanmaktadır.
Beynimizdeki
nöron(sinir hücreleri) ve destek hücrelerinin toplam sayısı yaklaşık olarak
1,5-2 trilyon kadardır. (Dünya nüfusunun 250 katından fazlası)
Yaşamsal
fonksiyonlarımızın komuta merkezi olan beyni kullanmayan, kullanamayan insan ya
hastadır, ya da aptaldır…
Beynini,
zihin-zekâ-bellek nimetleriyle birlikte kullanan herkes bilir ki;
Türk
Milletinin geçici olarak ve belli bir süre için verdiği “Yönetme Yetkisi”,
kimsenin babasının malı değildir. Bu makamlarda iken kullanılan devlet
yetkilerini, koltuktan ayrılırken kimse cebine koyup götüremez.
Tüm bu
yetkiler, emanetin sahibi olan Türk Milletinde kalır.
-Devleti
yönetenler, bu işi Türk Milleti adına vekâleten yönettiklerini asla
unutmamalıdırlar.
Devleti
yönetenler, namuslu-dürüst adil milletine saygılı ve hesap verebilir
olmalıdırlar.
-Devleti
yönetenler, Dini siyasete alet etmezler, etmemelidirler. Bunu yapanlar,
insanları Allah adını kullanıp aldatmaya kalkanlardır ki, günahların en
büyüğünü işlemiş olurlar.
-Devleti
yönetenler, hiç kimseye hiçbir şekilde hakaret edemezler. Bunu yapanlar yani
devletin gücünü sopa ve tehdit aracı olarak kullanmaya kalkanlar, dünya
üzerindeki en zavallı yaratıklardır.
-Devleti
yönetenler, kibar-zarif-nezih bir üslup kullanmalıdırlar. Bunlar, eğer
bitirimhane bıçkınları gibi her cümlelerinde hakaret ve küfür sözleri sarf
ederlerse, semt karakolundaki Polis de, tapu dairesindeki memur da, köydeki
Jandarma da aynı şeyi yapar. Olan vatandaşa olur.
-Devleti
yönetenler, devletin-milletin malını korumak zorundadırlar. Kendileri yolsuzluk
yapmamak, yaptırmamak zorundadırlar. TC Başbakanı Davutoğlu, gazete
manşetlerini çarpıtıp, mağdur rolü oynadığını sanıyor!
Böyle
yapan adama şunu sormazlar mı?
-Be
arkadaş, Başbakan olarak sen hangi hak ve yetkiyle gazetelere müdahale
ediyorsun? Şikâyetin varsa, Yargıya git. Hem sen önce, kaynağı HARAM olan Havuz
Medyasına ve oradan yapılan iftira ve hakaret çamurunu görsene!
Sahibi
kim bu haram havuz medyasının? Bunu Türk Milletine açıklar mısın?
-Senelerce
Türk Dış Politikasını sen yönettin. Niçin şu an YEMEN-İSRAİL-SURİYE-MISIR-LİBYA
da Büyükelçimiz yok? Bu ülkelerle savaş mı yaptık?
-Yılarca
Yüksek Askeri Şura kararlarını eleştirdiniz. İrticaya bulaşanların ihraç
kararlarına muhalefet şerhi koydunuz. Üstelik ordudan atılanları AKP’ li
Belediyelerde istihdam ettiniz.
Şimdi
niçin Paralel-Paralel diye feryat ediyorsunuz? Bunları devlete siz
yerleştirdiniz. Şimdi de bu kişileri, işe aldığınız belediyelerden niçin
atıyorsunuz?
-Sen
gazeteleri bırak da, Başkanlık sisteminden yana mısın, değil misin, hele onu bi
anlat…
Değerli
Okurlar;
Tüm bu
densizlikler, çırpınışlar yolun sonuna gelindiğinin belirtileridir. Bademlerin
gidişleri de muhteşem olacak! Hele eldeki dosyalar teker-teker açılmaya
başlasın, seyreyleyin siz gümbürtüyü!
Kaçan
kaçana, kaçan kaçana!
Ama
kim nereye kaçarsa kaçsın, kulaklarından tutulup “Vatana Hoş Geldin Badem”
tezahüratıyla geri getirilecek ve o haram lokmaların hesabı mutlaka Bağımsız
Türk Yargısında sorulacaktır…
Not;
“Gazi
Mustafa Kemal Atatürk’ün İslam ve Kur’an Kültürü kitabının yazarı ve ‘Kur’an’ı
Kur’an’ca Anlamak’ yönteminin sahibi Değerli Aydın, Sedat Şenermen dostumun,
“AKLIN KAYNAĞI İSLÂM’DA BEYİN” isimli kitabını okuyorum.
Büyük
bir titizlik ve araştırma sonucu ortaya çıkan bu eser, NERGİZ Yayınları
tarafından basılmış. Din bezirgânlarının ve seccade şeytanlarının türediği
günümüzde, önümüzü açan bu eseri okumanızı öneriyorum. Ne mutlu bizlere ki,
böyle din bilginlerimiz var…”
Rifat
serdaroğlu
İyi
çalışmalar saygılar
-----------------
Bankaları soyarken kar maskesi ülkeleri soyarken din maskesinin yeterli olduğu ülkedir benim Ülkem
-----------------
Bankaları soyarken kar maskesi ülkeleri soyarken din maskesinin yeterli olduğu ülkedir benim Ülkem
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder