PKK
Ambalajlı Ermenistan Projesi Devreye Sokuldu
Şehitler
Ölüyor, Vatan Bölünüyor. Gör Artık, Gör!!.
Hamasi
beylik lafları bırakın. Bu ülke bölünmez diyebilmek için elinizde bir veri var
mı? YOK!!. Bilimsel bir veriye
dayanmayan her söz çözüm üretmek yerine rahatlamayı sağlar ki, bu durum tepki
enerjilerini topraklamaya, söndürmeye, soğurmaya sebep olur.
Ortadoğu
coğrafyası ve Türkiye üzerinde oynanan oyunları açık bir biçimde ortaya koyup
tedbir almazsak değil bölünmek, gelecekte “Mohikanların Sonuncusu” filmine
malzeme oluruz.
Lafı eğip
bükmeyeceğim. Suriye’den aldığım haberler ve Güneydoğu’da görev yapan “adı
bende saklı” bir askerimizin açıklamaları üzerinden ülkenin getirildiği yeri
görün istiyorum.
Suriye’den
gönderilen iletilerde aynen şunlar yazıyor:
“1-Zahide
Hanım; iki saattir bizim burada(Şam’da) tepemize yağmur gibi bombalar yağıyor. Türk
yetkilileri IŞİD teröristlerine sinyal kırıcılar vermiş.. Dün(28 Ekim 2014) 7
kişiyi kaybettik. Bunlardan ikisi arkadaşımızdı, diğerleri ağır. Lanet olsun
işgalcilerle iş birliği yapanlara.. Erdoğan-Davutoğlu hükümeti destek verdikçe
ne Türkiye’de ne de Suriye, Irak ve Lübnan’da asla bu savaş bitmeyecek.. Ayrıca
Barzani ile Erdoğan anlaştılar. Kobani’den Peşmergeleri de Türkiye’ye
alacaklar. Türkiye’de Peşmerge, PKK ve IŞİD’i kahramanlaştırmak için milleti
hazırlıyorlar.. Şu anda 200 den fazla Peşmerge’ye
Türk vatandaşlığı verilecekmiş. Erdoğan Barzani ile böyle anlaşmış. Türk Milleti’ni
buradan uyarıyorlar. Türkleri koruyacak hiç bir devlet gücü yok. Çok kritik ve
önemli şeyler oluyor. Kobani’de bir tek canlı Türkmen bırakmadılar. Aynı Hama’da,
Humus’ta, Halep’te, Golan’da Türkmen varlığını yok ettikleri gibi. Şu anda
bizim olduğumuz mahalleyi bombardımana tuttular.. Kendinize dikkat edin ve
korumaya alın..Hazırlıksız bastıracaklar inanın.. Türk Hükümetine Türkler el
atmadıkça, meclisi ele geçirmedikçe, hem Türkiye, hem de bölgede bu acılar ve
savaşlar devam edecek. Yeminleri var, “bir tek Türk kalmayana kadar savaşacağız”
diyorlar.
Suriye TV Ana
Haber Merkezi; Türk yetkililerin IŞİD teröristlerine sinyal kırıcılar
verdiğini, 2 gündür bu cihazları kullandıklarını, askerlerin bunların
bombalarını çözemediğini 21 ana haberlerinde verdi. Türkiye resmen düşman ülke
oldu. IŞİD teröristlerine sinyal kırıcıların verilmesini bir yorumcu
değerlendirdi. “Türkiye’de Türkleri koruyacak bir devlet yoktur” dedi. Hem
yaşadığım topraklar için, hem de;
Anavatanım Türkiye için çok üzüldüm.”
Mesajı
değerlendirelim;
Erdoğan-Davutoğlu
ikilisi IŞİD’e hala yardım ediyorsa(ki, mesajın doğruluğunu bir askerden teyit
ettim), Kobani maskaralığı niçin oynanıyor?
Türk
Milletini kandırıp tuzağa düşürmek için tabii ki.
İŞİD
bahane edilerek PYD, PKK meşru hale getiriliyor. PKK terör örgütü olmaktan
çıkarılıp, mazlumlar için savaşan kahramanlar haline getiriliyor.
ABD’nin
Suriye ve Irak’ta IŞİD’i bombalama olayına gelince;
ABD ve
ortaklarının Irak’a saldırdığı dönemde Irak’ta bulunan bir savaş muhabiri
arkadaşımın verdiği bilgiler doğrultusunda yorumlayalım. Muhabir arkadaşım;
“ ABD’nin
Irak’ta hedef binalara attığı bombalar kaldığımız otelin önünden geçip, u dönüşü
yapıp, hiç şaşırmadan hedef binayı vuruyordu. O nedenle “sivillerin üzerine düşen
bombalar yanlışlıkla atıldı sözü tamamı ile yalandır” demişti.
Peki, o
akıllı bombalama sistemi şimdi IŞİD militanlarını neden imha etmiyor? Çünkü
etmek istemiyor. IŞİD üzerinden Türkiye, Suriye ve Irak’ı bölüp 2. İsrail’i
kuruyorlar.
Unutmayın,
bu yıllarca sürecek bir Haçlı seferidir. 21. Yüzyıl Haçlı seferlerine hoş
geldiniz Beyler ve Bayanlar…
Gelelim
Güneydoğu’da görev yapan bir askerimizden gelen iletiye;
“Güneydoğu’da
sokağa çıkmamamız için algı yaratmaya çalışıyorlar. Asker ailesini
memleketlerine göndermeye başladı. Çocuklar okullardan alınıyor. Devlet yok imajı
veriliyor. PKK şehir yapılanmasını bitirdi. İşin ilginç olanı ise polisin
durumu... Polis istihbaratı dağıtıldı. Bölgeyi bilen, istihbaratı bilen
personel çekildi. Acemi ekipler bölgede. Ve Yüksekova'da şehit edilen
askerlerin failleri bulunmadı. Sadece hükümet göz boyuyor. . Günü kurtarıyorlar.
Sokağa çıkamıyoruz artık. Kolluk gücü biziz ama kendimizi kollamaya başladık
sadece.”
Polis
istihbaratı nasıl dağıtıldı biliyor musunuz? Tabii ki paralel bahanesi
ile... Bir zamanlar her derde deva
Ergenekon(darbeciler) tezgahı vardı, şimdi paralel sahneye kondu. Üstelik
paralel üzerinden operasyon daha kolay oluyor. Çünkü F-CİA çok nefret topladı.
Çok ah aldı. Şimdi de bu ihanet şebekesine duyulan nefret üzerinden gene Türk
Milleti’ne tuzak kuruluyor. Güneydoğu PKK ve İsrail için dikensiz gül bahçesine
çevriliyor. İhanetin içinden ihanet, kumpasın içinden kumpas çıkıyor.
Asker
üzerinde bu baskı devam ederse, asker içinde isyanlar baş gösterebilir. Fizik
kuralıdır: Aşırı basınç nedeniyle patlama, dağılma meydana gelir.
Osman
Baydemir Diyarbakır Belediye Başkanı olduğu dönemde Güneydoğulu gazetecilere
verdiği iftar yemeğinde yaptığı açıklamada;
“Kuzey
Irak’ta özerk bir Kürdistan kuruldu. Başşehri Erbil’dir. Kuzey Suriye’de özerk
bir Kürdistan kuruldu. Başşehri Kamışlı’dır. İran’da da özerk bir Kürdistan
kurulacak. Başşehri Mahabad olacak. Türkiye’de de bir özerk Kürdistan
kurulacak. Diyarbakır’ın ismi değiştirilerek ‘Amed’ yapılacak. Başşehir Amed
olacak. Bu 4 başşehir Avrupa Birliği’de olduğu gibi yanlarına Ermenistan ve
Ürdün’ü de alıp, sınırları da kaldırarak ‘ortak para birimine’ geçecek ve
‘Büyük Kürdistan Birliği’ hayat bulacak.” Demiştir.
İğrenç bir
algı operasyonuyla Kobani yaygarası koparılıyor. Suriye ile Türkiye arasında
911 km’lik bir kara sınırı vardır. 911 km’lin kara sınırımızın Suriye tarafı IŞİD’in
kontrolündedir. Ayn El Arab(Kobani) denililen bölge 911 km’lik sınır içinde çok
küçük bir alandır. Öyleyse Ayn El Arab üzerinden koparılan kıyamet neyin
nesidir?
Denize
açılan Kürt kılıflı bir İsrail devleti kurmak için kurulan tuzaktır tabii ki...
2. İsrail
Devletini kuracaklarından çok eminler ki, Büyük Ermenistan projesi de işleme
kondu.
Etyen
Mahçupyan Davutoğlu’nun danışmanlık görevine getirildi. Mahçupyan
ErmeniSoykırımı yapılmıştır diyen ve bu iddialar doğrultusunda çalışmalar
yürüten bir gazetecidir. Ermeni tarihçi Dabağyan Mahçupyan’ın dış
bağlantılarına dikkat çekmiştir. PKK’nın silah bırakması gündeme geldiğinde Mahçupyan
PKK’ya “sakın silah bırakmayın” diyen şahıstır. Peki, Davutoğlu böyle bir ismi
neden danışman almış olabilir?
El
altından verildiğini düşündüğümüz sözleri yerine getirmek amacıyla beraber bir
çalışma yapmak için olabilir mi? Olabilir.
Neden mi? AKP suç çetesi, Irak ve Suriye’de bulunan Ermenileri Türkiye’ye
sığınmacı olarak aldı mı? Aldı. 1915 tehciri ile Suriye’ye giden Ermenilerin
torunlarının “topraklarımızı almaya gidiyoruz” dediklerini önceki yazımızda
belirtmiştik. Van-Akdamar adasında bulunan Ermeni kilisesi onarılıp çan
takılarak ibadete açıldığında, Ermenistan’dan davetli bazı isimler gelmişti. Davutoğlu
Ermeniler’e hitaben;
“Bir gün
topraklarınıza dönebileceksiniz” demişti. Tam da bu sıra bazı solcuların yere
göğe koyamadığı İsmail Beşikçi’ye Ermenistan tarafından bir ödül verildi. Agos
gazetesinin haberine göre;
“Sosyolog
İsmail Beşikçi, Diyarbakır eski Belediye Başkanı Osman Baydemir ve İsmail
Beşikci Vakfı Başkan Yardımcı Avukat Ruşen Arslan, Batı Ermenistan Kongresi'nin
davetlisi olarak Ermenistan'a bir ziyaret gerçekleştirdi. Ermeni soykırımı
konusunda çalışmalara yapan Türkiyeli araştırmacılar için hazırlanan Gevorg
Surenyants nişanı, bu sene ilk defa İsmail Beşikçi'ye verildi.
Yerevan
Üniversitesi, insan hakları savunucusu olarak Baydemir’e de Ermeni sorunu ve
varlıklarının korunması üzerine belediye başkanlığı döneminde yaptığı
çalışmalardan dolayı nişan takttı.
Beşikçi:
Kürdistan sorunu ve Ermeni sorunu ayrılamaz
Toplantıda
bir konuşma yapan İsmail Beşikçi, Kürdistan sorunuyla ilgili araştırmalarının
Ermeni sorununu karşısına çıkardığını, Kürdistan sorunuyla Ermeni sorunu
arasında ayrılmaz bir bağ olduğunu o zaman fark ettiğini söyledi.
Baydemir:
Soykırım torunlarının topraklarına gelme hakkı var
Osman
Baydemir ise, dünyanın neresinde olursa olsun, soykırıma uğramış Ermenilerin
torunlarının gelip kendi topraklarına yerleşme haklarının olduğunu ve kardeş
haklarla birlikte yaşayabileceklerini söyledi.
Baydemir,
Belediye başkanlığı döneminde Ermeni varlıklarının korunması yönünde
yapılanlardan da bahsederek, Ortadoğu’nun en büyük Ermeni kilisesi olan
Diyarbakır’daki Surp Giragos Kilisesi’nin onarılması ve ibadete açılmasını
örnek verdi.
İsmail
Beşikçi, Ruşen Arslan ve Osman Baydemir Yerevan'daki Tsitsernakabert
(Serçelerin Kalesi) Soykırım Anıtı'nı ziyaret ederek Ermeni Soykırımı'nda
hayatını kaybedenlerin anısına bir çelenk bıraktı. (ÖÇ/GK)”Agos
Abdullah
Gül, ABD Dışişleri Bakanı Powell ile 2 sayfa dokuz maddelik bir gizli antlaşma yaptığını
itiraf etmiştir (Vatan, 24 Mayıs 2003). O maddelerden biri de Ermenistan ile
olan ilişkilerin Ermenistan’ın çıkarları doğrultusunda geliştirilmesiydi.
Demirtaş’ın
kalkışma çağrısı üzerine sokağa dökülen ve 40 kişinin ölümüne sebep olan PKK’lı
teröristler Diyarbakır nüfus müdürlüğünü yaktı. Ne tuhaf değil mi? Irak ve
Suriye’de de önce nüfus kütükleri yakıldı. Osmanlı’nın son yıllarında ve
Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında da birçok nüfus kütüğü yakılmıştır. Mesela
Tunceli’de yaşayan gizli Ermeniler ile ilgili bilgi istendiğinde, Elazığ nüfus
kütüğü yakılmıştır ve Tunceli o dönem Elazığ’a bağlıdır. Sonrasında ise insanlar
iki kişi şahit göstererek nüfusa kaydolmuştur. Hrant Dink’in “Türkiye’de
kendini başka kimliklerde saklayan 500 bin Ermeni var. Asıl siz onların
psikolojisi ile ilgilenin” demesi, öldürülmesinde etkili olan açıklamalardan
birisidir. Bu açıklama diasporayı fazlası ile rahatsız etmiştir.
Yeni bir
bilgiye daha ulaştım. Daha doğrusu, Türk Milletine kurulan kumpaslardan birini
daha öğrendim desek daha doğru olur. Bir kişi muhtara gidip “ben bu adreste
oturuyorum dediğinde(verdiği adreste oturanlar olduğu halde) muhtar kayıt
yapmak zorunda imiş. Tuhaf olan ise;
Kaydı
yapılan kişinin kaydı Nüfus kütüklerinde görünmüyor ama Başbakanlıktan görünüyormuş.
Muhtarları belli illerde toplayıp konuştular. Yargı mensuplarına vaat ettikleri
rüşvet niteliğinde maaş artırımı gibi, muhtarlara da maddi vaatlerde
bulunulmuş. Toplantıya katılan ve konuyu bana anlatan kişi tuzağın farkında bile
değildi.
Elimizdeki
verileri bir araya getirdiğimizde, sığınmacı adıyla gelenlerin;
Verilen
gizli sözler gereği yürütülen bir proje olduğunu düşünmek gerekir. Verilen
sözlerin 2015 yılına kadar yerine getirilmesine çalışılıyor anlaşılan.
Hatırlayalım;
Ergenekon
kumpasından tutuksuz yargılanan Star gazetesinin Uzan Grubuna ait olduğu dönem Ankara
Temsilciliğini yapan gazeteci Hayrullah Mahmut Özgür, savunmasında;
“CİA’nın
çektiği Erdoğan CD’sini izledim, sanık oldum” demiştir. Ergenekon davasının 82.
Duruşmasında Özgür’ün çapraz sorguda verdiği bilgilere göre:
Tayyip
Bey, belediye başkanı olduğu dönemde Zapsu ile birlikte ABD Başkonsolosluğu'nu
ziyaret ediyor. Başbakan olması halinde neler yapacağını anlatıp sözler
veriyor. İşte bu sahnelerin videosunu bazı kişiler Hayrullah Mahmut'a
izletiyorlar.
Özgür’ün
ifadesinden bir bölüm:
“Görüntülerde
RTE, Neo-Sevr dediğimiz sonradan yaşananlarla somutlanan ABD’yle gizli
anlaşmanın tüm maddelerini kabul ettiğini, Ermeni soykırımının kabul edileceği,
Büyük Ermeni devletinin kurulması, anayasa değişikliği, AB uyum yasalarının
değiştirilmesi, TSK etkisizleştirilmesi vb tüm hususları kabul ettiğini
söylemektedir. Başkaca taahhütlerde vardı, aklımda kalan bunlardır.
Görüntülerde Cüneyt Zapsu da bulunmaktadır.”
Değerli
okur, millete umut vermek isteyen aydınlar şöyle diyor;
“-Türk
milleti durur durur, ayağa kalkınca kimse durduramaz.”
Bu söz iyi
niyetli ama aldatıcıdır. Millete umut verenler şartların 1919 olmadığını
görmeli, milleti sloganvari sözler üzerinden rahatlatmayı bırakmalıdır. 1919 şartlarında
emperyalist devletler ülkemizi düzenli devlet orduları ile işgal etti. Büyük
savaş suçları işleseler de karşımızda devletler vardı. Oysa şu anda savaşlar
terör grupları üzerinden yapılıyor. Türkiye’nin durumuna gelince;
AK suç
çetesinin yürüttüğü siyaset nedeniyle Güneydoğu PKK üzerinden terörize edildi.
Daha önce PKK’ya katılmayan halkın PKK’ya sempati duymasına, yardım etmesine
neden oldular. Terör metropollere yayıldı. Şehirler silah deposu haline geldi.
Bazı ihbarlar neticesinde güvenlik güçlerinin ele geçirdiği silahlar ürkütücü
boyuttadır. Dünyadan toplanan ruh hastası psikopatlar, paralı asker olarak
Suriye ve Irak’a geldi. Dolayısı ile hepsi aynı zamanda ülkemizde bulunuyor. El
Kaide, insanları domuz bağıyla bağlayıp diri diri gömen Hizbullahçılar yeniden
piyasaya çıktı. Ve binlerce yabancı istihbarat elemanı içimizde dolanıyor. Bir
de Kobani bahanesi ile Peşmerge ülkeye sokuldu. Gelen Peşmergeler 1. Körfez
savaşında Guam adasına gidip CİA’dan eğitim alan CİA elemanlarıdır. Ahmet Takan
bazı peşmerge-CİA’nın “kaçarak”(!) kaybolduğunu yazdı. Gerçekten kaçtılar mı,
yoksa asıl görev yerleri Türkiye mi?
Bu duruma
nasıl geldik?
“Tüm
gerçekler üç adımda gelirler: Önce alay edilir. İkinci olarak şiddetle karşı
çıkılır. Son olarak, zaten belli olan bir şey denir ve kabul edilir.” Arthur
Schopenhauer
Ne demişti
kaçaksaray sultanı? “Biz alıştıra alıştıra yapacağız” demişti değil mi? Alıştırdılar.
Hem öylesine alçakça alışanlar oldu ki;
İşgal
altındaki mecliste bebek katili sapığın mektubu bile okundu.
Kısacası;
karşımızda düzenli ordu yok. Türk Ordusunun morali nerede
ise sıfıra indirildi. Ordudan istifalar arttı. Savaş pilotları istifaya
zorlandı. İstifa etmeleri de kolaylaştırıldı. Donanma kumpaslarla perişan
edildi. Jandarma yok edilmek isteniyor. Ordunun manevra kabiliyeti yok
ediliyor.
Nizamülmük
Siyasetnamesinden şöyle der; "Devlet idaresine kim gelir orduyu, askeri
küçültmeye ve zayıflatmaya çalışır; bilin ki o vatan hainidir"
Evet, Türk
Milleti ayağa bir kalkarsa onu kimse durduramaz. Fakat bu sefer karşısında
düzenli ordu yok. Düşman her an her yerden çıkabilir. Ve 1919’un zararlı
dernekleri her yerde beyin yıkıyor. O zaman ne yapmalıyız? Türk Milleti ayağa
kalktığında kiminle savaşacağını iyi bilmelidir. Düşmanı tanımalıdır. Hazırlığını
ona göre yapmalıdır. Bu uyarıyı yapmak milli aydınların görevidir.
Mecburiyetidir. Ayrıca acildir. Neden
mi?
Genelkurmay’ın
mahremine, kozmik odaya boşuna girilmedi. Bu ülkenin direnç noktaları ve
isimler tespit edildi. Unutmayın, herkes fişlendi. Bu ülkede yabancı istihbarat
ajanlarının devlet içinde çalışmasını AK çete yasal hale getirdi. Dolayısıyla;
kim kimdir, bütün bilgi ellerindedir. Irak işgal edildiğinde önce aydınlar ve
bilim adamları yok edilmiştir. Yani; Irak halkı kör ve sağır edilmiştir. Bağışıklık
sistemi çökertilmiştir.
Unutmayın;
başarmak için, kiminle-neyle savaşacağımızı bilmek zorundayız. Başarmak için
matematik akla ve gerçek bilgiye ihtiyaç var. Hayalcilik ise İNTİHARDIR.
**
Not: Türkiye
Cumhuriyeti Devleti yıkılırsa, yerine yeni bir devlet, şeriat devleti
kurulacağını sanıp, devletin yıkılmasını bekleyen zavallılara şunu söyleyeyim:
Türkiye Cumhuriyeti Devleti yıkılırsa, Anadolu’da Müslüman kimlikli hiç kimse
kalmaz. Çünkü bu savaşlar sadece enerji savaşları değildir. Batı’nın “kan davası
olan” Haçlı Savaşlarının devamıdır. Ve işgal edilen ülkelerde ilk önce “en
aşağılık kesim olan” işbirlikçiler yok edilir.
BİLGİ NOT:
ERMENİ SOYKIRIMI YALANI;
TOPLU MEZARLAR NEREDE?..
“Kıbrıs sorunu konusunda uzman olan Prof. Dr. Ata Atun'un
gerek Kıbrıs sorunu konusunda gerekse de Osmanlı Devleti döneminde Anadolu'nun
doğu bölgelerinde 1915 yılında gerçekleştirilen Ermeni tehciri konusunda
gerçekleri yansıtan İngilizce yayınları, gözden ve bilimden uzak tutulmaya
çalışılmış gerçekleri göz önüne koyması ile bilinmektedir.
Özellikle Ermenilerin 1 milyon 500 bin kişi katledildi
iddialarını çürüten "Nerede bu toplu mezarlar. 150 adet futbol sahası
büyüklüğünde, o dönemde kazma kürekle kazılması ve doldurulması gereken bu
mezarlar nerede. Kimler, kaç bin kişi, hangi aletlerle hiç durmadan 155
gün boyunca söz konusu 150 mezarı kazabildi o günün teknolojik koşulları ile. Serebneritsa'daki
Sırpların acımasızca katlettiği 8 bin Boşnak'ın toplu mezarları 3 kez yer
değiştirilmesine rağmen bulundu da;, Niye bu sözde soykırıma ait toplu
mezarların bir tanesi bile bulunmadı" açıklamasını Almanya'daki Würzburg
üniversitesinde yapmasından ve konuşmasının YouTube'da yayınlanmasından sonra
yazılarının yayınlandığı farklı sitelere ve şasına ait olan "http://ataatun.org"
adresli sitesine sanal saldırılar artmış durumdadır…”