BİLİNEN İLK TÜRK KİMDİR?
“TÜRKLER, HZ. NUH PEYGAMBERİN OĞULLARINDAN YUSUF'UN (YÂFES), ADI "TÜRK" OLAN OĞLUNUN NESLİNDENDİR. TÜRK MİLLETİNİN KÖKÜNÜN DAYANDIĞI ”TÜRK” ADINDAKİ
İNSAN, İNSANLIĞIN İKİNCİ BABASI HZ. NUH ALEYHİSSELAM’IN OĞLU YÂFES’İN (YUSUF'UN) OĞLU OLAN
KİŞİDİR.”
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Atatürk 1922′de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 130.
toplantısının birinci oturumunda yaptığı konuşmada Türklerin kökeni hakkında
şöyle diyordu:
Efendiler; Bu insanlık dünyasında en az yüz milyonu aşkın nüfustan oluşan büyük
bir Türk milleti vardır ve bu milletin yeryüzündeki genişliği oranında tarih
alanında da bir derinliği vardır. Türk milletinin kökünün dayandığı Türk
adındaki insan, insanlığın ikinci babası Nuh Aleyhisselam’ın oğlu Yâfes’in oğlu
olan kişidir.”
Çok şükür ki, Tanrı bu lütfü Türklere vermiştir.
Çok şükür ki, Tanrı bu lütfü Türklere vermiştir.
Gerçekten de Türkler
inananlara karşı son derece mütevazı, onlara saldıran inançsızlara karşı son
derece amansız olmuşlardır. Haçlı seferlerine karşı koyanlar Sam Araplar değil,
Türklerdi, Sam Araplar, Selçukluları arkadan vurmuşlar, haçlıların işini
kolaylaştırmışlardı. Haçlılar bu suretle Kudüs’ü ele geçirip Müslümanları
katletmişlerdi. (1098)
820 sene sonra 1. dünya savaşında Sami Araplar yine Türk’leri arkadan vurmuşlar, ve Lavrence’in peşine takılarak ülkelerini batılılara adeta peşkeş çekmişlerdir. (l918)
Bu ihanet sonucunda İngiliz orduları mukaddes topraklara; Kudüs, Mekke, Medine’ye hükmedecek şekilde Arabistan’da söz sahibi oldular. Daha sonra İngiliz, Fransız ve Amerikalılar Irak, Suriye, Filistin, Mısır, Libya, Cezayir, Tunus’u ve bu ülkelerin sahip olduğu zenginlikleri aralarında bölüştüler. Hatta Rus ihtilalini bahane ederek Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan’a Kafkasl’ara el attılar. Eğer Türkler, emperyalist haçlı istilalarına karşı direnip galip gelmeseydi; bütün zengin kaynaklarımız giibi kutsal topraklarımızın yanı sıra İslam da elden gidebilirdi.
700 yıllık Endülüs’te bir tek Müslüman bırakmayan batılılar zaten bu amaçlarından hiç bir zaman vazgeçmemişlerdir. İslam bu yobazlara bırakılamayacak kadar mükemmel bir dindir”
“Türkler, Nuh peygamberin oğullarından Yâfes’in Türk adlı oğlunun neslindendir.
“Türk milletinin kökünün dayandığı Türk adındaki insan, insanlığın ikinci babası Hz. Nuh Aleyhisselam’ın oğlu Yâfes’in oğlu olan kişidir.”
Türk kelimesinin yazılı olarak kullanılması ilk defa MÖ 1328 yılında Çin tarihinde “Tu-Kiu” şeklinde görülmektedir.
Türk adının tarih sahnesine çıkışı MS VI yy’da kurulan Göktürk İmparatorluğu ile olmuştur. Orhun kitabelerinde yer alan “Türk” adı daha çok “Türük” şeklinde gösterilmektedir. Bundan dolayı Türk kelimesini Türk Devlet’inin ilk defa resmi olarak kullanılan siyasi teşekkülün Göktürk İmparatorluğu olduğu bilinmektedir.
Göktürklerin ilk dönemlerinde Türk sözü bir devlet adı olarak kullanılmışken, sonrada Türk milletini ifade etmek için kullanılmaya başlanmıştır.
MS. 585 yılında Çin İmparatorunun Göktürk Kağanı İşbara’ya yazdığı mektupta “Büyük Türk Kağanı” diye hitap etmesi, İşbara Kağan’ın ise Çin İmparatoruna verdiği cevabi mektupta “Türk Devlet’inin Tanrı tarafından kuruluşundan bu yana 50 yıl geçti” hitapları Türk adını resmileştirmiştir.
Orhun Kitâbeleri’nde Türk sözü daha çok “Türk Budun” şeklinde geçmektedir. Türk Budun’un ise Türk Milleti olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla Türk adı bu dönemlerde o boylardan kavimlerden gelen büyük bir topluluğa mensubiyeti belirleyen bir kavim olarak görülmektedir. Yani Türk soyuna mensup olan bütün boyları ve toplulukları ifade etmek üzere milli bir isim haline gelmiştir.
820 sene sonra 1. dünya savaşında Sami Araplar yine Türk’leri arkadan vurmuşlar, ve Lavrence’in peşine takılarak ülkelerini batılılara adeta peşkeş çekmişlerdir. (l918)
Bu ihanet sonucunda İngiliz orduları mukaddes topraklara; Kudüs, Mekke, Medine’ye hükmedecek şekilde Arabistan’da söz sahibi oldular. Daha sonra İngiliz, Fransız ve Amerikalılar Irak, Suriye, Filistin, Mısır, Libya, Cezayir, Tunus’u ve bu ülkelerin sahip olduğu zenginlikleri aralarında bölüştüler. Hatta Rus ihtilalini bahane ederek Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan’a Kafkasl’ara el attılar. Eğer Türkler, emperyalist haçlı istilalarına karşı direnip galip gelmeseydi; bütün zengin kaynaklarımız giibi kutsal topraklarımızın yanı sıra İslam da elden gidebilirdi.
700 yıllık Endülüs’te bir tek Müslüman bırakmayan batılılar zaten bu amaçlarından hiç bir zaman vazgeçmemişlerdir. İslam bu yobazlara bırakılamayacak kadar mükemmel bir dindir”
“Türkler, Nuh peygamberin oğullarından Yâfes’in Türk adlı oğlunun neslindendir.
“Türk milletinin kökünün dayandığı Türk adındaki insan, insanlığın ikinci babası Hz. Nuh Aleyhisselam’ın oğlu Yâfes’in oğlu olan kişidir.”
Türk kelimesinin yazılı olarak kullanılması ilk defa MÖ 1328 yılında Çin tarihinde “Tu-Kiu” şeklinde görülmektedir.
Türk adının tarih sahnesine çıkışı MS VI yy’da kurulan Göktürk İmparatorluğu ile olmuştur. Orhun kitabelerinde yer alan “Türk” adı daha çok “Türük” şeklinde gösterilmektedir. Bundan dolayı Türk kelimesini Türk Devlet’inin ilk defa resmi olarak kullanılan siyasi teşekkülün Göktürk İmparatorluğu olduğu bilinmektedir.
Göktürklerin ilk dönemlerinde Türk sözü bir devlet adı olarak kullanılmışken, sonrada Türk milletini ifade etmek için kullanılmaya başlanmıştır.
MS. 585 yılında Çin İmparatorunun Göktürk Kağanı İşbara’ya yazdığı mektupta “Büyük Türk Kağanı” diye hitap etmesi, İşbara Kağan’ın ise Çin İmparatoruna verdiği cevabi mektupta “Türk Devlet’inin Tanrı tarafından kuruluşundan bu yana 50 yıl geçti” hitapları Türk adını resmileştirmiştir.
Orhun Kitâbeleri’nde Türk sözü daha çok “Türk Budun” şeklinde geçmektedir. Türk Budun’un ise Türk Milleti olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla Türk adı bu dönemlerde o boylardan kavimlerden gelen büyük bir topluluğa mensubiyeti belirleyen bir kavim olarak görülmektedir. Yani Türk soyuna mensup olan bütün boyları ve toplulukları ifade etmek üzere milli bir isim haline gelmiştir.
Hz. Nuh’un Semavi kutsal kitaplara göre 3 tane oğlu vardır,
bunlar: Sam, Ham (Kenan), Yafes.
Tekvin’e göre üç temel soy Nuh’un bu üç oğlundan meydana geldi.
Tekvin’e göre üç temel soy Nuh’un bu üç oğlundan meydana geldi.
* Yafes, Yafesi soyu kabiesi
* Ham, Hami soyu kabilesi
* Sam, Sami soyu kabilesi toplumların ataları oldu.
Nuh’un ilk torunları
Yafes’in oğulları: Turk, Gomer, Magog, Madai, Javan, Tubal, Meshech ve Tiras. (Türk kavimler)
* Ham’ın oğulları: Cush, Mizraim, Put, Caanian ve Aamelikan (Yahudi kavimler)
* Sam’in oğulları: Elam, Asshur, Arpachshad, Lud ve Aram, (Arap kavimler)
Yafes’in oğullarının dağıldığı coğrafyanın tümünde Türk boyları göze çarpmaktadır.
– “ve gemiden çıkan Nuh’un oğulları Sam, Ham ve Yafes idiler. ve bütün yeryüzüne yayılanlar bunlardan oldu… _Kenan’ın atası Ham, (bir gün) babasının çıplaklığını gördü, kardeşlerine söyledi… (utanan) Sam ile Yafes babalarının çıplaklığını örttüler…”
* Ham, Hami soyu kabilesi
* Sam, Sami soyu kabilesi toplumların ataları oldu.
Nuh’un ilk torunları
Yafes’in oğulları: Turk, Gomer, Magog, Madai, Javan, Tubal, Meshech ve Tiras. (Türk kavimler)
* Ham’ın oğulları: Cush, Mizraim, Put, Caanian ve Aamelikan (Yahudi kavimler)
* Sam’in oğulları: Elam, Asshur, Arpachshad, Lud ve Aram, (Arap kavimler)
Yafes’in oğullarının dağıldığı coğrafyanın tümünde Türk boyları göze çarpmaktadır.
– “ve gemiden çıkan Nuh’un oğulları Sam, Ham ve Yafes idiler. ve bütün yeryüzüne yayılanlar bunlardan oldu… _Kenan’ın atası Ham, (bir gün) babasının çıplaklığını gördü, kardeşlerine söyledi… (utanan) Sam ile Yafes babalarının çıplaklığını örttüler…”
– “ve Nuh dedi: ‘Kenan lanetli olsun!.. kardeşlerine kullar
kulu olacaktır! Sam’ın Allah’ı Rab, mübarek olsun, ve Kenan ona kul olsun!
Allah, Yafes’e genişlik versin!.. Sam’ın çadırlarında otursun!.. ve Kenan ona
kul olsun!..’”
Hz. Nuh’un bu söylediklerini hem Tevrat’ta hem de Kuran’ı Kerim’de belirtildiği gibi Sam’ın oğulları yani Araplar zamanı geldiğinde Yafes’ in oğulları yani Türklere sığınmışlardır.
Ham, eski Kenan diyarı diye nitelendirdikleri ve yıllardır gizli işgal altındaki Filistinlilerin Filistin’de (İsrail) halkının yaşadığı yer olarak iddia eden Yahudiler bu coğrafyaya sahip çıkarlar… Ancak Tevrat’tan ve Kuran’ı Kerim’den anladığımıza göre, kendi Peygamberlerini dahi katleden bu kabile lanetlenmiş ve diğerlerine kulluk etmeye mahkum edilmişlerdir. Kenan, Seba, Babil, Amelikan, Akad halkı ve kral Nemrud bu kabileden gelenlerden olmadır. Dinler tarihi gerçekleri araştırıldığında tarihi gelişmeler bu laneti gerçek yapmıştır.
Hz. Nuh’un 3. oğul Yafes ise, bütün Türk boylarının atasıdır.
Görüldüğü gibi, hadislerden ve Kur’andan önceki zamandaki Tevrat’ta da en büyük iltifata mazhar olmuş Yafes’in kabilesi Türklerdir.
Hz. Nuh’un, en sevgili oğlu Yafes için ettiği dua, çok derin mânâlıdır ve olduğu gibi gerçekleşmiştir.
Hz. Nuh’un bu söylediklerini hem Tevrat’ta hem de Kuran’ı Kerim’de belirtildiği gibi Sam’ın oğulları yani Araplar zamanı geldiğinde Yafes’ in oğulları yani Türklere sığınmışlardır.
Ham, eski Kenan diyarı diye nitelendirdikleri ve yıllardır gizli işgal altındaki Filistinlilerin Filistin’de (İsrail) halkının yaşadığı yer olarak iddia eden Yahudiler bu coğrafyaya sahip çıkarlar… Ancak Tevrat’tan ve Kuran’ı Kerim’den anladığımıza göre, kendi Peygamberlerini dahi katleden bu kabile lanetlenmiş ve diğerlerine kulluk etmeye mahkum edilmişlerdir. Kenan, Seba, Babil, Amelikan, Akad halkı ve kral Nemrud bu kabileden gelenlerden olmadır. Dinler tarihi gerçekleri araştırıldığında tarihi gelişmeler bu laneti gerçek yapmıştır.
Hz. Nuh’un 3. oğul Yafes ise, bütün Türk boylarının atasıdır.
Görüldüğü gibi, hadislerden ve Kur’andan önceki zamandaki Tevrat’ta da en büyük iltifata mazhar olmuş Yafes’in kabilesi Türklerdir.
Hz. Nuh’un, en sevgili oğlu Yafes için ettiği dua, çok derin mânâlıdır ve olduğu gibi gerçekleşmiştir.
“İSLAM YOBAZA BIRAKILAMAYACAK KADAR MÜKEMMEL BİR DİNDİR”
–ATATÜRK
–ATATÜRK
Türkler gerçekten de 900 yıllarından itibaren Hz.
Peygamberin manevi değerlerini istilalara ve işgallere karşı korumak için
Araplar’ın çadırlarında, ülkelerinde oturmaya başlamışlardır.
Yine aynı tarihlerden başlıyarak Türk boyları, Hıtay’ı, Hindistan’ı, Kuzey Afrika’yı ve Avrupa’yı hakimiyetlerine almışlardır.”
Yine aynı tarihlerden başlıyarak Türk boyları, Hıtay’ı, Hindistan’ı, Kuzey Afrika’yı ve Avrupa’yı hakimiyetlerine almışlardır.”
Hz. Muhammed s.a.v sorarlar:
– “Mevali nedir ya Resulullah?..”
– “Onlar sizin azadlılarınızdır. Yani Faris yönünden gelecek olan bir kavimdir ki, şöyle diyecekler: ”ey Araplar, siz fazla taassuba kaçtınız.”
– “siz bunlara gereği gibi hak tanımazsınız, sizinle hiç kimse birlik kurmayacaktır!”
Bu hadisteki Mevali, Arap olmayan Faris, İran dır. Faris yönü, Horasan dır.
Gelen kavim ise, Türklerdir.
*Şu halde Türkler, Nuh Tufan’ından beri var olan, ilk devleti kuran, dünyanın en eski dilini kullanan ve hem Tevrat’ta, hem de Kur’an ı Kerim’de övülmüş, dünyanın dört bir yanına yayılmış bir Millettir. Görüldüğü gibi Türk, bir ırkın adı değil binlerce yıldır var olan şanlı bir Milletin adıdır.
“Ne Mutlu Türk’üm Diyene” demek işte bu nedenledir…
– “Mevali nedir ya Resulullah?..”
– “Onlar sizin azadlılarınızdır. Yani Faris yönünden gelecek olan bir kavimdir ki, şöyle diyecekler: ”ey Araplar, siz fazla taassuba kaçtınız.”
– “siz bunlara gereği gibi hak tanımazsınız, sizinle hiç kimse birlik kurmayacaktır!”
Bu hadisteki Mevali, Arap olmayan Faris, İran dır. Faris yönü, Horasan dır.
Gelen kavim ise, Türklerdir.
*Şu halde Türkler, Nuh Tufan’ından beri var olan, ilk devleti kuran, dünyanın en eski dilini kullanan ve hem Tevrat’ta, hem de Kur’an ı Kerim’de övülmüş, dünyanın dört bir yanına yayılmış bir Millettir. Görüldüğü gibi Türk, bir ırkın adı değil binlerce yıldır var olan şanlı bir Milletin adıdır.
“Ne Mutlu Türk’üm Diyene” demek işte bu nedenledir…
“NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!”
–GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
–GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
KAYNAK: http://www.turkishnews.com/tr/content/2013/07/20/bilinen-ilk-turk-kimdir/
****
****
TÜRK ZAMANA BOYUN EĞMEZ
Türkmenistan'ın Merhum Kurucu Devlet Başkan Nazarbayev
yazdığı Ruhname adlı eserinde; “Türk, Hz Nuh'un oğlu Yafese ve tarihimiz tufana dayanmaktadır. Türkmenistan, yani Türkmen adındaki, Türk: asıl, iman: nur demektir. Bizim aslımız tertemiz duru bir cevherdir. Bu özün korunması gerekmektedir. Ve her Türk'ün görevidir. Türk kendini yücelt ki milletin yücelsin".Demektedir.
yazdığı Ruhname adlı eserinde; “Türk, Hz Nuh'un oğlu Yafese ve tarihimiz tufana dayanmaktadır. Türkmenistan, yani Türkmen adındaki, Türk: asıl, iman: nur demektir. Bizim aslımız tertemiz duru bir cevherdir. Bu özün korunması gerekmektedir. Ve her Türk'ün görevidir. Türk kendini yücelt ki milletin yücelsin".Demektedir.
Daha önce Türklüğe ait öz cevhere güvendiğini ve buna yabancılaşmadan özleşerek geliştirmek gerektiğini öngören Atatürk'ün "Nutuk" ile açılımını yaptığı Türk Milli ülküsüne, Türkmen bası’nın yazdığı "Ruhname" ile çok değerli bir perspektif kazandırılmıştır.
Her çağdaki Türk önderleri, milletimizin özüne güvenerek ve bu özü önererek başarı sağladılar. "Ey Türk düşün ve özüne dön" anlayışı Büyük Türk Bilge Kağan'ın dan başlayan geleneksel bir milli isteklendirme unsurudur.”Atalar ölmez onlar çocuklarında yaşarlar " insanlık tarihine denk tarihimiz ve bu tarihsel süreçte geliştirdiğimiz inanç ve kültürümüz bizim özümüzdür.
Yüce Yaradanın sevgili Peygamberimizin dilinden övdüğü "bu ordu ne güzel bir ordu, bu komutan ne güzel bir komutan ". İltifatına layık görülen Fatih Sultan Mehmet Han'ın önderliğinde çağ açıp, çağ kapatabilen; Türk zamana boyun eğemez, zamana boyun eğdirmelidir. Atamızın öngördüğü çağdaş medeniyet düzeyi'nin anlamı da budur. Her çağda her Türk bu hususun bilincinde olmalı ve gereğini yapmalıdır; bir milletin özü onun anlayışıdır. Bir milletin başarabilme yeteneği de anlayışı kadardır
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin Kurucu Devlet Başkanı onurlu mücadele adamı Rahmetli Rauf DENKDAŞ; " Benim her an yararlanmak üzere yakınımda bulundurduğum başucu nitelikli iki kitabım var Kur'an ve Nutuk demişlerdi. Bende başucumda bu iki kitap ile birlikte kendilerine ait eserleri ve Ruhname'yi de bulunduruyorum. Büyüklerimizin davranışları bizim benimsediklerimizdir.
Fakirlerden oluşan bir toplum zengin olabilir mi? Hırsızlardan oluşan bir topluma dürüst diyebilir miyiz? Yabancılara özenen ve özendiği için hor görülen bir toplum milli olarak nitelendirilebilir mi? Kısacası bireyler düzelmeden toplumsal yapı düzelebilir mi. "Türk kendini yücelt ki milletin yücelsin " sözü böylesi bir gerçeği vurguluyor.
Manevi büyüklerimizden olan ve Allah'ın aslanı olarak nitelendirilen Hz ALİ 'in "Herkes kendi kapısının önünü süpürse, ortalık tertemiz olur" yönündeki tavsiyesi de bu vurgulamaya katkı veriyor.
İnsan bedeni ile birlikte kendisine yön veren akıl ve taşıdığı sürece kendisini canlı kılan ruh gibi değerlerden oluşmaktadır.Biz ancak bu üç olgunun yeterli düzeyde birlikteliği olabildiğinde toplumsal değer yargıları ile ölçümlenebilecek bir konumdan söz edebiliyoruz.
milleti oluşturan bireyleri hücrelere, Devleti organlara Koordinatör kurumları da dokulara benzetebiliriz. Milli siyaset bir milletin aklı ve milli politikalar onun ruhudur kendisini oluşturan bireylerin maddi ve manevi nitelikli imkân ve davranışlarının bileşkesidir. Bireysel yetersizlikler topluma; toplumsal yetersizlikler bireylere yansımaktadır.
Ey Türk Düşün Ve Özüne Dön!
Allah Türkü Korusun Ve Yüceltsin
Allah Türkü Korusun Ve Yüceltsin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder