YALAN 1; 15
TEMMUZ HALİS MUHLİS BİR DARBE GİRİŞİMİDİR;
RİFAT SERDAROĞLU
Doğru ve Gerçek Sözlük;
İstanbul’un yoğun akşam trafiğinde iki tane Askeri Tank, saatte 12 kilometre hızla tıngır-mıngır onbinlerce aracı geçip Boğaz Köprüsünün bir tarafına konuşlandılar ve trafiği tek yönlü durdurdular.
Inınınnn diye bağırarak darbe girişimini başlattılar! Tanklar, köprüye doğru kilometrelerce yol alırken, yüzlerce Trafik Polisinin önünden geçtiler.
Bir tanesi bile “Hemşerim, toprağım, devrem nereye gidiyonuz be ya” demedi!
-Hiçbir Askeri Savaş Aracı, Birlik Komutanından izin almadan garnizon dışına çıkamaz. Askeri araçlar, Bölge Trafik Müdürlüğü ile mutabık kalınmadan ve yol güvenliği sağlanmadan garnizon dışına çıkamaz. Yasaktır.
İstanbul trafiğinin en yoğun olduğu saatte, insanlar köprüyü geçmek için saatlerce trafikte boğuşurken, darbe girişimini eniştelerinden veya kayınçolarından haber alan SADAT-SEDAT militanları ellerinde pala-cop-uzun kalın sopa-pompalı tüfek ve Türk Bayrağıyla anında iki tankın başında belirdiler!
An itibariyle (Bu söze bayılıyorum) Türkiye’nin her tarafındaki AKP’li Belediyeler, salalar ile haberleşip, muskalarla yazışıp Belediyelerin kamyonlarını kum doldurarak bölgelerindeki Askeri Birliklerin girişlerini kapattılar! (Ne zaman doldurdunuz be ya!) Fosseptik temizleyen vidanjörleri yanlışlıkla Askerlik Şubesinin kapısına dayayan kahraman belediye başkanlarımız olduğu gibi, darbe girişimini saklandığı gecekondudan yöneten Melih Gökçek benzeri cesur yürekler de vardı!
Bu arada MİT Müsteşarı Fidan, kendisini helikopterle kaçıracak askerlerden korunmak için Genelkurmay Başkanlığına gitti, saatler sonra da elini kolunu sallayarak oradan çıktı ve Diyanet İşleri Başkanı Görmez ile yemeğe gitti.
Saat 22.40’ta Görmez ‘in telefonunu eşi aradı ve “Amanııın Bey darbe mi neyin olmuş! Bakkalın çırağı diyo! Eve kaç gel gari” dedi. Görmez Başkan da “Saçmalama kadın, ne darbesi, ben şu anda MİT Müsteşarımızla beraberim. Darbe olsa önce o bilir” dedi ve sinirle telefonu kapattı.
Aynı anda Genelkurmay Başkanı Hulusivil Paşa, MİT Müsteşarının çıktığı kapıdan çıkamadı yaveri tarafından paket edildi ve boğazından bağlandı.
Kuvvet Komutanlarının hepsi de aynı düğünde idiler. Karacı Paşanın oynadığı “Çökertme” çok beğenildi ve alkışlandı!
Aniden kendini sahneye atan Havacı Paşa “Olursa roman olsun, ister çamurdan olsun” diye öyle bir kıvırttı ki, Zennube halt etsin yani!
Bu arada birileri insanların üzerine ateş ediyor, kimileri askerleri dövüyor, hızını alamayan birileri de askerlerin kafalarını kesiyordu! Rus uçağını 16 saniyede düşüren Hava Kuvvetlerimiz ne hikmetse TBMM’nin boş tarafını bombalayan uçağı ve Saray’ın sebze bahçesine ateş açan pırpır helikopteri düşüremiyordu!
Nerede olduğu bilinmeyen ve 4 ayrı yere 4 uçak konuşlandıran Cumhurbaşkanı, otelden çıkamayınca Hande kızımızın Samsung’una çıktı. (Hande o telefonu hala saklıyor. Kenan Evren’in resimleri gibi olursa çok pişman olacak ama!)
“Eyy vatandaşlar, eyy Müslümanlar hepiniz sokağa çıkın beni koruyun, ben de çıkacağım. Bakın Kemal Bey Bakırköy Belediye Başkanına kaçmış! Siz kaçmayın, meydanları boş bırakmayın” diye çağrı yaptı.
Hollandalı Binali Bey ise, saklandığı tünelden kahramanca beyanatlar veriyordu. “Dayanın yiğitlerim, yettim” der gibi herkese ayar veriyordu!
15 Temmuz’un ertesi günü halkın filozofu Bergamus bana şöyle diyordu;
“Bana Bak Bakan mısın nesin, sorsana!
Ölen 250 kişiye neden otopsi yapılmıyor?
Ölen vatandaşlarımızın hangi silahlardan atılan mermilerle öldürüldükleri niçin gizleniyor? Bu mermiler ve silahlar Türk Ordusunun envanterinde var mı?
Yoksa bu silahlar Emniyet’in dağıttığı silahlar mı?
Halkın üzerine ateş ettiği söylenen uçak ve helikopterlerin taşıdıkları silahlarının mühimmatların dökümleri ve bunların kara kutuları niçin saklanıyor?
Nasıl darbe bu? TSK’nın mevcudu 600 bin. Darbeci diye suçlanan 1000 kişi! Bunun da 670 kişisi 15-16 yaşındaki Askeri Okul Öğrencisi ve bunların mantar tabancaları bile yok!
Davutoğlu ve Efkan Ala niçin alelacele görevden uzaklaştırıldılar?
İki günde 100 binden fazla insanın işten uzaklaştırılması için gereken bilgi ve dosyaları ne ara hazırladılar?
Özel Kuvvetler Komutanı 15-16 Temmuz gecesi neredeydi?
Sorsana Bakan Bey, FETÖ’yu 11 sene kim iktidar yaptı? Ben mi yaptım?
Sor bunları kardeşim sor ve Türk Milletinin hakkını hiç olmazsa sen ara.”
İşte böyle değerli okurlar;
Eğer sizler bu dediklerime rağmen hala “15 Temmuz halis muhlis darbedir” diyorsanız, benim sizlere diyeceğim şudur; “Timur’un fil hikayesi gibi, Allah size her sene iki-üç tane 15 Temmuz versin!”
Pakistan Anayasa Mahkemesi, yolsuzluk yapan Başbakan Navaz Şerif’i görevden aldı ve ömür boyu siyaset yasağı getirdi. Bizde böyle şeyler olur mu?
Olmaz, çünkü bizde hırsız siyasetçi yok, Müslüman devlet adamları var…
Yersen, yemezsen gargara yap…
Sağlık ve başarı dileklerimle 01 Ağustos 2017
Rifat Serdaroğlu
İstanbul’un yoğun akşam trafiğinde iki tane Askeri Tank, saatte 12 kilometre hızla tıngır-mıngır onbinlerce aracı geçip Boğaz Köprüsünün bir tarafına konuşlandılar ve trafiği tek yönlü durdurdular.
Inınınnn diye bağırarak darbe girişimini başlattılar! Tanklar, köprüye doğru kilometrelerce yol alırken, yüzlerce Trafik Polisinin önünden geçtiler.
Bir tanesi bile “Hemşerim, toprağım, devrem nereye gidiyonuz be ya” demedi!
-Hiçbir Askeri Savaş Aracı, Birlik Komutanından izin almadan garnizon dışına çıkamaz. Askeri araçlar, Bölge Trafik Müdürlüğü ile mutabık kalınmadan ve yol güvenliği sağlanmadan garnizon dışına çıkamaz. Yasaktır.
İstanbul trafiğinin en yoğun olduğu saatte, insanlar köprüyü geçmek için saatlerce trafikte boğuşurken, darbe girişimini eniştelerinden veya kayınçolarından haber alan SADAT-SEDAT militanları ellerinde pala-cop-uzun kalın sopa-pompalı tüfek ve Türk Bayrağıyla anında iki tankın başında belirdiler!
An itibariyle (Bu söze bayılıyorum) Türkiye’nin her tarafındaki AKP’li Belediyeler, salalar ile haberleşip, muskalarla yazışıp Belediyelerin kamyonlarını kum doldurarak bölgelerindeki Askeri Birliklerin girişlerini kapattılar! (Ne zaman doldurdunuz be ya!) Fosseptik temizleyen vidanjörleri yanlışlıkla Askerlik Şubesinin kapısına dayayan kahraman belediye başkanlarımız olduğu gibi, darbe girişimini saklandığı gecekondudan yöneten Melih Gökçek benzeri cesur yürekler de vardı!
Bu arada MİT Müsteşarı Fidan, kendisini helikopterle kaçıracak askerlerden korunmak için Genelkurmay Başkanlığına gitti, saatler sonra da elini kolunu sallayarak oradan çıktı ve Diyanet İşleri Başkanı Görmez ile yemeğe gitti.
Saat 22.40’ta Görmez ‘in telefonunu eşi aradı ve “Amanııın Bey darbe mi neyin olmuş! Bakkalın çırağı diyo! Eve kaç gel gari” dedi. Görmez Başkan da “Saçmalama kadın, ne darbesi, ben şu anda MİT Müsteşarımızla beraberim. Darbe olsa önce o bilir” dedi ve sinirle telefonu kapattı.
Aynı anda Genelkurmay Başkanı Hulusivil Paşa, MİT Müsteşarının çıktığı kapıdan çıkamadı yaveri tarafından paket edildi ve boğazından bağlandı.
Kuvvet Komutanlarının hepsi de aynı düğünde idiler. Karacı Paşanın oynadığı “Çökertme” çok beğenildi ve alkışlandı!
Aniden kendini sahneye atan Havacı Paşa “Olursa roman olsun, ister çamurdan olsun” diye öyle bir kıvırttı ki, Zennube halt etsin yani!
Bu arada birileri insanların üzerine ateş ediyor, kimileri askerleri dövüyor, hızını alamayan birileri de askerlerin kafalarını kesiyordu! Rus uçağını 16 saniyede düşüren Hava Kuvvetlerimiz ne hikmetse TBMM’nin boş tarafını bombalayan uçağı ve Saray’ın sebze bahçesine ateş açan pırpır helikopteri düşüremiyordu!
Nerede olduğu bilinmeyen ve 4 ayrı yere 4 uçak konuşlandıran Cumhurbaşkanı, otelden çıkamayınca Hande kızımızın Samsung’una çıktı. (Hande o telefonu hala saklıyor. Kenan Evren’in resimleri gibi olursa çok pişman olacak ama!)
“Eyy vatandaşlar, eyy Müslümanlar hepiniz sokağa çıkın beni koruyun, ben de çıkacağım. Bakın Kemal Bey Bakırköy Belediye Başkanına kaçmış! Siz kaçmayın, meydanları boş bırakmayın” diye çağrı yaptı.
Hollandalı Binali Bey ise, saklandığı tünelden kahramanca beyanatlar veriyordu. “Dayanın yiğitlerim, yettim” der gibi herkese ayar veriyordu!
15 Temmuz’un ertesi günü halkın filozofu Bergamus bana şöyle diyordu;
“Bana Bak Bakan mısın nesin, sorsana!
Ölen 250 kişiye neden otopsi yapılmıyor?
Ölen vatandaşlarımızın hangi silahlardan atılan mermilerle öldürüldükleri niçin gizleniyor? Bu mermiler ve silahlar Türk Ordusunun envanterinde var mı?
Yoksa bu silahlar Emniyet’in dağıttığı silahlar mı?
Halkın üzerine ateş ettiği söylenen uçak ve helikopterlerin taşıdıkları silahlarının mühimmatların dökümleri ve bunların kara kutuları niçin saklanıyor?
Nasıl darbe bu? TSK’nın mevcudu 600 bin. Darbeci diye suçlanan 1000 kişi! Bunun da 670 kişisi 15-16 yaşındaki Askeri Okul Öğrencisi ve bunların mantar tabancaları bile yok!
Davutoğlu ve Efkan Ala niçin alelacele görevden uzaklaştırıldılar?
İki günde 100 binden fazla insanın işten uzaklaştırılması için gereken bilgi ve dosyaları ne ara hazırladılar?
Özel Kuvvetler Komutanı 15-16 Temmuz gecesi neredeydi?
Sorsana Bakan Bey, FETÖ’yu 11 sene kim iktidar yaptı? Ben mi yaptım?
Sor bunları kardeşim sor ve Türk Milletinin hakkını hiç olmazsa sen ara.”
İşte böyle değerli okurlar;
Eğer sizler bu dediklerime rağmen hala “15 Temmuz halis muhlis darbedir” diyorsanız, benim sizlere diyeceğim şudur; “Timur’un fil hikayesi gibi, Allah size her sene iki-üç tane 15 Temmuz versin!”
Pakistan Anayasa Mahkemesi, yolsuzluk yapan Başbakan Navaz Şerif’i görevden aldı ve ömür boyu siyaset yasağı getirdi. Bizde böyle şeyler olur mu?
Olmaz, çünkü bizde hırsız siyasetçi yok, Müslüman devlet adamları var…
Yersen, yemezsen gargara yap…
Sağlık ve başarı dileklerimle 01 Ağustos 2017
Rifat Serdaroğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder