25 Temmuz 2017 Salı

“Rumlar Türklere saldırmadı, Türkler isyan etti” diyen yalancı din adamı Başpiskopos Hrisostomos açıkça YALAN Söylüyor.., "Şafak Nöbeti ve Ortega Raporu", Prof. Dr. ATA ATUN

“Rumlar Türklere saldırmadı, Türkler isyan etti” diyen yalancı din adamı Başpiskopos Hrisostomos açıkça YALAN Söylüyor..

Prof. Dr. ATA ATUN

Aramızdaki nesebi belirsizlerin “1974 önce Rumlarla barış içinde yaşıyorduk” yalanlarını çürüten haberler, belgeler ve gazeteler Meclis Başkanı Sibel Siber’in hazırlattığı “KKTC Meclisi Kıbrıs Türk Gazeteleri Arşivi”nde bol miktarda bulunmakta.

Başpiskopos Hrisostosmos’a, Rum Siyasilere ve Rumlara yalaklık yapmayı kendilerine görev edinmiş aramızdaki nesebi belirsizlere KKTC Meclisindeki bu gazete arşivine göz atmalarını tavsiye ederim…. 

25 Ağustos 1958 tarih, Yıl 7  ve 828 sayılı Bozkurt Gazetesinin ön sayfasında yer alan Rumların Arnayi (Kuzucuk) köyüne saldırıları ve tüm varlıklarını arkada bırakarak köyden kaçmak zorunda kalan Kıbrıs Türklerle ilgili haberin içeriği ve kupürü aşağıdadır….  

“TÜRK KÖYLÜSÜNÜN ZARARLARI TAZMİN EDİLMELİDİR

Mağusa kazasına bağlı Arnayi köyündeki 25 Türk aile köylerini tahliye ettikten sonra arkada bıraktıkları evler, bahçeler, ev eşyaları ve hatta su motorları Rumlar tarafından yakılmış veya yağma edilip harabedilmiştir. Bu köylünün acıklı durumu ile maalesef Hükümet hiç alâkadar olmamış, yapılan müracaatlar yardım talebleri reddedilmiştir.

Dün idarehanemizi ziyaret eden köy temsilcileri köylülerin içinde bulunduğu acıklı durumu, köylünün bütün şikâyetlerine karşı hükümetin bigâne kalışını acı acı anlattılar.

Arnayi Türkleri köylerini 12 Temmuzda terketmişler, beraberlerinde ancak yatak ve yorgalarını götürebilmelerdir. Ertesi gün köylüler mesul makamlara müracaata bulunarak köylerine gitmek için muhafızlar istemişler, fakat bu müracaatları rededilmişti. İki gün sonra canlarını avuçlarına alarak köylerine giden Arnayi Türkeri evlerinin alevler içerisinde yandığını görmüşlerdir.

Köy Türklerinin görmüş olduğu zarar büyüktü. Köyde zarar görenlerin isimleri ile uğramış oldukları zararın miktarı Mağıısa komiserine bildirilmiş ve bu hususta Trikomo polisine de şikâyet edilmiştir. Bütün bunlara rağmen, bugüne kadar hükümet tarafından en ufak bir hareket görülmemiş, zarar görenlerden ifade bile alınmamıştır.

Bütün bunlar devam ederken hükümet uhdesine düşen vazifeyi yapmaktan çok uzak kalmıştır. Arnayi Türklerinin muhafız talebeleri zamanında yerine getirilmemiş, Arnayi Rumları Türklerin mallarını yakarken, palta kürekle yıkarken hükümet bunlara seyirci kalmış ve Türkleri daha sonra yapmış oldukları tazminat taleblerini yerinde olsun tetkik etmek cesaretini göstermemiştir. Kanaatımızca işleri oluruna bırakmakla Kıbrısta normal bir durum yaratılamaz Zecri tedbirler almak ve hem de zamanında almak lâzımdır.

Arnayi Türklerinin durumunu hükümetin yeniden göz den geçirmesini ve 25 ailelik bir Türk topluluğunun uğradığı bu haksızlıklara bir son vermesini temenni ederiz.”

Belge: 25 Ağustos 1958 – BOZKURT Gazetesi,

Şafak Nöbeti ve Ortega Raporu

19 Temmuz gecesi eşimle birlikte Girne, Alsancak bölgesindeki “Çıkarma Plajı”nda gerçekleştirilen “Şafak Nöbeti” kutlamasına katıldık. On binler vardı bu sefer kutlama alanında. Katılımcıların ellerindeki Türk ve KKTC bayrakları nedeni ile kırmızı beyaz bir zambak tarlasına benziyordu bulunduğumuz yer.

Herkes coşkuluydu, herkes sevinçliydi. Özellikle de Bursa Büyükşehir Belediyesi “Mehter Takımı”nın çaldığı “Türkiye’m” parçası ile coşku tavan yaptı, adeta yer gök sallandı.

Barış Harekatına katılmış bir Mücahit olarak aklıma 20 Temmuz 1974 sabahı geldi.
15 Temmuz 1974 Pazartesi sabahı Mağusa’da güne normal başlamıştık ama saat 10.00’a doğru Rumların yaşadığı kesim olan Maraş bölgesinin cadde ve sokaklarında önce bir hareketlilik oldu, sonra da Rum Milli Muhafız Ordusuna (RMMO) ait kariyerler ve zırhlı araçlar çıktı ortaya. Bir müddet sonra radyolardan ve TV’den Makarios’un öldürüldüğü haberi yayıldı ve aradan çok geçmeden de -ancak birkaç saat sonra- Çikko Manastırı radyosundan Makarios’un “İme Makarios” Ben Makarios diye başlayan ve Kıbrıs Rum halkına “ben hayattayım” diyerek devam eden seslenişi duyuldu.

Kıbrıs’ta darbeyi RMMO’daki Yunan Subay ve Astsubaylar ve Grivas’ın ölmeden evvel kurduğu EOKA B’ciler birlikte gerçekleştirmişlerdi ama bir türlü Makarios’un yerine başa geçirecekleri kişiyi bulamıyorlardı. İlk Cumhurbaşkanlığı teklifi Klerides’e yapılmıştı ancak Klerides bu teklifi kabul etmemişti, sonra Baş Savcıya teklif yapılmış, o da reddedince akla EOKA’cı Nikos Sampson gelmiş ve kendisine kabul ettirilmişti Cumhurbaşkanlığı. Nikos Sampson Cumhurbaşkanı olmasına olmuştu ama 10 kişilik Bakanlar Kurulunu bir türlü tamamlayamadı ve açıkladığı kabinesinde sadece 5 kişi görev almayı kabul etti. Ertesi gün sözde Cumhurbaşkanı Nikos Sampson, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tarihe gömüldüğünü ve kurulan yeni devletin adının “Kıbrıs Helen Cumhuriyetini” olduğunu ilan etti. Birsonraki gün de, hızını alamadı ve “Kıbrıs Helen Cumhuriyeti’nin Yunanistan’a ilhak olduğunu, yani yılların ülküsü “Enosis”in gerçekleştiğini ilan etti.

Bardağı taşıran bu son açıklama oldu ve Türkiye’nin elinde başka bir seçenek kalmayınca, Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası, EK I, Madde 4 uyarınca, garantör olarak kendisine verilen uluslararası görevi yerine getirmek ve bozulan Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tekrardan yerine koymak için 20 Temmuz 1974 sabahı Mutlu barış Harekatı’nı gerçekleştirdi.

Zaten biz mevzilere, 15 Temmuz Pazartesi öğleyin verilen Kırmızı Alarm sonrasında tam teçhizat girmiş, eller tetikte, hazır bekliyorduk bir saldırı olursa karşı koymak için. 20 Temmuz sabahı alaca karanlıkta Bayrak radyosunda “Çıkarma adanın her yerinden başlamıştır”      diyerek bizlere hitap eden rahmetlik Cumhurbaşkanımız Rauf Raif Denktaş’ın sesini arkasından da Başbakan Ecevit’in açıklamasını duyunca sevinçten çıldırmıştık. Neredeyse bir asır sonra adamıza Türk askerinin ayak basışını görmenin mutluluğunu yaşayacaktık. Doyasıya yaşadık da… Mehmetçiklerle omuz omuza savaşmanın mutluluğunu, önümüzden çil yavrusu gibi kaçan Rum askerlerini, canlarını kurtarmak için denize atlayan bir zamanların silahsız Türklerin karşısında kendilerini aslan zanneden Rum EOKA’cıları görmenin zevkini tattık.
***
21 Aralık 1963 günü Kıbrıs adasını ele geçirmek ve Kıbrıslı Türkleri adadan yok etmek için Makarios hükümetinin başlattığı saldırıları günümüzde unutturmak için Rumlar, Yunanlılar ve içimizdeki neshebi bozuklar elden geleni yapıyorlar. 1964 yılı baharında BM’nin Kıbrıs adasına gönderdiği A. Ortega başkanlığındaki BM Heyetinin haftalar süren araştırmasından sonra resmi olarak yayınladıkları 580 sayfalık “ORTEGA RAPORU”, Rumların katliamlarını, yakıp yıktıkları Türk köylerini, yağmaladıkları Türk mallarını içerdiği için, Rumlar ve Yunanlılar gündeme getirilmesin, kendileri suçlanmasın diye ortadan kaldırmak için elden geleni yaptılar. Başarılı oldular da. BM’nin arşivlerinde ancak iğne ile kuyu kazarsanız belki bulabilirsiniz bu ünlü ORTEGA RAPORU’nu. Kıbrıslı Türklerin Rumlardan alacaklı olduğunu ortaya koyan ve Kıbrıs sorununun hiç de Rumların anlattığı gibi olmadığının ispatı olan rapor bu.

Neredeyse aradan 50 yıl geçtikten sonra KKTC’de faaliyet gösteren MİLLİ VAR OLUŞ KONSEYİ, büyük bir özveri ile çalışarak bu belgeyi derin ve karanlık kuyulardan çıkarmayı başardı ve kitaplaştırdı. Kıbrıs konusu ile ilgili herkesin okuması gereken “Pahası biçilemez” bu resmi belgenin benim arşivimdeki kopyasını, konuya meraklı olan vatandaşlarım, soydaşlarım, kardeşlerim ve araştırmacılar aşağıdaki sayfadan indirebilirler.       
https://www.dropbox.com/s/nqdsrn29xae58wl/Ortega%20Report%20-%20Tek%20kitap.pdf?dl=0

Mücadelemizi hep birlikte sürdürelim… Birlikten güç doğar…

Prof. Dr. Ata ATUN
e-mail: ata.atun@atun.com veya  ata.atun@gmail.com
http://www.ataatun.org 
Facebook: AtaAtun1
http://www.twitter.com/ataatun

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder