NURULLAH AYDIN
Her kesim bir
diğerine hain diyor. Peki hainlik nedir? Hain kimdir?
İnsanları; ya
bir din ile ya bir ideoloji ile ırkçılıkla ya mezhepçilik bir arada tutarsınız.
Başka ülkeleri
tehdit olmaktan çıkarmak içinde o ülkeyi huzursuz edersiniz. Etkisizleştirmek
için tuzaklar kurarsınız.. Eleman yetiştirir, o ülke yönetimine getirirsiniz.
Tarih boyunca
bunun için; din, ırk, mezhep, etnik kimlik odaklı sorunlar işlenmiştir.
Dinler tarihi,
savaşlar tarihi, ideolojiler tarihi bunun somut örnekleriyle doludur.
*
Çağdaş dünya’da
ise gelinen durumda; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, İnsan Hakları Evrensel
Bildirgesi, Birleşmiş Milletler Sözleşmeleri ile ise benimsenen, özgürlükçü
çoğulcu demokratik sistemdir. Bunda ise din, dil, ırk, renk, cins ayrımı
olmaksızın herkesin hukuk devleti şemsiyesi altında özgürce yaşayabileceği
düzen esas alınır.
*
Yoksulluğunu,
yolsuzluğu, hırsızlığı, yalanı, soygunu, ezilmişliği önemsemeyen halk
kitlelerini kandırmak, yönlendirmek kolaydır.
*
Din ve sosyal
yardım ile halk kitlelerini yoğun propaganda bombardımanına tabi tutup
sürüleştirebilirsiniz. Tarihin en önemli diktatörleri; bu yolu hiç bir kural
tanımaksızın uygulamışlardır. Din, iman perdelemesi ile köleleşmeyi biat algısı
ile her şeyin üzerinde gören insanlar birer robottur.
*
Osmanlının
yıkılış sürecinde emellerine ulaşamamış, kimlikleri belirsiz olanlar, yıllardır
odaklandıkları; Türkiye’nin, Türk Milleti’nin devleti olmadığını
kesinleştirecek yeni yapılanmadır. Bazıları; ümmet anlayışı gereği olarak
konuya, gaflet içinde izleyicidir.
Osmanlı
imparatorluğunun son döneminde yaşanan durum bİr nevi tekrarlanıyor.
*
İslamcılığın
artması, etkinlik kazanması ve batı karşıtlığını bırakıp batı güdümüne girmesi
üzerine İslamcılar da aynı dili kullanıyorlar.
*
İstenen:
Türkiye’yi Türk devleti olmaktan çıkarmak, Federal bir cumhuriyete
dönüştürmektir.
Ancak gidilen
yol bölünmektir. Osmanlı Mebusan Meclisinin 1900 lü yılları
hatırlanırsa dönemin yazarları, çizerleri özgürlükçüleri de benzer yaklaşım
içindeydi.
*
Şimdilerde ise;
Prens Sabahaddin’in kurduğu ve merkezi yok edip yerel yönetimlere, özerklik
vermeyi öngören Ahrar Fırkası çizgisinde ilerliyorlar. 100 yıllık bu
projenin sahibi İngilizlerdi. Şimdi ise ABD’dir.
*
Bölgedekİ tarihi
emelleri için; mezhep ayrılıklarını, etnik unsurları
kullanan, BOP projesi çerçevesinde karışıklık çıkararak
bölen ABD-İngiltere-Fransa işbaşındadır.
*
Kurucu ilkelerin
tartışıldığı, demokrasi, özgürlük çığlıklarının atıldığı bir ortamda; ayrıştırmanın
temelinde yoksulluk, yolsuzluk ve hukuk dışı uygulamalar özellikle gündem
dışında tutulmaktadır. Din ve etnik kimlik öncelikli yürütülen propagandalarla
maya tutmuştur. Ayrıştırmayı önlemek için, hangi sorunlar önceliklidir,
sorunları çözmek için neler yapılmalıdır soruları boşlukta kalmaya devam
ediyor.
*
Yapılan
operasyonlar; karşı duracak kurumları direnemez hale getirmek içindir. Önce
askeri darbe nedeniyle silahlı kuvvetlerin yetişmiş seçkin subayları tasfiye
edildi. Şimdi polis darbesi diye yetişmiş seçkin polisler tasfiye ediliyor.
Etnik ayrımcılık mücadelesi veren örgütler, muhatap alınıp yol verilirken,
direnecek güçler etkisizleştirilmek istenmektedir.
*
Karanlık ittifak
kurulmuştur.
Mandacı
aydınlar; ABD ve AB’nin dayatmalarını seslendiriyor. Duyarlı
olduğunu söyleyenler ise halka gerçekleri anlatmak yerine izleyici konumu
tercih etmişlerdir.
*
Anlaşılan odur
ki; Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da başlatılan, devam eden dinci, mezhepçi
etnik çatışma Türkiye’yi de saracaktır.
*
Türk Milleti; bu
gibi durumlarda yani devletin ve milletin bekasının tehlikeye düşmesi halinde
harekete geçmek üzere eğitilmiş bilinçlendirilmiş hazır durumda olan evlatları
ile yapılması gerekeni yapacaktır. Karamsarlığa umutsuzluğa yer yoktur.
Günün Sözü:
Uyuşuk aydınları ve uyuşturulmuş yöneticileri ile devlet çözülür.
Av. Prof. Dr. Nurullah AYDIN
12 Ağustos
2017-ANKARA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder