CEMAL ÇALIŞKAN
Bu seneki Şubat ayı, soğuğuyla olduğu kadar ölümleriyle de
tarihe geçti. Bu ülkede ister katil eliyle olsun, isterse kaza ile olsun
ölümler iyice mutat haline geldi. Hangi eve ateş düştüyse, o evde ağıtlar
yankılandı. Diğer evler habersiz kaldı. Bu gidişle her evde ağıtlar
yankılanacak gibi.
Malatya’daki eğitim uçuşuyla şehit olan komutanlarımızın
uçakları için yeterli güvenlik tedbirleri alınıp alınmadığına kimse inanmıyor.
NATO işbirliği içerisinde olan askerler arasında en fazla eğitim uçuşu kazası
bizim ülkemizde yaşanmaktadır. Genel Kurmay böyle kazaların önüne geçilmesi
için çoktan daha titiz davranması gerekirdi. Gerekli tedbirleri almıyoruz nasıl
olsa “ölenleri şehit ilan ” ediyoruz. Belki yakınları için bu bir teselli
olabilir. Ama ülkemizde başta cami, kuran kursu ve şehitlik gibi kutsallardan
istismara uğramayan ne kaldı? Hiç olmazsa kahraman şehitlerle, kaza şehitlerini
farklı söylemler bulmak gerekir. Devlet bunun bir yolunu bulmalıdır. Artık
ölümler mutat olmaktan çıkarılmalı halka bu ölümler mal edilmelidir.
Bu ülkede kutsal değerler, putperestlerin yaptığı gibi işine
yarayınca kutsallaştırmak, yeri gelince de aşağılanacak nesneler haline
dönüştürmek adet oldu. Ülkede insanın aklına gelmeyen şeyler başına geliyor.
Nerdeyse Türk Milleti ve Türk bayrağı sözcüklerini bazı yerlerde söylemek
gerçekten cesaret haline geldi. Hiçbir ülke kendi ismine ve bayrağına yasak
koyarak ayakta kalamaz. Ülkede Türk ismi siliniyor, Türk bayrağı indiriliyor,
bunu yapanlar cesareti nerden alıyorlar ki, tekrar etmeye devam ediyorlar.
Bugünkü bölücülere gösterilen müsamahalar Cumhuriyetin ilk
yıllarında gösterilseydi; ne bugünkü vatan ne bayrak ne de bu devlet kalırdı.
Cumhuriyeti kuranları suçlarken insaflı olmak zorundayız. Hala bazı zavallılar
bunu idrakten uzaklar. İktidar isterse Türk’ sözüne övgü İstediği zaman da
yergi yapıyor. İnsanların akılları karışıyor. Aynı seslendirmeyi yiğit gençler
Üniversitelerde seslendirince başları belaya girip şehit oluyor.
Eskiden millet olarak
gurur duyduğumuz ne varsa, kötü gösterilmeye çalışılıyor. Ülke için zararlı
bilinenleri nerdeyse ülkenin kullanması gereken ilacı oluyor. Eskiden ülke
düşmanlarının yapmak istediklerini, yönetim kendi eliyle yüksek sesle
seslendiriyor böylece aklımız karışıyor.
Bazı adı ümmetçiler,
fizanda ölen birileri için gıyabi namazı kılar da, şehitlerimiz için aynı şeyi
yapmazlar. Hâlbuki fizanda öleni tanımazlar bile. Papağan gibi birisi söyler
onlar da yerine getirirler. Takım tutar gibi taraftar olurlar. Malum çevreler
Fatihte, hacı bayram camisinde yaptıkları gibi şehitlerimiz için de gıyabi
cenaze namazı kılsınlar. Bu yapacakları ülke için de hayırlı bir başlangıç
olur.
Vatan sevgisi imandandır. Peygamberimizin sözüdür. Vatan
sevme heyecanı olan insanlar ve öğrenciler bayrağa ve Türklüğe hakaret olunca
tepkisini içinde tutamıyor. Tutsa da devlete bıraksa güzel ama herkesten böyle
yapmasını beklemekte haksızlıktır. Bölücüler göğüslerini gere gere bölücülük
yapacaklar, yüzyıllardır bu toprakları idare edenler susacaklar. Akıl bunu
kabul eder mi? Bir kimse Allah yolunda
şehit olmayı canı gönülden isterse, yatağında bile ölse, Allah onu şehitler
derecesine ulaştırır.” Bu sözü duyan kişi, vatanı aleyhine yapılan kötülüklere
sessiz kalamaz. Her şeyi devlet ve iktidar bilir denilirse, İşte Ukrayna
örneğinde olduğu gibi halkın milli hisleri iğdiş olursa, devlet güçleri bu
hainlerle günü gelir başa çıkamaz.
Kuranda 35 yerde
şehit sözü geçmektedir. Şehit ismi Allah’ın 99 isminden biridir. Şüheda şehidin
çoğuludur. Şüheda ise, Kuranda 20 yerde geçer. Şehitlik öyle büyük ki, Allah’ın
şehitlere tanıdığı imtiyazları peygamberlere bile tanımamıştır. Şehitlikle
ilgili ayet ve hadisler çoğumuzca malumdur. Ben bu konuda Kurtubi tefsirinden
okuduklarımı paylaşmayı uygun buldum. 1-Şehitlerin ruhlarını Allah alırken
melekler hazır bulunur. Peygamberler dâhil diğer insanların ruhunu Azrail alır.
2- Hiç kimse cennete girdikten sonra yeniden dünyaya dönmeyi istemez. Yalnızca
şehitler ister. 3- Şehitler, şehit olduğu esnada bütün günahları af olunur. 4-
Ölürken şehide Cennetteki makamı gösterilir.5- Peygamberler yıkanırlar,
kefenlenirler. Şehitler yıkanmaz kefenlenmez Kanlı elbiseleriyle namazları
kılınıp defin olunur.6-Her ölene Peygamber bile olsa, öldü denir. Şehitlere
öldü denmez. 7-Peygamberler dâhil, şefaat edeceklerin hepsi ahrette eder.
Şehitler ise, her gün dünyada da şefaat eder8- Allah şehitlere cennette
altından kanatlar takar ve aklımıza gelmeyen nimetleri ikram eder. 9-.
Şehitlerin cennetteki makamları, kabirde anası-babası, evlatlarına ve
kardeşlerine gösterilir. “ İbni Aşure göre şehitler, dünyadaki sevdiklerinin
sevinç ve mutluluklarından haberdardır. Elmalıya göre, Allah dünyadaki üzücü
olayları şehitlere bildirmeyecektir. Bildirse bile onları lütuf ve keremiyle
üzüntüden koruyacaktır. Şehitler, Sizin dünyayı yaşama özleminizden daha çok
şehit olup cennetteki makamların özlemini çekerler” Kuran’da ”Allah müminlerin
canlarını, mallarını cennet karşılığında satın aldığını” bildirmiştir.
“Allahtan daha doğru sözlü olan kim olabilir?”
***
HEPİMİZİN
BAŞINDA ÖLÜME YOLCULUK
(Mazlum ölümler için)
Cemal ÇALIŞKAN
Yunus Emre: Cümle âlem toprak ola, gülme gülme ağla
gönül/ Gaflet ile yar olma/ Hırsa aldanıp kalma/. Başka şair: Neylersin ölüm
herkesin başında/ Uyudun uyanamadın olacak/ Kim bilir kaç yaşında, Bir musalla
taşında ne kadar saltanatın olacak”.
Kızımız Özgecan Aslanın başına gelen ölümden Allah kimsenin başına vermesin
duasını yapıyoruz ama buna benzer ölümlerin devam ettiğini basından
öğreniyoruz. Dünya bir cennet, diğer yüzü cehennem. İnsanların en sert
sınanacağı yer de dünyadır. Kimin ki, çok kolay, Özgecan Aslan kızımızın ailesi
gibiler içinde çok çetin olmaktadır. Güzelliğini
fark etmese masum, fark ederse mücrim. İnsanlar yaratılış icabı kendisini
göstermek istemez mi?
Erkekler kendilerini
istedikleri gibi göstermelerinde bir abeslik yok. Ama kadınlar aynı şeyi
yaparsa, başta kendi ailesi ve yakınlarından olmadık kötü sözleri işitirler.
Hani kadın erkek eşitti? Bu basit olayda bile eşit olamadılar. toplumun her iki
türe karşı bakış açıları değişiktir. Hani Allah gizli bir hazineydi, kendisini
göstermek için kâinatı ve canlıları yarattığına inanıyoruz. Niçin kadınlar
kendilerini özgürce namusuyla erkeklerin yansıttığı gibi yansıttıklarında
namussuzlukları aklımıza geliyor. Kendini göstermeyen oturaklı kızlarında
alıcısı olmuyor. İkiyüzlülüğü toplum olarak terk edelim. Kendimizin
yanlışlarıyla yüzleşmeliyiz. Toplumda erkekler namuslu olsa, kadınlar da
namuslu olur.
Kıyamet gününde bugünkü büyük
şehirlerde yaşayıp da süt gibi kalabilen gençlerimiz, hiçbir gölgenin
olmayacağı kıyamet gününde arşı alanın gölgesinde gölgeleneceği müjdesini
efendimiz bizlere vermiştir. Niçin bu müjde verilen gençlerden birisi olmaya
rağbet etmiyoruz? Tarsus’taki öğrencinin başına gelenlerin bizim başımıza
gelmeyeceğinden emin miyiz?’
Önceden toplumda kötülük
yapanlara müdahale edebiliyordu. Fakat bizim yiğitlerin yaptıkları
fedakârlıklar alkışlanacağı yerde, devlet görevlileri tarafından
cezalandırılmıştır. karakollarda olmadık sorularla caydırıldılar. Parayla
çalışan hiç polis ve jandarma kendisini böyle tehlikeye atarak ölümlü insanlara
bulaşmak istemezler. Onlar toplumda gezer, polislerde görmezden gelir, o da
kendi geleceğinden korkar. Böyle insanlar tek hücreli odalara konarak maddi
yönden güçlerinin kırılması gerekir.
Özgecanın ailesine Allah
sabırlar versin. Birisi şöyle demiş:” Ne akla inanıyorum ne ilme, Tevekkül güç
isyan vahim” Şimdi bu kızımızın ailesi bu dava da kime güvenecek? Duyuyoruz ki
iyi hal indirimi. O adam o iyi halini sucu işlemeden önce gösterecekti.
Kahramanlığı cephede göstermek gerekir. Savaşın gerisindeki kahramanlık bir işe
yaramaz. Bizim ülkemizde ceza mahkemeleri İstanbul Borsası gibidir. Ceza yasası
havaya veya şahsa göre değişir mi? Maalesef bu ülkede her şey konjonktüreldir.
Bir adam konuşur, ceza ağırlaşıyor, dolarda fırlıyor. Hâkimlik mesleği Mutlak Hâkim Allah’ın ve peygamberinin mesleğidir.
Adalet devletin temelidir. Adalet olmazsa devleti de savunan kalmaz, düşmanlara
devlet teslim edilir. Bu nedenle yüreksiz insanlar bu mesleğe talip olmasınlar.
Şimdi o kızın ailesi yerine
kendimizi koyalım. Durum korkunç. İşiydin yaptığı gibi kızın diri diri kolunu
kesmiş. Vicdanlı insanın buna nasıl dayanır? Olayı düşününce içimizin
dayanamadığını biliyorum. Bu kızımıza gelmeden önce de daha korkunç olanlarını
bu ülkenin kadınları yaşadılar. Seslerini kimse duymadı. Devlet koruması
altındakiler bile öldürüldü. Polis yerine bir fedayı tutsaydı, yaşardı.
Devletin iyi koruyamadığı belli oldu. Çünkü görevli polis sorumlu tutulmuyor.
Bu kadar toplumsal infial bu
kızımızın için oluştu. Fakat facebookta bazı insafsızların paylaşımından utanç
duymamak elde değil. kimi mini etekli miydi? Kim bilir şöyle miydi? Bu kafa
yapısı, Edison’un insanlığa yaptığı katkıya kafa yormaz da, cennete girecek mi,
girmeyecek Mi? giremez çünkü Müslüman değildir. Girer diyenlere de başka bir
sıfat takarlar. Böylesi insanlardan Yüce dinimizi kurtarmak gerekir. Sanırım
seni kimse anlamadı. Fakat sen dünyayı dolu dolu yaşadın. Cesurdun, akıllıydın.
Kendine güvenin vardı. Bir erkek gibi güçlü davranıyordun. Bu nedenle kimse
seni anlayamadı. Bu dünyadan erken ayrılmanın nedenlerinden biri belki de
buydu. Sen kimseye ram olmazdın. Sen genç yaşta, insanlara faydalı olacağın bir
çağda vahşice kurban oldun. Bak şair senin gibiler için ne diyor: “Bir mühür gibi bastılar bağrıma seni/ Ağzı
ve gözleri genç olan gövden/ Hırçın bir denize dönüşmüştür/ Kur’an Kerim’de
“Biz Allah’tan geldik; yine Allah’a döneceğiz” diyenleri ödüllendirmektedir. Şimdi
senin yokluğuna ailen ve sevenlerin nasıl alışıp sabredecektir? Sen rahat uyu.
mezarında rahat uyu. Nur içinde yat. Ruhun şat olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder