Arslan BULUT
AKP'nin bir ABD projesi olarak siyasi
hayata atıldığı bütün dünyada ve Türkiye'de bilinmektedir. Hatta ABD, 1997
yılının haziran ayında, AKP iktidarının açılım söylemi ile bire bir örtüşen bir
Türkiye raporu hazırlatmıştı. Graham Fuller ve Henri Barkey imzasını taşıyan
raporda, "Bir değişim gerçekleştirmek için sivil politik liderler çok
zayıf. Türkiye'de bu sorunu askeri olmayan yöntemle çözme cesaretini gösterecek
lider yok" deniyor ve cesur bir lider bulunması gerektiği işleniyordu.
Aslında 2001 yılında Tayyip Erdoğan'a ABD'den gönderilen
gizli belgede de "Ankara, yerel yönetimlere otonomi vermek ve millî
hükümetin fonksiyonlarını yerel düzeyde merkezi olmaktan çıkarmak
zorundadır" deniliyordu. Yani Büyük Kürdistan projesi için öncelikle
Türkiye'nin Güneydoğu'ya özerklik vermeye mecbur edilmesi öngörülüyordu.
***
Bugün ulaşılan sonuç ortadadır. Barzani ve Talabani, Irak'ın
kuzeyinde bağımsızlık ilân etmek için 2017 yılı içinde referandum yapmaya karar
verdi. Suriye'nin kuzeyinde de kantonlar kuruldu. Türkiye, El-Bab harekâtı ile
Kürt koridorunu kesmeye çalıştı ama şimdi çekilmesi için baskı yapılıyor. Zaten
Türkiye de harekâtın bittiğini açıkladı.
Bütün bunlar geniş halk kitleleri tarafından ayrıntıları ile
anlaşılmasa da mevcut yönetimin Barzani bayrağını Ankara ve İstanbul'da göndere
çektirdiğini bilmeyen kalmadı. Ege'de 18 Türk adası, herhalde gizli bir
anlaşmayla Yunanistan'a terk edildi. Kıbrıs'ta Annan Planı Türklere kabul
ettirildi! Rumlar reddedince plan uygulanamadı ama şimdi daha kötüsünü kabul
etmesi için KKTC'yi, Türkiye sıkıştırıyor!
Yine Türkiye'nin elde kalan bütün değerleri de borçlara
karşılık ipotek koydurmak için Varlık Fonu'nda toplandı?
***
Normalde bu icraatlar Yüce Divan'da yargılanmayı gerektiren
suçlardır. Peki nasıl oluyor da halkın yarısına yakını, Türk topraklarını
alenen pazarlayan, kendi millî kimliğini de tanımayan bir iktidara bu kadar
destek verdikten sonra şimdi de koca ülkeyi tek bir kişinin yönetimine bırakmak
gibi bir "deli saçması proje"ye "evet" diyebiliyor?
Prof. Dr. İskender Öksüz'e göre bunun asıl sebebi,
halkımızın çoğunluğunun soyut konuları düşünmeyi bilmemesidir. Bu yüzden
lidere, şeyhe veya efendiye bağlanıyor ve ondan medet umuyor. Bunun sebebi de
aydınlardır. Tabii bu çok geniş konuyu, hocanın "Alt Akıl: Aptallar ve
Diktatörler" kitabından okumak gerekir.
***
DYP ve Büyük Türkiye Partisi'nin kurucularından AKP eski
Antalya Milletvekili ve TBMM Dışişleri Komisyonu eski Başkanı Mehmet Dülger,
bazı itiraflarda bulundu. Dülger, Birgün gazetesinden Meltem Yılmaz'a yaptığı
açıklamada "Bir kere, Kızılcahamam toplantısında, 'Burada madem aile
içindeyiz, bana Büyük Ortadoğu Projesi nedir, bizim eş başkanı olmamız
nedeniyle bize düşen görevler nelerdir, bizim Türkiye olarak böyle büyük bir
projede yerimiz ne olacak?' diye sordum. 'Öğle tatili geldi' cevabını aldım.
Hiçbir açıklama yok. Bu benim için çok büyük bir soru işaretidir" dedi.
Dülger, "CIA eski Türkiye şefinin 2006'da Beyaz Saray'a
sunduğu bir Türkiye raporu var. Raporda, 'Eğer ABD'nin çıkarı Türkiye'de bir
federal devlet kurulmasıysa, mutlaka ve öncelikle yargıyı, orduyu, meclisi ve
hükümeti tek elde toplayan başkanlık rejimine geçilmelidir. Tek adamı ikna
etmek, birbirini denetleyen yapıyı ikna etmekten çok daha kolay olacaktır' deniyor.
Sonuç olarak bu Anayasa değişiklik paketi, bir ABD projesidir."
Biz de bunu söylüyorduk zaten!
Ama çoğunluk hâlâ bilmiyor!
Ama çoğunluk hâlâ bilmiyor!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder