Bize güvenmeyin!!..
CIA eski Türkiye şefi, Paul Bernard Henze'nin 2006'da Beyaz
Saray'a sunduğu Türkiye raporunda;
"Türkiye'nin bu şekliyle, Amerikan politikalarının
yanında olacağından emin olamayız.
Ülkeyi kuranlar, denetim mekanizmasını çok sıkı tutmuşlar.
Hükümeti ikna ettiğimizde Meclis; Meclis'i ikna ettiğimizde ordu; orduyu ikna
ettiğimizde yargı karşımıza geçebiliyor.
Eğer Amerika'nın çıkarı Türkiye'de bir federal devlet
kurulması ise;mutlaka ve öncelikle yargı, ordu, Meclis ve hükümeti tek elde
toplayan başkanlık rejimine geçilmelidir.
Bir kişiyi ikna etmek, birbirini denetleyen yapıyı ikna
etmekten çok daha kolay olacaktır. Eğer o bir kişi Amerikan çıkarlarını yardım
etmek konusunda tereddüt ederse, bir kişi üzerine kurulmuş yapıyı yıkmak
Amerika için sorun olmaz."
Demekki neymiş? Başkanlık sistemi ABD patentli bir BOP
projesiymiş…
Ve;
Evet diyen herkes ama herkes;
Aslında, CIA elemanı Paul Bernard HENZE’ye EVET DİYORMUŞ…
* *
Şayet 2002 yılında tek adam rejimi olsaydı;
1. Mart teskeresi diye bir teskere olmayacak, Erdoğan 60 bin ABD askerini Güneydoğu’ya yerleştirecek, Türk Ordusu ABD’li komutanların emrinde lejyoner askeri olarak Irak’ta Müslüman Iraklıları öldürecekti.
1. Mart teskeresi diye bir teskere olmayacak, Erdoğan 60 bin ABD askerini Güneydoğu’ya yerleştirecek, Türk Ordusu ABD’li komutanların emrinde lejyoner askeri olarak Irak’ta Müslüman Iraklıları öldürecekti.
2. Suriye sınırımız (Ceylanpınar Devlet Çiftliği de içinde)
mayın temizleme bahanesiyle 49 yıllığına İsrailli bir firmaya verilmiş
olacaktı.
Suriye Devletine yapılan emperyalist saldırı İsrail’i
rahatlatmak için yapıldı. Peki, Türkiye’nin Suriye sınırı hangi hesaplar adına
İsrailli bir firmaya verilecekti?
*
AKP, ABD, FETÖ ortaklığında Türk Ordusu kafeslendi.
15 Temmuz sonrasında Türk Ordusu parçalara ayrıldı. Başı
Saraya, bacakları(Jandarma) İçişleri Bakanlığına, kolları ve gövdesi(kuvvet
komutanlıkları) Mili Savunma Bakanlığına, hastaneleri Sağlık Bakanlığına,
okulları milliliğini kaybetmiş gayrimilli eğitim Bakanlığına verildi. Yani,
vücut parçalara ayrılarak hızlı hareket etmesi önlendi. Ordu bu haliyle kötürüm
olma adayıdır.
Bugün muhalefete, milletin yarısının tepkisine rağmen
bunları yapanlar, yarın Firavun yetkisiyle donatıldığında ne yapmaz?
AKP’nin dış politikası daima AB-D çıkarlarını öncelemiştir.
Türkiye’nin çıkarları göz ardı edilmiştir.
İç politikası bölme, ayrıştırma, mikro milliyetçilik
duygularını kaşımak üzerine kurulmuştur. Dolayısıyla da, şehir devletçikler
kurabilmek için bir ön hazırlık yapılmıştır. Emperyalizmin, yani küresel
şirketlerin talepleri de iç politika haline gelmiştir. Ülkenin vasıfsız
işçileri modern köle pazarı denilen şirketlere kiralanmış, kiralık işçi
sistemiyle alınteri sömürüsü yasalaşmıştır. Ülkenin bütün varlıkları
yabancıların eline geçtiğine göre, Türk Milleti’nin çocukları yabancılara köle
yapılmıştır.
AKP, içinde para olmayan, yani işlerine yaramayan,
kasalarını şişirmeyen hiçbir projeyi işleme sokmamıştır.
Zengini fakirin sırtına yüklemiş, fakiri eşek yerine koyarak
sırtına binmiştir. Öyle ki, millet fakirleştikçe modern tefeci bankalar karına
kar katmış, dolar milyarderleri ona katlamıştır.
AKP eşit vatandaşlık ilkesini yerle bir etmiş, askerliği
sadece fakirin sırtına yüklemiştir. Bu durum zamanla devlete bağlılık duygusunu
zayıflatacak, vatan kavramının kutsiyetine olan inancı yok edecektir. Soyularak
fakirleştirilen geniş halk kitlelerinin devlete olan bağlılığı zayıfladığında,
vatan kavramının kutsiyetine olan inanç yok olduğunda ise, devletin beka sorunu
ortaya çıkar. Çünkü vatandaşlık bağı, ortak ülkü harcı kırılır. Halk
yığınlaşmaya dönüşür. Yığınlaşan halk serseri mayın gibidir.
Dün ilkokul mezunu bir FETÖ önünde diz çökenler, bugün"aldatıldık" diyor.
Dün PKK ile Habur’da, Oslo’da, İmralı’da, Kandil’de,
Dolmabahçe’de fingirdeşenler, bugün "aldatıldık" diyor.
Tek adam rejimiyle denetlenemeyecek olanlar acaba daha
kimlere aldanacaktır? Bu kadar aldanmaya teşne olduktan sonra aldatan çok olur.
Fehmi Koru, Erdoğan’ın Beyaz Saray’da Bush ile Ergenekon
operasyonu yapma kararı aldığını yazdı. İnkar edilmedi. Yalanlanmadı. CIA’nın
Türkiye uzmanı Henri Barkey 2003 yılında Utah Üniversitesinde yaptığı
konuşmada; “AKP liderleriyle anlaşarak Türk Ordusunu kafesledik” diye
söyledi.
Ege’de Türk adaları, kayalıkları ve karasuları Yunanistan
tarafından işgal ediliyor. AKP Görmezden geliyor. Vatan topraklarının işgaline
göz yummak, Anayasanın 302. Madesine göre müebbet hapis cezasıyla yargılanmayı
gerektiriyor.
Belli ki bu adalar gizli bir anlaşma gereği işgal ediliyor
ve AKP hükümetince işgale onay veriliyor. Bu gizli anlaşma ancak parlamenter
sistemde ortaya çıkarılabilir.
Bu yazabildiğim ihanet örnekleri buz dağının sadece görünen kısmıdır.
Bu yazabildiğim ihanet örnekleri buz dağının sadece görünen kısmıdır.
* *
AKP ve AKP’nin patronu, Reza Zarrab üzerinden rehin alınmıştır. ABD’nin rehin
aldığı, beyzbol sopasıyla tehdit edilen bir hükümet, hükümet ettiği ülke için
saatli bir bomba gibidir.
Şimdi de Halkbank’ın Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan
Atilla New York’ta FBI’ın talebiyle tutuklandı. ABD el altından ne talep
ediyor? Kerkük resti ve Büyük İsrail Devleti’nin Suriye ayağı… Bu
tutuklama üzerinden hangi pazarlıklar yapılacak bilmiyoruz.
Fırat Kalkanı Harekatı bitti mİ?
Menbiç’te Rusya, ABD ve Suriye Ordusu tarafından çevrilen
Türk Ordusu harekatı sonlandırdı.
PYD bırakın zayıflamayı, güçlendi bile.
14 yılın sonunda;
Dış politikası iflas etmiş, içeride milletin maddi
varlıklarını kaybedip ülkeyi gırtlağına kadar borca batırmış bir parti var.
Evet diyen herkes bu tabloyu onaylıyor demektir. Evet diyerek böyle bir tabloyu
onaylamak ve bu tabloyu oluşturanlara ülkenin tapusunu hediye etmek… Gaflet,
delalet, hıyanettir.
Makamları, cüzdanları ve çıkarları için evet diyenlere bir
uyarım var:
Evet çıkarsa;
ARTIK BİZE GÜVENMEYİN!!.
Doğru duydunuz. Artık bize
güvenmeyin!!.
Anlamadınız değil mi? Anlatayım.
Sizler bütün bu olanları bal gibi biliyorsunuz. Nenem olsa,
“eşşek gibi biliyorsunuz” derdi de… Çıkarınız gereği, bilmiyor gibi
yapıyorsunuz. Neden mi? Nasıl olsa bizler adına da mücadele eden bir kesim var
diyorsunuz.
Siz kazanırken, biz ülkemizin çıkarlarını savunduk. Suriye
sınırı bu mücadeleler ve mahkemeye verenlerin mücadelesi neticesinde İsrail’e
kiralanamadı. Irak ve Suriye ile sıcak savaşa girilemedi.
Öcalan’a gizli aflar çıkarıldı. Muhalefet deşifre etti.
Öcalan ev hapsine çıkarılamadı.
Barış süreci denilen ihanet süreci sürdürülemedi.
Ermeni tezlerinin bir kısmı bile hayata geçirilemedi.
Suriye Devleti ile sıcak savaşa girilemedi.
Ege’de adalarımızın işgal edilmesini sürekli gündemde
tutuyoruz.
Kadın cinayetleri, köle işçilik, ülke varlıklarının talanı,
gayri milli eğitime karşı hep biz mücadele ettik. Sizler siz ve çocuklarınızın
adına yaptığımız mücadeleye çok alıştınız.
Şayet bizim mücadelemize güvenerek evet derseniz, ve
sandıktan evet çıkarsa, artık bize güvenmeyin!!.
Çünkü evet çıktıktan sonra sıra sizlere de gelecek. Tıpkı
FETÖ’ye geldiği gibi…
Gül, Davutoğlu, Arınç, Ala ve diğerleri gibi…
Sizlere sıra geldiğinde biz konuşmayacağız.
Ve o gün sizleri savunmayacağız.
Ve sizler o gün, cinayetlerine göz yumduğunuz Ergenekon
yargısının bin beteriyle karşılaşacaksınız. Üstelik Ergenekon esirleri gibi haklı
ve onurlu da olmayacaksınız.
BİZ O GÜN SUSACAĞIZ.
SAKIN BİZE GÜVENEREK, CÜZDANLARINIZ VE ÇIKARLARINIZ ADINA BU
REFERANDUMDA EVET DEMEYİN.
HAYIR, SİZİN İÇİN DE HAYIRLIDIR.
Bir defa olsun bu milletten çaldığınız paraların zekatını
vermek adına;
HAYIR DEYİN!!.
Yoksa;
CIA elemanı Paul Bernard Henze'ye evet demiş olacaksınız.
Ve tarih sizleri ebediyyen mahkum edecek, yatacak mezar yeri
bile bulamayacaksınız.
Sahi, CIA elemanı Paul Bernard Henze'ye evet diyecek kadar
kafayı yediniz mi???
Zahide UÇAR, 14 Nisan 2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder