YEREL (GENETİĞİ
DEĞİŞTİRİLMEMİŞ, YERLİ/DOĞAL) TOHUM VE ÜRETİCİ & KÖYLÜ HAKLARI İLE HALK SAĞLIĞINA YENİ
DARBELER
Yerli veya
yabancı tohum şirketlerinin hâkim olduğu Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB)
yöneticileri altı ay önce Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik’i
ziyaret etmişler. Geçtiğimiz hafta da Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt
Birliği benzer bir ziyaret yapmış. Tohum konularını konuşmuşlar. “Şimdi
sonuçlarını almaya başlıyoruz. Kendilerine ve tüm Bakanlığımıza, hükümetimize
teşekkür ediyoruz” diye gazetelerde açıklama yapıyorlar. Aldıkları sonucu ise “Bakanlar
Kurulundan 2018 yılında tüm tohumluklar sertifikalı olacak kararı çıktı,
tohumculuk sektörü her zamankinden daha fazla hükümetin gündeminde" olarak
açıklıyorlar.
Bildiğiniz gibi
2006 yılında çıkarılan “Tohumculuk Kanunu” büyük tohum tekelleri lehine birçok
hüküm içermektedir. Bir kere köy popülasyonları denilen, büyük bir zenginlik
gösteren, bir örnek olmayan, gerek lezzet gerekse besleyicilik ve değişen
koşullara uyum yeteneği yüksek olan tohumluklar, şirketler bile istese yasa
tarafından tohumluk olarak kabul edilmemekte, sertifikalandırılamamaktadır. Diğer
yandan yasa; çiftçilerin binlerce yıldır köylülerce geliştirilmiş çeşitlere ait
tohum veya bunlardan üretilen fideleri satmasını, bu bugüne kadar katı bir
şekilde uygulanmamasına karşı yasaklamıştı. Elbette ki bu yasak
giderek Türkiye tohumculuğuna hâkim olan yabancı ve onların yanında aynı
çıkarları savunan yerli şirketlerden yanadır. Benzer kanunları daha önce
uygulamış gelişmiş denilen batılı ülkelerde yerel çeşitlerin %90’lara varan
oranlarda yok olduğunu biliyoruz.
Tabii bu topluma
böyle anlatılmamaktadır. Kaçak ve sahte tohumların önleneceği, hastalıksız
ve verimi yüksek tohumluklara çiftçilerin kavuşacağı söylenmektedir.Şirket
tohumları ile birçok hastalık, zararlı ve olumsuz özelliklerin ülke içinde
yayıldığı unutulmaktadır. Yerel tohumlar iklim değişikliklerine daha hızlı
uyum gösterir, hastalık ve zararlılara daha dayanıklıdır, besleyici değerleri
ise daha yüksektir. Çevrelerinde beğenilen tohum ve fide üreten çiftçiler
zorla kuşaklar boyu yaptıkları işten uzaklaştırılmaya çalışılmaktadır.
Bu bir zulümdür!...
"2018’den sonra bütün tohumluklar sertifikalı olacak” ne demektir? Çiftçilerin ektiği tohumu polisler mi kontrol “edecek? Çiftçinin kendi tohumunu ekmesi, takas etmesi yasaklanacak mı? Eğer bu yola girilecekse dünyanın ilk tarım devrimine yakın komşuları ile önderlik etmiş bu coğrafya ve binlerce yıldır geniş biyoçeşitliliği korumaya çalışan köylülere darbe vurulmak istenmektedir. Giderek ağırlaşan küresel iklim değişikliğine karşı en iyi çarenin yerel tohum olduğu bilindiği halde ve biyoçeşitliliği, köylü haklarını koruyan uluslararası anlaşmalara karşı bir yola mı girilecektir? Tohum ve aynı zamanda tarım ilaçları ve hatta aynı anda beşeri ilaçlar alanında tekel olan şirketlere destek mi çıkılacaktır?
Bu bir zulümdür!...
"2018’den sonra bütün tohumluklar sertifikalı olacak” ne demektir? Çiftçilerin ektiği tohumu polisler mi kontrol “edecek? Çiftçinin kendi tohumunu ekmesi, takas etmesi yasaklanacak mı? Eğer bu yola girilecekse dünyanın ilk tarım devrimine yakın komşuları ile önderlik etmiş bu coğrafya ve binlerce yıldır geniş biyoçeşitliliği korumaya çalışan köylülere darbe vurulmak istenmektedir. Giderek ağırlaşan küresel iklim değişikliğine karşı en iyi çarenin yerel tohum olduğu bilindiği halde ve biyoçeşitliliği, köylü haklarını koruyan uluslararası anlaşmalara karşı bir yola mı girilecektir? Tohum ve aynı zamanda tarım ilaçları ve hatta aynı anda beşeri ilaçlar alanında tekel olan şirketlere destek mi çıkılacaktır?
Bir avuç şirket
tohumuna destek çıkmak yerine Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının yerel
tohumları koruması, bunları üreten çiftçilerin haklarına saygı göstermesi, desteklemesi
daha doğru değil midir? Yerel tohumlardan yararlanarak köylülerle birlikte
katılımcı ıslah yapılarak, herkesin erişebildiği tohumluklar üretmek yerine bir
avuç şirketin kısıtlı sayıda çeşidi için araştırma desteği yapmak, bunları
üreten şirketleri zenginleştirmekten başka bir işe yaramaz. Şirket tohumları
dayanıksız olmaları nedeniyle tarım ilaçları üreten aynı şirketlerin kârlarını
arttırırken bir yandan da yoğun zehir kullanımını arttırması nedeniyle kanser
başta hastalıkları arttırmaktadır. Bir kollarıyla da beşeri ilaç üreten bu
şirketlerden bazıları için, bu durumun gelirlerini arttırmak için, bilinçli
olarak istememiş olsalar bile, kârlı olduğunu söylemek zorundayız. İhtiyacımız
olan özgür tohumlardır.
Yerel tohumların
kökünü kazımaya yönelik çabalar durdurulmalıdır.
YORUM, KATKI VE TAVSİYE
*** Değerli
iletidaşlar,
Sayın Prof. Dr.
Özkaya 10 yıl önce(2006'da) çıkarılan “Tohumculuk Yasası”nın sakıncalarını makalelerinde
zaman zaman ele almaktadır. Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB)
ve Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği ilgililerin: "Bakanlar
Kurulundan 2018 yılında tüm tohumluklar sertifikalı olacak kararı çıktı,
tohumculuk sektörü her zamankinden daha fazla hükümetin gündeminde" sözlerinin
kendi kendini besleyebilen Türkiye'nin nerelere savrulduğunu göstermesi
bakımından ibretliktir.
Yakın
zamanda (tohumlarını yitirecek olan) köylümüz üretemez olacağını
anlamak için alim olmaya gerek yok. "Yerel
tohumların kökünü kazımaya yönelik çabalar durdurulmalıdır." diye
avazlayan yurduna aşık bilim insanımızın yazısını yaymamızın ülkemiz ve
yemeden edemeyen bizler için çok gerekli olduğu düşüncesindeyim. Bilginize...
[REFERANS: Yönlendirilmiş ileti: Gönderen: Tayfun
ÖZKAYA <tayfun.ozkaya@ege.edu.tr>
Tarih: 23 Kasım 2016 - Konu: YEREL TOHUM VE KÖYLÜ HAKLARINA YENİ DARBELER]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder