4 Ocak 2016 Pazartesi

Rusya ile ne zaman çatışsak… Bülent ESİNOĞLU

Rusya ile ne zaman çatışsak…
Bülent ESİNOĞLU
Rus uçağı düşürüldükten sonra, yeniden Türk/Rus savaşlarını ve bu savaşların etkilerini, tarihten hızla okudum.
Önce şunu hatırlatmamda sayısız yarar var. Bilindiğinin aksine, Osmanlı en çok toprak ve itibar kaybını Kızıl Sultan döneminde yaşamıştır.
Rusların 1878 yılında, Ayastefanos’a girmesi, yani Yeşilköy’e gelmesi; Osmanlı Payitahtının sonu anlamına geliyordu.
İngilizlerin araya girmesi ile Berlin Konferansı yapılmış, İngilizlerin bu yardımına karşılık Kıbrıs İngilizlere bırakılmış, Mısır İngilizlerin nüfuz alanına terk edilmiştir.
Bosna Hersek Avusturya-Macaristan işgaline terk edilmiştir. Romanya, Karadağ ve Sırbistan bağımsızlıklarını elde etmişlerdir.
Besarabya’nın yanı sıra, Kars, Ardahan ve Bakü Ruslara bırakılmıştır.
Dinin siyasetteki yeri artıkça, Osmanlı geri gitmiş, çağın sanayi devrimi ve çağın modernizasyon hareketinin arkasında kalmıştır.
Durup dururken ortada bir maddi çıkar yokken, Ruslarla bir kez daha çatıştık. Bu kez, Kızıl Sultan’ın zamanındakinden farklı olarak, sahnede İngilizlerin yerine Amerikalılar var.
Uçağı düşürdük, koşa koşa Amerika’ya gittik. Tarihten ders çıkarmadığımız için tarih tekerrür ediyor.
Bu kez, Berlin Konferansı yerine, İncirlik Mutabakatı imzalandı. Aynı II Abdülhamit’in Kıbrıs’ı bahşetmesi gibi, bu kez de, İncirlik’i bahşettik.
Alman gazeteleri şimdiden yazıyor. Türkiye bölündü diye…
Şu bir gerçek ki; Osmanlı da istibdadın en yüksek olduğu dönemde, en çok toprak kayıpları olmuştur.
İstibdat ile önce kazandığını sananlar, daha fazlasını dışardan gelen saldırılarla kaybederler.
Hitler için de öyle değil mi? Önce kazandığını sandı. Sonra daha çoğunu kaybetti.
İngilizler Berlin Konferansı ile II. Abdülhamit’i ve Payitahtı kurtarmışlardı. Ancak, İngilizler bu işten epeyce karlı çıkmışlardır.
Günümüze gelirsek, Amerika’nın mevcut siyasileri kurtarması adına neler alacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Suriye’de yürütülen siyaset, her an Ruslarla bir çatışmaya gebedir. Her Allah’ın günü Esad 300 bin kişinin katilidir, ifadesini tekrarlamanın bize ne yararı olur? Ruslarla bizi biraz daha çatışmaya yaklaştırır.
Mustafa Kemal Devrimlerinin yolundan çıkınca, onun bunun oyuncağı olacağımız baştan belliydi.
“Dönülmez akşamın ufkundayım. Vakit çok geç. Bu son fasıldır, ey ömrüm nasıl geçersen geç.”
Nasıl ki Kızıl Sultanı tahtından indirme imkânı yoktuysa, bu gün de bu siyasi iktidarı değiştiremediğimiz sürece, belirlenmiş kaderimize doğru hızla ilerleyeceğiz.
Amerika siyasi iktidarı kurtaracak ama Türkiye kaybedecek!
***
YORUM, ELEŞTİRİ VE KATKI:
Sayın Esinoğlunun  tahlillerine ne ilave ne de eleştiri yapmak hadim değil. Katılıyorum. Ancak savaş burada deği ki. Dahildeki yanlış gaflet dalalet uygulamaları dış siyasetin de temelini teşkil ediyor. Oyun oynanan  saha bütçelerimizi ve eğitimlerimizin anayasamızın 5., 35. 166. ve 58. maddelerine aykırı olarak açık bütçe ve ulusal eğitime has  uygulaması olan 4+4+4 eğitimidir. Her şeyi, bilime değil de dine dayandıran görüşler artık dünyadan kalktı. Bu görüşlerle yola çıkan devlet yok. Bütçeler zaten ihanetin odaklaştığı bir konudur. 2004 te Türkiye Cumhuriyeti bütçesi 150 Milyardı. ve  8.162.000 KG altın alım gücünde idi. 2015 bütçesi ise 464 milyardır. Ve bu para ile ancak 4.800.000 kg altın alınabiliyor. Bu ne her yıl muntazaman %6 kalkınsak dahi  11  senede %66 kalkınabiliriz. Yani bütçemizi en fazla 150+90=240 milyar olabilir. O halde 464 milyar nereden geliyor. Para basılarak paramızın kudretinin düşürülmesinden geliyor. İşte bu Gaflet-i milliye uyguylamasıdır. Savaş cephesi saçmalık cephesi gaflet -cephesi ne derseniz deyin. işte buradadır. Asıl suçluluk işte budur.8.162.000 kg altın alan hazinemiz 4.8000.000 KG altın alım gücüne düşürülmüş nufusumuz da 7 milyon artmıştır: İşte yaşadıklarımızın sebebi budur. Başkanlık sistemi olmaması asla değildir. Baştakilerde bilim kafası olmaması daha fecisi bunların " Bilim Çin'de bile olsa gidip alan" ve Beşikten mezara bilim okuyan Müslümanlık cinsinden olmamalarıdır.  Mücadele sahası ve cephesi de DENK bütçe istemekten geçer. DENK bütçeyi kim isteyecek. Bütün Türk milleti. Kim yapacak Hükümet ve TBMM neden yapılmıyor? Bu sorunun yanıtı yoktur. Bu sorunun da yanıtı" Memleketin dahilinde iktidara sahip  olanlar gaflet dalalet ve hatta hiyanet içinde bulunabilirler" in içinde vardır. Değerli bir Makine  yüksek Mühendis olana sayın Bülent Esinoğlu gibi gibi canlı kalabilmiş ayakta durabilmiş vatanseverlerin bulunması  bir ümit ve ışıktır.
Dr. AYTEKİN ERTUĞRUL
 ***
 Yorum: Şayet gizli emisyon olsaydı bile kokusu çıkar ve çoktan da iflas etmiş olurduk. Aslında kaçak (sıcak) para olarak gelen bu fazla bütçe, bizim olmayan, ABD güdümünde ki ve istediklerini alıncaya - ülkemizi bölünceye - kadar, deklare etmeden bize akıtacakları emperyalist sermayedir gerçekte. Keşke bir miktar emisyon yapabilseydikte bu durumlara düşmeseydik demek lazımdır aslında. Ve şimdilik bize akan paranın bir kısmı Derebeyler arasında pay edilirken, büyük kısmı da ülkemizi paralayacaklara çeşitli kalemlerde harcanmaktadır. Serendip Altındal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder