KAOTİK AVRUPA...
18. Dönem Sakarya Milletvekili
1947 yılında başlayan, onlara
göre Birleşik Avrupa, bize göre Avrupa Emperyalizmi ya da Haçlı ittifakı
oluşturulurken ilk hedef belliydi. İngiliz ile Fransız gizli korkuları olan
Almanya’dan emin olmak için, Amerika’nın yedeğinde Fransa Kralı Henry’nin “büyük
proje” dediği Churcill’in de Birleşik Avrupa diye telaffuz ettiği bu günün
Europa Union'u AB'si artık Almanların ekonomik olarak taşımaktan zorlandığı,
sıkıldığı adeta “sayım, suyum yok ben oynamıyorum” noktasına geldiği
günlerdeyiz.
İngiliz, adasında AB günlük
politikalarının dışında imiş gibi gözüküyorsa da, İskoçya bağımsızlığının
referandum sandık çalımlarıyla alınmış sonucu tarafları tatminden uzak, yakın
zamanda başka sıkıntılara gebe bir gündem var adada.
İrlandalılar ise, İngiliz
kibrinden bezmişler. Akşam sabah, Kelt olduklarını ve baskı altında
tutulamayacaklarını haykırmaya başlayacaklardır...
Avrupa’nın küçük ülkeleri
Belçika, Danimarka, Hollanda kendi içinde bölgesel kaotik hadiselere gebeyken,
AB’nin dertlerine elbette kayıtsız kalacaklar. İskandinavlarda öyle.
İki paralık göçmen alacaklar diye,
şaşkınlıklarını ve gündelik stabilitelerinin allak bullak olduğunu gördük.
Hiçbir Avrupa Devleti savaş veya
olağanüstü hal şartlarına hazırlıklı değil.
Otoyollardaki kazalarda görüyoruz,
bir anda trafik ekipleri, sağlık ve itfaiye, kurtarma ekipleri yerden
bitercesine kaza mahallerine geliyor ama olağan dışı çalışılmamış bir konuda
şaşırıp kaldıklarını görüyoruz. Tabii afetlerde ne yapacaklarını bilmiyorlar;
Etna, Vezüv, Pompei bu sene birden tütecek gibi..
İtalya’da ki Etrüsklerimizi
Antalya’mıza bekleriz. Hep doğudan göç alacak değiliz ya.
İngilizler acaba hiç okyanusta
olacak bir depremin olası etkisi bir tsunami’den adanın nasıl etkileneceğine
dair bir simülâsyon çalışması yapmışlar mıdır? Zannetmiyorum. İber yarımadasında
ki İspanya’nın da bu yıl işi zor. Hem Katalan meselesi, hem işsizlik, gelir
dağılımında ki adaletsizlik, pahalılık, AB kaynaklarının kesilmesi turizm
gelirlerindeki düşüş sıcak kanlı hispanikleri patlama noktasına getirmiş,
sabırları kalmamış, ümitsizliğe kapılmış İspanyollar kurtarıcı aramaya
başlamışlar bile.
Bu yıl AB’nin sorunlu bir yılı
olacak.
Wolks Vagen iflası ötelenmiş,
gizlenen bir yapıydı, sadece o mu?, bilinen 18 ismi dev içi boşaltılmış yapı
var, gizleniyor. Akşam sabah ipliği pazara düşer.
Patlayan şirket sayısı 100'de
durursa ne ala!.
Merkel hanım sanki eski müttefiki
Türklerin kıymetini yeni yeni anlamaya başladı gibi, yazmıştık ki; “Alman
çeşmesinin başında on Alman vatandaşına suikast tertip edildi. Bu eyleme başka
ad verilemezdi. Germen Türk yakınlaşması ve Türklerin 3. binin yükselen
yıldızının olacağının Almanlar tarafından da görülerek tavır alınması ve bu
yeni eksen kimleri ürküttüyse??? Bu vahşeti yaptırana misli ile mukabele
edilmez ise daha çok başımız ağrıyacaktır,” biline...
Bize ne yapıp, edip Rus’un
uçağını düşürtenler, ya da bizim omzumuz üzerinden ateş edenler bilsinler
ki bu oyun halklar arasında karşılık bulmadı. Halklar birbirini yeterince
tanıdı, düzmece tarihin yalanlarıyla kandırılmış halklar bu dolmaları yutmadı,
yutmayacak da!
Bizi Suud’a payanda yaparak,
İran’la papaz etmeye çalışanlar ve içeride ki dış mihraklı uzantıları illa ki
var, bu model hesapsız kasabın işine döner, masat başka kafaya düşer.
Suud’un bedevi krallarından da,
halktan kopuk israf ve işret içinde yaşayan prenslerinden de halk zaten bezmiş,
bıkmış. rejim zaten sallantıda!.
İran öyle mi; Kasr-ı Şirinden
beri hiçbir niza’mızın, problemimizin olmadığı bir komşumuz ve elitist bir
demokrasi ile yönetiliyor. Üç turlu seçim ile adayların en iyilerini seçerek meclisini
oluşturuyor ve biz o rejime Molla rejimi diyoruz.
O mollalar her biri en az iki dil
biliyor, üç üniversite bitirmiş, sarığının rengi nesebini, kat sayısı da ilmini
anlatıyor, anlayana. Onlar Mezopotamya da ki terörün oraya dışarıdan sokulmuş
bir suni virüs olduğunu çok iyi okuyorlar. Daha yüzyılı bile dolmamış, İsrail dâhil
tüm devletlerin o çölde yok olacağını pek alâ biliyorlar. Sıfır dolar
borçları olduğu gibi, Stok varlıkları da trilyon dolar. Globalistlerin iştahını
kabartan bir hazine.
Filistin’de ki savaş sahnesi
nerelere taşındı?, farkında mıyız?
Filim içinde filim var. Ne de
olsa dünya Film endüstrisi adamların ellerinde, hani şehirlerde gezen hisseli
harikalar kumpanyası vardı.
Bu da hisseli savaş kumpanyası.
Savaş çadırını istediği yere
kuruyor.
Çözüm; bunların beslendiği
damarları kurutmak.
Bizim şakirdler bakalım bu işi
nasıl kavrayacak...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder