Kur'an ve Nutuk okunmadıkça...
Yaşar Nuri Öztürk
Önce bir genç adamın ibret dolu mektubunu okuyalım. Alican
Sevim yazıyor:
“Bir üniversite öğrencisiyim. Son günlerde yaşanılan olaylarla sizin söylediklerinizi, yazdıklarınızı karşılaştırdığımda ne kadar haklı olduğunuzu açıkça görüyorum. Bu ülke aklın, bilimin, kitabın, sürekli üreten bilim adamlarının değerini ne zaman anlayacak? Sizden öğrendiklerime dayanarak söylüyorum: "Bu ülke, kurtuluş savaşından önceki akıldan, özgürlükten yoksun dönemi yaşamadıkça kendine gelemeyecektir, gelse de iş işten geçmiş olacaktır!"
“Sizi televizyonda izlediğim günden itibaren bana yeni bir dünyanın kapıları açıldı. Sizin sayenizde bu dünyanın merkezine 2 kitabı yerleştirdim; bunlardan biri Kur’an, diğeri Atatürk'ün Nutuk'u. Artık hayatım boyunca bu 2 kitabın ışığında yaşayacağım.
“Bir üniversite öğrencisiyim. Son günlerde yaşanılan olaylarla sizin söylediklerinizi, yazdıklarınızı karşılaştırdığımda ne kadar haklı olduğunuzu açıkça görüyorum. Bu ülke aklın, bilimin, kitabın, sürekli üreten bilim adamlarının değerini ne zaman anlayacak? Sizden öğrendiklerime dayanarak söylüyorum: "Bu ülke, kurtuluş savaşından önceki akıldan, özgürlükten yoksun dönemi yaşamadıkça kendine gelemeyecektir, gelse de iş işten geçmiş olacaktır!"
“Sizi televizyonda izlediğim günden itibaren bana yeni bir dünyanın kapıları açıldı. Sizin sayenizde bu dünyanın merkezine 2 kitabı yerleştirdim; bunlardan biri Kur’an, diğeri Atatürk'ün Nutuk'u. Artık hayatım boyunca bu 2 kitabın ışığında yaşayacağım.
Ama ne yazık ki şu son günlerde yaşanan olaylar tüm
çıplaklığıyla gösteriyor ki ülkemiz bu 2 kitaptan nasiplenememiş. Millet
millet olma vasfını yitirmiş, ülkedeki dincilik yangınına benzin taşıyan bir
yığın haline gelmiş. ‘Allah ile aldatılmayın’ diyen Kur’an'ın yolundan
çıkıp tam tersi istikamete yönelmiş.”
“Bu ülke başta Atatürk'e, daha sonra gerçek aydınlara yaptıklarının bedelini ödemedikçe kazanacağımız tek şey Allah'ın öfkesi olacaktır!”
YILMAZ ÖZDİL NE DEMEK İSTEMİŞTİ?
Aydından ve aydınlıktan söz etmişken, ülkemizin aydınlık onuruna layık kalemlerinin baş tarafına yazılması gerekenlerden biri olan Yılmaz Özdil’i saygıyla analım. Bu aydınlık adam, ekranlardan tarihî bir sesleniş yapmıştı birkaç ay önce. Demişti ki “Türk halkı şu üç kitabı okumadan düzlüğe çıkamaz: Kur’an, Atatürk’ün Nutuk'u ve Yaşar Nuri Öztürk’ün ‘Allah ile Aldatmak’ adlı kitabı.” Yılmaz Özdil, mutlaka okunacak kitapları üçe çıkarmıştı.
Yılmaz Özdil ne dediğini biliyor. Derdi beni övmek falan değil. Beni övmesini gerektirecek herhangi bir hukukumuz yok. Kaldı ki Özdil, birini övmeyle vakit harcayacak adamlardan değildir; öyle olsaydı Yılmaz Özdil olmazdı. Şunu demek istiyor: ‘Allah ile Aldatmak’ kitabı okunup nasıl aldatıldığımız anlaşılmadıkça Kur’an’ı ve Nutuk'u okumanın gereği anlaşılamaz.
Kur’an, başımıza çöken kara beladan kurtuluş reçetesinde temel koordinatları, metafizik donanımı vermektedir. O donanım oradan alınmadıkça hiçbir şeyi yerli yerine oturtamazsınız.
Nutuk, başımıza çöken musibetin aşılmasında tarihsel, siyasal, askerî, stratejik kördüğümleri çözmenin yollarını göstermeye ilaveten asırlık hıyanet ve kanı bozuklukların deşifre edilmesinde anahtardır, rehberdir, ışıktır.
Allah ile Aldatmak (daha geniş bir pencereden benim eserlerim) ise ilk iki kitabı okumanın lüzumunu gösterip nasıl okunması gerektiğini kitlelere belleten kılavuzdur.
Bu millet, şurada söylediğimizin tek çıkış yolu olduğunu anlamadan girdabında debelendiği beladan kurtulamaz.
“Bu ülke başta Atatürk'e, daha sonra gerçek aydınlara yaptıklarının bedelini ödemedikçe kazanacağımız tek şey Allah'ın öfkesi olacaktır!”
YILMAZ ÖZDİL NE DEMEK İSTEMİŞTİ?
Aydından ve aydınlıktan söz etmişken, ülkemizin aydınlık onuruna layık kalemlerinin baş tarafına yazılması gerekenlerden biri olan Yılmaz Özdil’i saygıyla analım. Bu aydınlık adam, ekranlardan tarihî bir sesleniş yapmıştı birkaç ay önce. Demişti ki “Türk halkı şu üç kitabı okumadan düzlüğe çıkamaz: Kur’an, Atatürk’ün Nutuk'u ve Yaşar Nuri Öztürk’ün ‘Allah ile Aldatmak’ adlı kitabı.” Yılmaz Özdil, mutlaka okunacak kitapları üçe çıkarmıştı.
Yılmaz Özdil ne dediğini biliyor. Derdi beni övmek falan değil. Beni övmesini gerektirecek herhangi bir hukukumuz yok. Kaldı ki Özdil, birini övmeyle vakit harcayacak adamlardan değildir; öyle olsaydı Yılmaz Özdil olmazdı. Şunu demek istiyor: ‘Allah ile Aldatmak’ kitabı okunup nasıl aldatıldığımız anlaşılmadıkça Kur’an’ı ve Nutuk'u okumanın gereği anlaşılamaz.
Kur’an, başımıza çöken kara beladan kurtuluş reçetesinde temel koordinatları, metafizik donanımı vermektedir. O donanım oradan alınmadıkça hiçbir şeyi yerli yerine oturtamazsınız.
Nutuk, başımıza çöken musibetin aşılmasında tarihsel, siyasal, askerî, stratejik kördüğümleri çözmenin yollarını göstermeye ilaveten asırlık hıyanet ve kanı bozuklukların deşifre edilmesinde anahtardır, rehberdir, ışıktır.
Allah ile Aldatmak (daha geniş bir pencereden benim eserlerim) ise ilk iki kitabı okumanın lüzumunu gösterip nasıl okunması gerektiğini kitlelere belleten kılavuzdur.
Bu millet, şurada söylediğimizin tek çıkış yolu olduğunu anlamadan girdabında debelendiği beladan kurtulamaz.
Belanın taşıyıcı hainleri, aktörleri değişebilir ama esası
değişmez.