Rıfat Serdaroğlu:
BAYRAM ŞEKERLERİ-1
(2016)
Değerli, Okurlar;
Kurban
Bayramı yaklaşıyor. Bayramda yaşça büyük olanların küçüklere, olanakları
ölçüsünde armağanlar vermesi adettendir. Ben de hediye niyetine ufak-tefek
notlar vermek istedim.
Erdoğan
gibi babadan zengin değilim ki, her birinize birer maaş dağıtayım!
Bilal gibi
MİLYAR Dolarlarla oynayan bir değilim ki, emeklilere dağıtayım!
Binali
gibi bir sürü gemi filosuna sahip oğlum yok ki, kumarhane turu attırayım!
Zafer gibi
7 yüz bin avroluk saatim yok ki, içinizden bir gence bayramda sevdiği kızın
babasına hava atması için vereyim!
Muammer’in
oğlu gibi, aylık kirası 20 bin avro olan evde oturan oğlum yok ki, sizlere
boğaz manzarası seyrettireyim.
Bana,
Egemen’e gönderdikleri gibi, çikolata kutusu-elbise çantası içinde milyon
dolarlar gönderenler yok ki, sizlerle paylaşayım!
Bana,
Binali’nin emriyle 630 Milyon Dolar avanta veren devlet yüklenicileri yok ki,
Havuz Medyasında “Demokrasi Kahramanı” diye fotoğraflarınızı bastırayım!
Ne
yapacaksınız? O zaman sizlerde kaderinize razı olacaksınız! Buyurun…
-Öcalan
istedi, Erdoğan’ın adamları tutukladı;
Bebek
katili Öcalan’ı İmralı’da 8 (Sekiz) ay boyunca TC Devleti adına sorgulayan
Albay Uğur, televizyon canlı yayınında Ergenekon operasyonuyla tutuklananların
listesini Öcalan’ın hazırladığını ve Savcı Zekeriya Öz’ün bu listeyi kendisine
gösterdiğini iddia etti!
Öcalan
kim; 54 bin insanımızın hayatını ve gelecek nesillerimizin 400 Milyar dolarını
çalan şerefsizin teki!
Zekeriya
Öz kim; Erdoğan’ın tüm siyasi gücünü emrine verdiği, altına zırhlı araba
çektiği, onlarca koruma ile koruttuğu, üzerine titrediği, onu askeri vesayetten
kurtaracak kişi olarak tanıttığı, Cemaat tetikçisi şerefsizin teki!
Bayram
Şekeri şu;
Yahu
arkadaş, bu şerefsizler Erdoğan’ı her zaman nasıl bulurlar, nasıl inandırırlar,
nasıl kandırırlar, nasıl aldatırlar? Erdoğan kendisinin de dediği gibi ne kadar
safmış ki, her önüne gelen onu kandırmış!
Bilen
varsa, Bülent Arınç ve Hüseyin Çelik ile bedava Pensilvanya seyahati, masraflar
benden! (Hocaefendi orada yüzünüze tükürecek. Ondan sonra kısmetiniz bir
açılacak ki…)
Çılgın
Gençler-Türkiye Gençlik Birliği;
TGB’li
gençlerin çalışmalarını hep imrenerek izledim. 10 yıl önce kurulan bu derneğin
“Temel İlkeler Bildirgesi” 1’inci maddesi şöyledir;
“Türkiye
Gençlik Birliği, ulusal bağımsızlık amacı ve Cumhuriyet Devrimleri etrafında
birleşmiş Türk Gençliğinin ortak mücadele örgütüdür. TGB, Türk Gençliğini
sağ-sol ayırımı yapmadan Vatan Savunmasında birleştirmek amacıyla yola
çıkmıştır…”
Bu
pırıl-pırıl gençler, 10’uncu kuruluş yılları sebebiyle “Şu Çılgın Gençler”
isimli bir kitap yayınladılar. Kimsenin kitabına kolay-kolay önsöz yazmayan
Sayın
Yılmaz Özdil, bu kitaba önsöz yazdı.
Böylesine
bilgili-aktif-vatansever-cesur gençlerin bir araya geldiği TGB’nin
Türk
Milleti nezdindeki görüntüsü “Perinçek’in partisinin Gençlik Kolu” şeklindedir.
Bugün,
yaşı en az 40 olan her hangi bir vatandaşa “Doğu Perinçek” dediğinizde size,
“Ha şu Öcalan’ı PKK kamplarında ziyaret edip, PKK bayrakları altında gülerek
poz veren adam mı” der.
Perinçek’in
son günlerde AKP ve Erdoğan’ı destekleyen mesajlarını da ilgiyle izliyoruz! Bu
yetmezmiş gibi, Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Okuyan;
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanında yer almanın “Milli bir görev” olduğunu
söyleyen konuşması geldi!
TGB’lilere
soruyorum;
Sizler, 10
yıllık çalışmalarınızla kendinizi Türk kamuoyuna ispat ettiniz!
Öcalan ile
Erdoğan arasındaki bir çizgide sizi savurmalarına izin verecek misiniz?
Önünüzde
iki yol var; Ya yolunu kaybetmiş kişileri kaderleriyle başbaşa bırakıp,
şimdilik tek başınıza yürüyeceksiniz, ya da dernek tüzüğünüzü ve Temel İlkeler
Bildirgesini değiştireceksiniz.
Amacınız
Türkiye’ye ve Türk Milletine hizmet ise önce kendi özgürlüğünüzü kazanın, sonra
yeni ve gerçek yol arkadaşları bulursunuz!
“Adamın,
ağrıları varmış, doktora gitmiş;
“Doktor
Bey, sol kolumu şöyle geri atıp aşağı indirdiğimde ve sağ kolumu geri atıp
şöyle indirdiğimde ve tekrar kaldırdığımda sırtımda ağrılar oluyor. Ne yapmamı
önerirsiniz?
Doktor
gülmüş; Siz de yapmayın o hareketi!
Adam
kızmış; “O zaman ceketi nasıl giyeceğim Doktor Bey?”
Bayram
şekeri şu;
Sağ
kolunuzda Yaşar Okuyan, sol kolunuzda Doğu Perinçek olduğu müddetçe, siz o
“Vatana Hizmet” ceketini giyemezsiniz. Kendinize yazık etmeyin…
***
Rıfat Serdaroğlu:
BAYRAM
ŞEKERLERİ-2 (2016)
Son günlerde başta Erdoğan olmak üzere
AKP’liler, yapılan FETÖ operasyonlarından rahatsız olduklarını, büyük yanlışlar
yapıldığını söylemeye başladılar.
Bilgi-Beceri-Deneyim-Öngörü gerektiren önemli projelerinin hangisinde başarılı
oldular ki, devlete kendi elleriyle soktukları FETÖ militanlarını, kimseye
zarar vermeden temizlemekte başarılı olsunlar? Elbette ki bu işi de yüzlerine
gözlerine bulaştıracaklardı! Nitekim öyle oldu!
Bademlerin yolsuzluklar ve yandaş kayırma dışında hiçbir işte niçin başarılı
olamadıklarına gelince;
-Her konuda çok cahiller ve eğitimsizler!
-Kötü niyetliler ve gölgelerinden bile korkuyorlar. Bunların
Bakanlık-Başbakanlık-TBMM Başkanlığı yapmış olanlardan bir tanesi bile, tek
başına halkın içinde dolaşamazlar!
-Kul hakkı yiyorlar, hiçbir iktidarın almadığı kadar mazlum ahı alıyorlar!
Bir işe başlarken yanlış başlıyorlar, hatalarını anlayınca düzeltmek için bir
yanlış daha yapıp ortalığın içine ediyorlar…
Gelelim bu günkü Bayram Şekerlerine;
Hangisi Yalancı?
-Slovenya’nın Bled kasabasında bir bölgesel güvenlik forumunda konuşan
TC Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu şu açıklamalarda bulundu;
“Suriye’de kapsayıcı, mezhepsel olmayan yani Lâik bir yönetim gerekli. Lâiklik
önemli ve şarttır.”
-TBMM Başkanı Kahraman İsmail, İslam Ülkeleri Akademisyen ve Yazarlar
Birliği’nin (AY-BİR) düzenlendiği toplantıların altıncısında konuştu;
“Lâiklik ilkesi Anayasadan çıkarılmalıdır. Ne biçim Anayasa bu yahu, bir
yerinde bile “Allah” ifadesi geçmiyor!”
Bayram Şekeri; Bademlerin TBMM Başkanı ile Dışişleri Bakanı, Cumhuriyetin temel
ilkesi Lâiklik konusunda farklı konuşuyor. Sizce hangisi yalancı?
İkisi de mi? Hadi canım sizde, olur mu hiç öyle şey!
Arslan Vali;
-İstanbul Valisi Vasip Şahin, düşündü düşündü ve sonunda konuştu;
“Genel anakent karşılaştırılmalarında İstanbul en güvenli kentler arasındadır…”
Böyle arslan gibi Valiler olursa, tabii ki güvenli olur.
Vasip Şahin’den önceki Vali Mutlu, “Fethullah Terör Örgütü üyesi olmaktan
tutuklandı ve mallarına el kondu. Mutlu Vali’nin Çapkın Emniyet Müdürü de aynı
örgüte üye olmaktan tutuklandı ve onun da mallarına el kondu!
Bayram Şekeri;
Valisi, Emniyet Müdürü “Terör Örgütü” üyesi olan bir anakentte, güvenlik olmaz
da ne olur? Sıkıysa biri aykırı davransın da, görsün gününü!
Aha Bir Yalancı Daha;
-Başbakan Yardımcısı Numan Karun Kurtulmuş;
“ABD Yönetiminin 15 Temmuz darbesi ile bağlantısının olmadığını düşünüyoruz!”
-İçişleri Bakanı Gaziosmanpaşalı Soylu Süleyman; “15 Temmuz darbesinin
arkasında ABD var. Orada yayınlanan birkaç dergi, birkaç aydır faaliyette
bulunuyordu!”
-Bayram Şekeri;
Önce Erdoğan’ı “Hırsızlıkla” suçlayıp sonra emrine giren bu iki Bakana şunu
derim; “Darbelerin önünde hep Türk Milleti olur. Biz hep önde olacaksak,
arkadakinin ne önemi var? Yapabilecekseniz, ABD’yi öne alın, bi de biz arkaya
geçelim yahu!”
AKP’nin Milliyetçiliği;
-Türk Milliyetçiğini ayaklar altına aldım, diyen kim?
-Ne Mutlu Türküm Diyene yazılarını, görüntü kirliliği yapıyor diye kaldırtan
kim?
-Okullarımızdan milli andımızı kaldırtan kim? Tabii ki, Erdoğan…
Salı sabaha karşı Türk Polisi, Yeniçağ Yazarı 3 Türk Milliyetçisinin evlerini
basarak, Servet Avcı-Yavuz Selim Demirağ ve Adnan İslamoğulları adlı yazarları
gözaltına aldı!
Bu yazarlar, FETÖ’ ne karşı amansızca mücadele eden insanlar. Kitapları ortada!
Eee AKP bu, önce tutuklayacak sonra ayaklar altına alacak!
Bu arada Türk Devletini yıkmak için çalışan PKK’nın siyasi kanadı olan HDP
Milletvekilleri, devlete rest çekiyorlar; “Biz kendimiz gelip ifade vermiyoruz.
Sıkıysa gelin bizi alın!” PKK’lılar dışarda, Türk Milliyetçileri içerde!
Haydi, hep beraber; “Milliyetçi Erdoğan, Milliyetçi Badem…”
Not; Dün bu konuda herkes konuştu, bir tek “Saray Ülkücüleri Başkanı Bahçeli”
ağzını açmadı. Ne de olsa Saraya gide-gele yoruldu adamcağız…
Rıfat
Serdaroğlu:
***
Rıfat Serdaroğlu:
BAYRAM
ŞEKERLERİ-3 (2016)
Türk Polisinin kötü bir huyu vardır. Savcılık
emriyle bir tutuklamaya gidecekse ya Cuma akşamı ya bayram ya da tatil öncesi
gider ve kişiyi alır. Tatil kaç günse, ne Avukatına ulaşabilirsin, ne de
Savcıya! Tatil süresince Polis seninle olan işini kolayca bitirir ve “Gönüllü
İtirafını” severek alır.
Böylesi
olaylara siyasi hayatımız ve yaşadığımız darbeler esnasında çok karşılaştığımız
için oldukça deneyimliyizdir, evvelallah!
Malum
bizde mevsim dört, darbe beş! Üstelik darbeler, mevsimler gibi gelirken haber
de vermezler. Öyle şerefsizdir bizim darbeler!
Bu yüzden,
Bayram Şekerlerini tatilden önce bitirmek için çabalıyorum. Hayırlısı…
CNN-KÜRT,
CNN-ŞERİAT OLDU;
Aydın
Doğan’ın Erdoğan’dan torpilli elemanı, her şeyi bilen yarım üniversite mezunu
Ahmet Hakan, “Çözüm Süreci” denen “İhanet Sürecinde” ne kadar Kürtçü-Bölücü,
sapkın adam varsa programına çıkarır ve bu adamların
Türk
Milletine hakaret etmelerini keyifle seyrederdi!
Şimdi
çözüm süreci bitip “Ölüm Süreci” başlayınca, Ahmet Hakan “İslam Devletinin”
taşlarını döşemeye başladı. Sanki Türkiye’nin her derdi bitti, ülke huzur
adasına döndü, ekonomi şahlanışta, dış dünyada itibarımız tavan yapmış gibi,
“Lâiklik Kaldırılsın mı-Kaldırılmasın mı” tartışmasını yaptırıyor.
Hem de
kimlerle?
Türkiye’de
yüzlerce İlahiyat Profesörü, tüm dinleri ve ülkelerin yönetim sistemlerini,
demokrasiyi, din devletlerindeki durumu çok iyi bilen yüzlerce uzman varken,
toplumun tanımadığı Saray’daki danışmanların gönderdiği iki militan ile!
Hür
dünyanın asırlarca tartışıp, kan döküp vardığı “Lâikliğin Demokrasinin Temel
Taşı” olduğu gerçeğini Aydın Doğan’ın Ahmet Hakan’ı alt üst edecek ha! Yazıklar
olsun…
Bayram
Şekeri; Eyy Aydın Doğan ister sakal bırak, ister şalvar giy, ister Cübbeli
Hocayı da kadroya al, ister Saray’daki zikir törenlerine katıl, ister Bilal’in
vakfında gönüllü olarak çalış, çaren yok sıra sana da gelecek. Bademden
kurtulsan, bizlerden yani Atatürkçülerden-Vatanseverlerden-Türk Milletinden
kaçamayacaksın. Sana şeker meker yok!
Adaletin
Batsın Badem;
-Şaban
Dişli, AKP Milletvekili ve şu an AKP Genel Başkan Yardımcısı!
Kardeşi
Tümgeneral Mehmet Dişli, Genelkurmay Başkanı Hulusi’yi esir almış, ordudan
atılmış, tutuklanmış bir darbeci!
*Şaban
Dişli, halen görevinin başındadır! Doğru olan da budur. Çünkü suçun şahsiliği
prensibi bizim hukuk sistemimizin temelidir.
-Can
Dündar yurtdışında! Bildiğimiz kadarıyla hakkında bir tutuklama kararı yok.
Yazılarına devam ediyor. Eşi Dilek Dündar, yurtdışına kocasının yanına gitmek
için bilet alıyor, bir sürü masraf ediyor, havalimanına geldiğinde pasaportunun
iptal edildiğini öğreniyor. Pasaportunu iptal eden makam, zahmet edip
“Pasaportunuz şu gerekçeyle iptal edilmiştir” diye bilgi de vermiyor!
İnsana
saygıları yok ki!
*Dilek
Dündar’ın pasaportu niçin iptal edildi?
Yanıt; Can
Dündar’ın eşi olduğu için! Eee hani suçun şahsiliği prensibi vardı?
Kaldı ki
Can Dündar hakkında bir karar yok! Olsa bile Dilek Dündar’ın ne suçu var? Şaban
Dişli’ye uygulanan hukuk, niçin Dilek Dündar’a uygulanmaz?
Mafya
mısınız siz? Adaletiniz batsın sizin!
Bank Asya
Masumları;
-Bir memur
veya bir işçi, çocuğunun okul taksidini Bank Asya’dan yatırdı diye, işinden
oldu ve kovuldu!
Bugün
Halkbank-Ziraat Bankası-TMSF-Merkez Bankasının tepelerindeki yöneticilerin çoğu,
Bank Asya yönetiminden getirildiler. Halen de çalışıyorlar!
Badem,
Bank Asya’ya mevduat toplama izni verir, suçsuz!
Badem,
Kamu Kuruluşlarına “Bank Asya ile çalışın” diye emir verir, suçsuz!
Badem,
Bank Asya’nın yöneticilerini Kamu Bankalarında görevlendirir, suçsuz!
Fakat
memur veya işçi, çocuğunun okul parasını Bank Asya’dan yatırdığı için,
suçludur! İşinden atın, konuşursa içeri atın, nasılsa arayanı soranı yok!
Melek Bu
Bademler, Melek;
Adamı Vali
yapan kim? Badem!
Adamı
İçişleri Bakan Müsteşarı yapan kim? Badem!
Adamı
ikinci kez Vali yapan kim? Badem!
Adamı İl
Emniyet Müdürü yapan kim? Badem!
Adamı İl
Defterdarı yapan kim? Badem!
Valilere,
“Cemaate her türlü desteği verin” diye emir veren kim? Yine Badem…
Vali
makamında, sağında Emniyet Müdürü solunda Defterdar olduğu halde oturmaktadır!
Karşılarında o ilin önde gelen işadamları vardır.
Vali;
“Bakın arkadaşlar, Reis Cemaate destek verin dedi. Sıra sizde! Hadi bakalım
Müdürümüz ve Defterdarımızın önünde gösterin himmetinizi” der.
İşadamlarının
çoğunluğu, içlerinden “Haram zıkkım olsun” diye, diye paraları bastırırlar.
Onlardan
biri yanlışlıkla “Efendim makbuz alsak” der ama Emniyet Müdürü, “Himmetin
makbuzu mu olur a Müslüman” diye fırçayı basar.
Gün gelir,
himmet parası veren o işadamları, FETÖ’ne para yardımında bulunmaktan hapse
atılırlar, üstelik tüm mallarına el konur!
Hapse
atılan işadamları kendi aralarında konuşmaktadırlar; “Yahu bu nasıl iş? Zorla
para verdirdiler, şimdi niçin verdiniz diye içeri attılar. Yetmedi kırk yıllık
emeğimizin üstüne çöktüler! Şeytan bunların yanında çırak kalır!
Bornovalı
şöyle der; Yıllardır Rifat Aga bizleri uyarmadı mı? Biz ne yaptık? Dinlemedik,
bize yapılanlar az bile…