Mehmet
Necati GÜNGÖR
“Türkiye
Cumhuriyeti, son 200 yıllık yenilmişliğimize, geri kalmışlığımıza, itilip
kakılmışlığımıza karşı çare olarak ancak 100 senede bulabildiğimiz merhemin
adıdır.” İlhan Kesici
Sıkı
durun! AKP Hükümetlerinin 2003-2014 yılları arasında faiz lobisine ödediği
paranın tutarı 475 milyar dolar!
Bu
rakam eski Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) Müsteşarı ve Milletvekili İlhan
Kesici’nin hesabına göre aşağı yukarı 100 Atatürk Barajı’na bedel. Barajı sel
almadı ama, 100 Atatürk Barajı ederinde paramızı yel alıp götürdü. Nereye? Faiz
lobisine!
Cumhurbaşkanı
ile Merkez Bankası ve Başbakan Yardımcısı Babacan arasındaki meydan
muharebesini izledikçe, bundan yedi yıl önce, eski planlamacı, CHP İstanbul
Milletvekili Sayın İlhan Kesici’nin 2008 Yılı Bütçesi üzerinde Meclis’te
yaptığı konuşma aklıma geldi.
Cumhurbaşkanı
RTE, İlhan Kesici’nin tam yedi yıl önce TBMM’de söylediği noktaya ancak şimdi
gelebilmiş.
Kesici’nin
14 Aralık 2007 tarihinde TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada da vurguladığı
üzere;
“Faiz,
normalden fazla faiz nispeti olduğu zaman medeni ekonomilerin sevmediği, hatta
bazen nefret ettiği bir hâldir. Bu, her ekonomiyi boğar eninde sonunda.”
“Türkiye
2003-2007 yılları arasında bir faiz ödedi.
Türkiye'nin
ödediği faiz rakamı, bu beş sene içerisinde 184 milyar dolardır”.
Kesici’ye
göre, şimdi ülkeyi yöneten AKP iktidarının yöneticilerinin çok önemli bir
bölümü aynı zamanda 1990’ların ikinci yarısında Refah Partisi’nde görev
yapıyorlardı.
O
zaman Refah Partisinin ekonomi terminolojisinde en çok kullandığı, doğru olarak
kullandığı sözlerden birisi de "rant ekonomisi" ve rantiye
sınıfı" idi.
İşte
bu rantiye AKP’nin beş yıllık iktidarında 184 milyar dolarlık bir hacme
ulaşıyordu.
Ama
şimdilerin 1990’ların ikinci yarısından bir önemli farkı var, o da şudur:
O
zamanki rantiye, hiç olmazsa yerli insanlarımızdı, bizim insanlarımızdı. Yani
onlar bu faizleri aldığı zaman, eninde sonunda ya ekonomiye ya yatırıma intikal
ediyordu, ama mutlaka bir işe yarıyordu.
Ama
şimdiki rantiye, bütünüyle yabancılar lehine gelişiyor.
Meselâ,
Bir Yunan emeklilik fonu AKP iktidara geldikten üç ay sonra, Mart 2003
yılında, cebine 100 milyon dolar koydu, getirdi Türkiye’ye. 2006 yılının Mart
ayında da çıktı, tam üç yıl sonra. Arkasından gelen Nisan, Mayıs, Hazirandaki
doların TL karşısındaki değeri 1,77 olduğunu filan hissetti, o münasebetle
çıktı herhalde. Götürdüğü rakam 225 milyon dolar idi.
Bu
ülkenin soydurulmasıydı.
Peki, bu
beş yılda ödenmiş olan 184 milyar dolar faiz ne demekti?
Kesici,
bunu da şöyle bir örnekle açıklıyordu:
“Türkiye’nin
iftihar projesilerinden birisi, ki dünyanın da iftihar projelerinden birisidir, Atatürk
Barajı’dır. Yapıldığı zamanki değeri 2,5 milyar dolar civarındadır, şimdiki
değeri de 3-3,5 milyar dolar civarında olmuş olsun.
“184
milyar dolar faiz demek, 60 adet Atatürk Barajı’nın, bu coğrafyadan, bu
vatandan sökülüp başka bir tarafa götürülmesi demektir, beş senede.”
“Her
ülke bir şekilde elbette faiz ödüyordu. Ama mesela şu şekilde:
Japonya’da
faiz yüzde 1’in altında idi..
Yunanistan
yüzde 4,87’yle borçlanıyor.
Mısır’ın
borçlanması yüzde 7,13.
Pakistan’da
neredeyse iç savaşa yakın bir hâl vardır, hemen her gün büyük gösteriler
oluyor. Bir yarısında Taliban-El Kaide, öbür yarısında ise neredeyse
Amerika’nın kontrolü altında diyebileceğimiz bir hâl içerisindedir.
Böyle
bir Pakistan’da bile faiz ne kadarmış? Yüzde 9,73.
Gelelim
AK Parti yönetiminde hemen her gün başarıdan başarıya koşulduğunu iddia
ettikleri aziz ülkemiz Türkiye’ye.
Dünyanın
en prestijli haftalık dergisi İngiliz The Economist dergisinin her
hafta arka sayfasında verdiği uluslararası bilgilere gore, biraz önceki ülkeler
bilgisi normlarında, Türkiye’nin borçlanma faizi yüzde 17,21.
El insaf! Dünya ortalamasının çok çok üstünde.
El insaf! Dünya ortalamasının çok çok üstünde.
…Bir
başka uluslararası kuruluş, "Pi Economics". Bu Pi Economics
kuruluşunun başkanı Financial Times gazetesinde müthiş bir makale yazdı. Ayrıca
raporu filan da var.
Financial
Times’daki makalede diyor ki: "Türk lirası çökmeye mahkûmdur." (Şu
anda olan da budur. Dolar 2.55 i bulmuştur) Çok
sert bir laf değil mi? Yani, TL aşırı değerlidir filan dese amenna, neyse ne.
"Çökmeye mahkûmdur…" diyor. Anlayana.
“Bir
başka ve resmi bir rapora göre de, ki bu IMF raporudur, Kasım 2007 sonunda
bizim Hükümetimize sunulmuştur, “Türkiye genel ekonomik durum bakımdan “en
kırılgan” ülkelerin en başlarında bulunmaktadır”.
Görüldüğü
gibi, aradan yıllar geçmiş, tablo değişmemiş, üstelik daha da vahim bir seyir
izlemektedir.
O
zamanın Başbakanı şimdi Cumhurbaşkanı olmuş, Merkez Bankası’na ayar çekiyor.
Ağzı’nı
her açtığında “kah faiz lobisi, kah dolar lobisine”ne gün doğuyor.
Türkiye’nin
borcu arttıkça da artıyor.
Daha
kaç tane Atatürk Barajını ve benzeri varlıklarımızı bu başarısız ekonomi
yönetimine feda edeceğiz; kim bilir?!!!
Kesici’nin
yazının en başına koyduğum sözlerini hatırlatarak bitirelim.
Bu
güzel ülkeyi kısır çekişmelere, kaprislere kurban etmeyelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder