Yalçın KOÇAK
GENE LOZAN 1923 - 2016;
Lozan
denilen yer Cenevre ve Zürih iki havaalanına da en az 150’şer km mesafede zor
bir nokta. Geçen hafta Suriye yi konuşmak bahanesiyle (aslında paylaşmak
bahanesiyle) o kadar adam niye, niçin onca eziyeti çektiler; Lozan’da 100
yıl önceki toplantı yapılan otelde toplandılar ve Suriye konusunda karar
sürecini İngiltere’nin başkenti Londra’ya bıraktılar, 10 ülkenin koca dışişleri
bakanları ve diplomatik heyetleri bu kadar zor ve yorucu bir yolculuğa niye
katlandılar, yer seçici olanlar herhalde Lozan’ı kendilerince bilinen ama
bizlerce bilinmeyen bir sebeple seçtiler. Lord Curzon'un ''Müttefiklerin
davası; bir petrol dalgası üzerinden zafere ulaştı'' diye adlandırdığı 93
yıl önce ki zaferin kime hezimet olduğu bu cümleden anlaşılmıyor mu?
93.
yılında Lozan şehrinin önemi ve o gün Lozan’ı imzalamayanların masada yer kapma
telaşı bize çok şey anlatmıyor mu? Lozan da, Lozan askıya alınıyor; Lozan
cumhuriyetlerinin sınırları tekraren çiziliyor. Tamamına reddiye
dizmeliyiz.
Türkiyenin
güneydoğusunun probleminin çözümü, Avrupanın güneydoğusundadır. Vaziyet
almalıyız.
BULLWARK’ı DA UNUTMAYALIM…
Çanakkale’nin
100. Yıl anma törenlerine gelen İngiltere veliaht prensi Charles’in gece
konaklaması için gelen harp gemisi de enteresandı? BULLWARK.
100
yıl önce adı bilahare Yavuz ve Midilli olan Goeben ve Breslau alman
zırhlılarını Akdeniz’de Çanakkale boğazına kadar takip eden geminin adı
BULLWARK’tı adamlar 3. Versiyon gemilerine aynı adı verdiler ve BULLWARK
Çanakkale’yi geçti; ne nostalji ama.
TÜRKLERDEN KURTULUŞ
ŞENLİKLERİ;
Veliaht
bizden sonra Suudi Arabistan’a gitti.
Suudilerin
bedevi Prensleriyle ellerinde kılıçla folklorik bir gösteride dans etti. Neydi
bu gösteri ve oyun havası “Arapların, İngiliz yardımıyla Türklerden nasıl
kurtulduğunu anlatıyordu” biliyor musunuz.
GENERAL TOWNSHEND;
Bu
yıl 100. Yılını kutladığımız Osmanlı kimliğimiz ile kazandığımız önemli bir
zaferdi KUT-ÜL AMARE.
Bu
zaferde; İngilizlerce tarihimizden silinenlerden, hafızamızdan kazınanlardan
da, geçte olsa uyandık ve öğrendik ki teslim olan İngiliz generalin
adı Townshend.
Bu
kadarına da pes doğrusu Kuveyt’te ki üssünden Irak’ta ki Musul operasyonunu
yöneten generalin de adı da Townshend.
Birileri
nümeroloji ya da sembolizm peşinde midir bilemem ama 100 yıl sonra bu kadar
tesadüf Cumhuriyet okullarında eksik eğitim almış aklıma ve etrafı demir
parmaklıklarla örülmüş emperyal ruhuma; hoş gelmiyor.
Coğrafyama
narkozsuz vurulmuş neşter yaraları sızlıyor, ağrıyor. Cerahat üzerine atılmış
dikişler patlıyor, bu yaralardan daha çok cerahat, pislik akacak.
AŞİRETLERE İNGİLİZ ALTINI;
Ey
doğu ve güneydoğunun aşiret ve beyleri yüz yıl önce yüzbaşı Noel'in, Albay
Bell'in dedelerinize kurduğu İngiliz altını tuzakları, bu gün torunlar olarak
sizlerede kuruldu. Ne seyyid Taha kendisine vaad edilen beyliği kabul etmiştir,
nede Erbil ve Revandüz aşiretleri kendilerine verilecek maaşları kabul
etmişlerdi. Celadet Bedirhaninin Anadoluda ki aşiretlere başkaldırı mektupları
karşılık bulmamış çeşitli tahrik ve yalanlara rağmen Aşiret reislerimiz bu
dolmalara kanmamışlardır. Aşiretlerimizi kutlamak gerekir 100 yıl sonra da
yapılan testten sağlam çıktılar.
MUSUL BİZİM
MESELEMİZDİR;
Kürt,
Arap ve Türk bize ait bir yerde biz bu işi çözeriz de çakallara ne kalacak,
kavga ve telâşeleri ondandır.
Lozan’ı
boş verin, Haliç’te sırf bu günler için kongre merkezi yaptık.
Musul
için 2. Haliç kongresini toplayalım.
Musul
Vilayeti Konseyini bir kez de Haliç'e davet edelim.
Musulun
63 toprak sahibi aşiretinin reisine bir kez daha ev sahipliği yapalım.
Bakın
ne bombalar patlayacak,ne hinoğlu hinlikler ortaya çıkacak.
İnsanlarımızı
daha fazla çakallara kaptırmayalım.
Organ
mafyasına taze hediyeler göndermeyelim. (Avrupa da 9 bin göçmen çocuk kayıp?)
Petrolden
kazanılan mermilerle kan akmasın,
Analarımız ağlamasın?.
Analarımız ağlamasın?.