16 Kasım 2018 Cuma

Baba-oğul (Soroslar) (Ergün Diler), 2) Mars’ta hayat var mı? (Bekir Hazar)-Referans, sunum ve gönderen: Ahmet Doğan ŞİMŞEK "GÜNLERDİR saydığım aktörler var. Maalesef Türkiye'de bunlara bakan pek yok! Nedenini bilmiyorum. Ama garip.... Neyse... Önemli isimlerden devam edelim. Edelim ki anlayalım..."

Baba-oğul (Soroslar) (Ergün Diler), 2) Mars’ta hayat var mı? (Bekir Hazar)-Referans, sunum ve gönderen: Ahmet Doğan ŞİMŞEK
TAKDİM
Aşağıdaki iki yazının yazarlarının yazılarını, doğrudan yazıların altındaki orijinal kısa yollarından okursanız.
Her iki yazarında yazılarının altında son yazıları ve daha eski yazılarına da ulaşabilirsiniz.
Not: Eski Milli İstihbarat terörle mücadele bölüm başkanı olan Mehmet Eymur. MİT'den alınıp Şeker fabrikaları genel Müdürlüğüne atandığında. Korumalarınında elinden alınması ile öldürüleceğini anladığından yurt dışına çıkmak mecburiyetinde kalmıştı. Bu yüzden ABD'ye gitmeyi tercih etti ve ABD de Türkçe olarak atin.org sitesini kurup ülkemiz yönetimi hakkında halkımıza bazı açıklamalarda yaptı. http://www.atin.org/d.asp O sitesinde yaptığı açıklamalardan birinde, Türkiye basınında MİT'e bağlı çalışan kayıtlı köşe yazarlarının sayı ve adedini açıklamış ve yanılmıyor isem, ayrıca kayıtlı olmadan parça başı çalıştırılanlardan da da sayı vermeden bahis etmişti. Benim yazılarını gönderdiğim yazarlar hakkında her hangi bir kesin bilgim yok. Ama basındaki MİT mensuplarının sayısında azalma olmayacağına dair inancım var. Ahmet Doğan Şimşek
Baba-oğul
(Ergün Diler)

GÜNLERDİR saydığım aktörler var. Maalesef Türkiye'de bunlara bakan pek yok! Nedenini bilmiyorum.
Ama garip....
Neyse...
Önemli isimlerden devam edelim.
Edelim ki anlayalım...
Açık Toplum Enstitüsü Başkan Yardımcısı Alexander Soros, ABD Savunma Bakanı Mattis'le sürekli bir araya gelir. Bu da haliyle başta İNGİLTERE olmak üzere bazı oyuncuların canını sıkar.
Normaldir. Zaten Londra bundan tedirgin olduğunu saklamıyor. Bazı dengeleri anlamak için Açık Toplum Vakfı'nın gücüne bakmak yeterli.
Bugüne kadar 400'ün üzerinde sokak eylemleri gerçekleştiren ve 12 darbe girişiminde önemli rol oynayan Açık Toplum Vakfı, artık Pentagon'un emrinde.
Sıkıntının kaynağı ROTA değişikliği... Bu kadar da değil elbette.
Alexander Soros, Pentagon'un finans operasyonlarında da ana kumanda merkezini yönetecek. Yönetiyor da...
Kumanda onda yani... George Soros, çok akıllı biriydi ve gücü de çok iyi kullandı.
Alexander Soros, babasından da akıllı ve gücü daha etkin kullanan biri. Babası da ona tüm imkanlarını sundu. Şimdi parayla silahın evlilik yolunda olduğu döneme giriyoruz.
2019'daki bu evliliğin ciddi sonuçları olacak.
Öncelikli olarak paranın gücü silahtan daha etkilidir.
Silah insanları korkutur, para ise sessizleştirir. O nedenle parayı da akıllı kullanan bir Pentagon, özellikle Ortadoğu'daki trilyonlarca doları yönetecek. Yönetmek niyetinde... Tabii planın en önemli boyutu bu. Bunun karşısında birkaç aile var.
İngiltere'de, Fransa'da, Çin'de ve Almanya'daki önemli aileler, Pentagon'la yürümek istemiyor. KAVGA DA BU ZATEN!
Burada da Alexander Soros, devreye giriyor.
Çünkü bu ailelerin yıllarca nasıl parayı yönettiklerini iyi bilen Alexander Soros, gerekli adımları atarak paranın gücünü Pentagon'la evlendirmek istiyor. Şu anda Soros, Körfez ülkeleri üzerinde çalışıyor. Jim Mattis'le yaptığı tüm görüşmelerde, Körfez'i merkeze koyuyor. Çünkü Körfez'i yöneten güç Akdeniz'i de Avrupa'yı da yönetecek.
Çünkü hazırlanan tüm raporlar bunu doğruluyor.
Bugün Körfez ülkelerinin merkez bankalarında, toplam 2.9 trilyon dolar nakit var. Bu ülkelerin doğalgaz ve petrol rezervinin değeri 88 trilyon doları aşıyor.
Dolayısıyla Körfez çok önemli. Körfez ülkeleri de Avrupa ve ABD'nin hedefinde. Şimdi Pentagon'un, askeri anlamda içine çekmek istediği Körfez ülkelerine Avrupa'dan da teklif var.
Ancak şu unutulmamalı...
Avrupa, ABD kadar tehditkar olamaz. Çünkü bugün Almanya, ABD ile sorunlar yaşarken, askerinin olmaması nedeniyle Washington'dan korkuyor.
Almanya, Avrupa için çok önemli. Almanya'nın Körfez ülkeleriyle temas kurduğu her yıl, Washington'dan tokat yedi.
Alman markalarına kesilen cezalar, Almanya'nın Körfez atağı sonucu oldu.
Eğer Almanya bu konuda ısrarcı olsaydı, bedelini öderdi. Hatta Almanya Başbakanı Merkel'in siyaseti bırakmasının merkezinde bile Pentagon var.
Çünkü Merkel, Amerikan sistemine karşı çıkmaya başladı. Alman Gizli Servisi'ndeki değişiklikler, ABD'ye daha doğrusu CIA'e bir operasyondu. Bugün BND'de, CIA'in yüzde 20 güç kaybının nedeni Merkel'in ciddi atağıydı. Ancak nasıl bir tehdit oldu bilinmez Merkel bir daha arkasına bakmadan kenara çekilmek zorunda kaldı. İlginç!
Pentagon, Almanya-Fransaİngiltere üçlüsünün bir araya gelmesini engelliyor. Bu üç ülkenin bir arada olması gerçekten de çok zor.. Ancak Fransa-Türkiye-Almanya ve Rusya bir araya geldi.
İstanbul'daki buluşma, ABD'ye karşı atılan bir adımdı.
Bu adım Londra'yı rahatsız etse de karşı adım atamadı.
Merkel'in gitmeden ABD'ye karşı son hamlesiydi İstanbul buluşması. Körfez'de en etkili ülkelerden biri de kuşkusuz Türkiye. Bu nedenle Türkiye ile işbirliği yapan Fransa ve Almanya, ABD'yi tedirgin ediyor. Erdoğan'ın liderliğinde AİLENİN de yani ROTHSCHILDLER'in desteğiyle BOĞAZ fotoğrafı verildi. Washington'a "Biz olmadan buralarda olamazsın.
AKDENİZ'den sizi sileriz..." mesajı net olarak iletildi...
Bu fotoğrafa, bilmesek de görmesek de PENTAGON'dan hamleler geldi. Gecikmeden hem de... Fransa'da, Rusya'da ve Almanya'da birçok siyasi liderin korumaları artırıldı.
Bu durum 3 ülkede Pentagon tehdidi olarak algılandı.
Fransa'da veya Almanya'da, bir siyasi suikastın sonuçları hep ağır olur.. Mutlaka bir bedel ödetilir ki, bu da her ülkede hissedilen artçılar yaşatır. Macron'a SUİKAST HAZIRLIĞINDAKİ 6 kişinin yakalanmasını böyle okumak gerekir!
Yazıya AÇIK TOPLUM VAKFI ile başladık. Dengeleri yine onun üzerinden göstererek bitirelim...
Açık Toplum Vakfı'nın Fransa, Almanya ve Türkiye'de ne kadar etkili olduğunu bilmeyen yok.
Soros'un rota değiştirdiğini anlamak için Rusya'nın yani Putin'in Açık Toplum Vakıfları'na karşı ne zaman operasyon yaptığına bakmak önemli... Belki hatırlayanlar olacaktır, rota değişikliği olduğu zaman SOROS Putin için "IŞİD'den daha tehlikeli" demişti! Putin'in operasyonuyla birlikte, Soros bağlı olduğu Londra'yı terk etti.
Putin, Soros hayranıydı.
Ona çok değer verirdi.
Birden neden bu ilişki savaşa dönüştü. SOROS, ROTHSCHILDLER'den koptu, PENTAGON'a geçti. Silah ve paranın sihirbazları, PARANIN sahipleriyle kapışıyor... Her iki taraf da "TÜRKİYE'SİZ OLAMAYACAĞINI BİLEREK" KAVGA EDİYOR... Durum bu! Bu gerilimin TÜRKİYE içinde de yansımaları olacaktır. Yakında işaretler çoğalır! Dikkatle izleyelim...https://www.takvim.com.tr/yazarlar/ergundiler/2018/11/15/baba-ogul
***
Mars’ta hayat var mı? (Bekir Hazar)
AKDENİZ doğalgaz savaşı tüm hızıyla sürüyor. Kıyısı olmayan 7 düvelden savaş gemileri dahi gelip burnumuzun dibine demir atıyor.
Herkes eller tetikte bekliyor. Peki sadece Akdeniz mi? Hayır... Tüm uzmanlar 10 yıl içinde büyük rezervlere sahip Ege ve Karadeniz'de de petrol-doğalgaz kavgasının patlak vereceğini söylüyor. ABD savaş gemileri sürekli uluslararası anlaşmaların tanıdığı sürelerin dışına çıkarak boşuna Karadeniz'de volta atmıyor. Rusya Kırım'ı işgal ederek boşuna Karadeniz'de kıyısı olan bir ülke haline gelmiyor.
İtalya bile ülkesinde düzenlenen Libya konferansında gizli ajanda yürütüyor.
Libya ve Mısır'ın darbeci liderlerini gizlice konferansta ağırlayarak "Akdeniz'in gizli kahramanları" ilan ediyor. Bu gündem dışı gizli ajanda nedeniyle Türkiye masayı devirip, konferansı terk ediyor. Türkiyesiz konferansta karar alınamıyor, görüşmeler fos çıkıyor. İtalya borç batağında... Kamu borçları 2.5 trilyon dolara dayandı. Sadece Avrupa Merkez Bankası'na 350 milyar dolar borcu var. Ülkede işsizlik diz boyu, sokaklarda çöp dağları taşıyor. Batma noktasındaki ülkede alınan ekonomik kararlara AB rest çekiyor, üç haftalık süre tanıyarak ültimatom veriyor. İtalyan hükümeti süre dolarken "Hodri meydan" çekiyor. Borç dağlarının Pizza kulesi gibi yan yattığı İtalya bu nedenle Sisi ve Libya'da Amerika'nın desteklediği darbeciyi özel gündemle ağırlıyor, demokrasi düşmanı katilleri "GİZLİ KAHRAMAN" ilan edecek kadar ileriye gidiyor. İçinde bulunduğu çıkmazı ve içler acısı manzarayı dışa vuruyor. Mısır'ın Akdeniz kıyılarında bulunan doğalgazından ve Libya petrollerinden "Acaba bize de üç kuruş düşer mi" diye yalakalık yaparak darbecileri kahramanlaştırıyor, alçalıyor, yerlerde sürünüyor. Borç batakları devletleri aşağılık durumlara soksa da bu kimsenin umurunda olmuyor. Dünyada yeni dengeler, saflaşmalar, kutuplaşmalar alıp başını gidiyor. "Rusya Kırım'ı işgal etti, Karadeniz'e indi işte." diye tek cümleye sığdırılmış bir anlamla olaylara bakarsak kargaları bile güldürürüz. Bir işgal bile tüm dünyada dengeleri yerle bir edebiliyor. Kırım işgali dönüyor, ABD-Avrupa savaşı çıkarıyor. Avrupa Komisyonu'nun başkanı Jean-Claude Juncker iki yıl önce "AB'nin değerlerini savunma konusunda ciddi olduğunu Rusya'ya gösterebilmesi için bir Avrupa ordusu oluşturulması şart" diyor. Kırım işgaliyle birlikte Avrupa Ordusu için start veriliyor. AB'ye üye 23 ülke geçtiğimiz yıl Avrupa Ordusu için anlaşma imzalıyor. İlk etapta 6 MİLYAR DOLARLIK bir fon oluşturuyor. ABD "Ben varım, NATO var. Kendi ordularınıza para harcayacağınıza NATO'ya daha fazla para verin" diyerek şiddetle karşı çıkıyor.
Macron "ABD'den bağımsız Avrupa ordusunu kurmazsak güvenliğimiz tehlikede" diyor. Trump "Biz Avrupa'ya girmeden önce Paris sokaklarında Alman askerleri geziyordu, Almanca öğreniyordunuz" diye aşağılıyor.
Hakaretler havada uçuşuyor, bir tek küfür etmedikleri kalıyor. Asker sayısı 170 bine düşmüş Almanya da "Avrupa Ordusu mutlaka kurulmalı" çağrısı yapıyor.
Putin kıs kıs gülüyor, "Ben de Avrupa Ordusu'nu destekliyorum" diyerek kıtadan NATO'nun defedilmesi adına avuç ovuşturuyor. Almanya el altından Ordu'yu kurmak için gizli çalışmalar yapıyor. Romanya'nın 81'nci mekanize tugayı ile Çek Cumhuriyeti'nin 4'ncü Hızlı İntikal Tugayı, Alman ordusunun 10'ncu Zırhlı Tümeni'nin parçası olmayı kabul ediyor. Hollanda'nın iki tugayı Alman Hızlı Müdahale Tümenine bağlanıyor. Üç ülke Alman Ordusu'na entegre ediliyor. Bu fakir son birkaç senedir "NATO dağılacak, yeni bir NATO gelecek" diye boşuna söylemiyor. NATO Genel Sekreteri önceki gün "Türkiye olmadan ne ordusu kurarsanız kurun işe yaramaz" diyerek bizi kapının kilidi gösteriyor. Avrupa Ordusu çalışmalarına Türkiye sopası ile darbe vurmaya çalışıyor. Etrafımızda ve dünyada acayip şeyler oluyor. Türkiye'nin masadaki önemi her geçen gün şiddetlenerek artıyor.
Böyle bir ortamda bizim muhalefetin bu konularda ne bir vizyonu ne de tek bir söylemi, düşüncesi gözükmüyor. Onlarda sadece ve sadece ellerine tutuşturulan "Erdoğan'ı nasıl indiririz" projesi var.
Başka hiçbir şey yok... Sıfır.. Sanki dünyada değiller... Mars'talar diyeceğim ama...
Orada da hayat yok ki!https://www.takvim.com.tr/yazarlar/bekirhazar/2018/11/15/marsta-hayat-var-mi

2 Kasım 2018 Cuma

Yunanistan’ın Ege ve Kıbrıs siyaseti değişiyor "Prof. Dr. ATA ATUN) - Yunanistan Başbakanı AleksisÇipras’ın. Dışişleri bakanı Kocias’ın istifasından sonra Ege adaları, Balkanlar, Türkiye ve Kıbrıs'a ilişkin konulardan sorunlu tek yetkili haline gelmesi Yunanistan’ın Ege ve Kıbrıs konusunda yeni bir strateji uygulayacağının habercisi gibi.

Yunanistan’ın Ege ve Kıbrıs siyaseti değişiyor 
Prof. Dr. ATA ATUN (*)
Yunanistan Başbakanı AleksisÇipras’ın. Dışişleri bakanı Kocias’ın istifasından sonra Ege adaları, Balkanlar, Türkiye ve Kıbrıs'a ilişkin konulardan sorunlu tek yetkili haline gelmesi Yunanistan’ın Ege ve Kıbrıs konusunda yeni bir strateji uygulayacağının habercisi gibi.
Konuyu biraz açalım; Dönemin Yunan hükümeti, Birleşmiş Milletlerin yayınladığı 1982 III. Deniz Hukuku Sözleşmesini 31 Mayıs 1995 tarihinde kısa adı Vouli olan Yunan Meclisinde onaylatmasından sonra Ege’de12 mil Karasuyu hakkını hukuki olarak kullanmaya yetkili hale geldi.Yunan Meclisinin bu kararına karşılık olarak dönemin Türkiye Cumhuriyeti hükümetikonuyu Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) taşıdı ve 8 Haziran 1995 tarihindeiçeriğinde “Savaş nedeni” manasına gelen “casus belli” imasının da yer aldığı bir bildiriyayınladı.
Yunan hükümetinin, Yunan adalarının karasularını 6 milden 12 mile çıkarmak istemesine karşılık olarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin TBMM’ye sunduğu ve alkışlarla kabul edilen Türk bildirisi, Yunanistan’ın Ege’de karasularını 12 mile çıkartması halinde an itibari ile o gün iktidarda bulunan Türkiye Cumhuriyeti hükümetine her türlü askeri tedbiri almayı ve buna ilaveten Yunanistan’a karşı savaş açmak dahil her türlü yetkiyi veriyor.(Bakınız https://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/tutanak_b_sd.birlesim_baslangic?p4=692&p5=t&page1=1&page2=2)
TBMM’nin bu bildirisinden sonra YunanistanIII. Deniz Hukuku Sözleşmesi ile sahibi olduğu 12 mil karasuyu hakkını saklı tutmayı tercih edip, uygulamaya koymazken,Ege’de teamül hukuku oluşturma yolunda zaman kazanmayı ve de uluslararası politikada da son sözün kendisinde olduğu imajını yaratmak yolunu seçti.
Ege konusunda süren itilafın kesin olarak çözülmesi konusunda ilk barışçıl ve kesin siyasi adımı 1997 yılında, dönemin Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Süleyman ile Yunanistan Başbakanı KostasSimitis attı. ABD Dışişleri Bakanı Madlene Albright’in ev sahipliğinde Madrid’de yapılan toplantı sonrasında yayınlanan resmi bildiride, Yunanistan, Ege’de statükoyu değiştirecek tek taraflı eylemler yapmamayı, Türkiye de kuvvet kullanmamayı kabul etti. (Bakınız http://www.turkishgreek.org/kuetuephane/item/29-madrid-declaration-joint-communique-on-greek-turkish-relations-july-8th-1997)
Karasuları üzerindeki egemenlik hakları sadece denizde değil, karasuları üzerindeki hava sahasını ve bu suların deniz yatağı ile toprak altını da kapsaması nedeni ile basit dostluk gösterileriyle, birlikte kahveiçmeyle veya uzo yudumlamayla çözülecek bir sorun değil bu konu aslında.
Türkiye’nin, Yunan adalarının karasularının 12 mile çıkmasını kabul etmesi demek, Yunanistan’ın izni olmadan hiçbir Türk hava ve deniz taşıtının Ege denizinden veya Ege hava sahasından geçme hakkı olmayacak demek.
Gelelim esas konuya; Yunanistan Başbakanı Çipras geçtiğimiz gün Dışişleri Bakanlığında düzenlediği toplantıda karasularının genişletilmesi planı ve Türkiye ile ilişkileri ele aldı. Bu toplantıda alınan karara göre, geçen ayın ortalarında Dışişleri bakanlığı görevinden istifa eden NikosKocias’ın, bakanlığı döneminde Mora ve Girit arasındaki Antikithira adası ve iki diğer bölgede Yunanistan karasularının 6 milden 12 mile çıkarılması yönünde hazırlattığı kararnamenin durdurulması ve yasa tasarısı olarak Yunan Meclisine gönderilmesi kararlaştırıldı. Buna ilaveten de Balkanlar, Türkiye ve Kıbrıs'a ilişkin konuların da doğrudan Başbakan AleksisÇipras'a bağlı olması kararı alındı.
Yunanistan Başbakanı Çipras’ın, Ege’deki Yunan adalarının karasularının 6 milden 12 mile çıkarılması ile ilgili TBMM’nin 1995 tarihli Bildirisine ve 1997 tarihli Madrid Mutabakatına rağmen eski Dışişleri Bakanı Koçias’ın karasularının genişletilmesine ilişkin kararnamesini durdurarak, yasa tasarısı olarak meclise getirmek ve Yunan Meclisinde mevcut siyasi partilerinde konuya taraf olarak tartışılmasını istemesi, Yunanistan’ın Türkiye ve Türkiye ile ilgili konularda yeni bir dış politika uygulayacağı sinyallerini veriyor. Özellikle Doğu Akdeniz’de İsrail’in doğalgaz çıkarmaya başlamış olması ve Kıbrıs Rum Yönetimi ile KKTC ile Türkiye’nin Münhasır Ekonomik Bölgeleri içinde doğalgaz araştırmasının ve çıkarımının başlayacak olması ve bu nedenle yaşanabilecek siyasi, ekonomik ve askeri krizler belli ki Yunanistan’ı harekete geçirmiş durumda…
(*) Prof. Dr. (İnş. Müh.), Dr. (Ulus. İliş.) Ata ATUN
Akademisyen, Kıbrıs İlim Üniversitesi
KKTC III. Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı
e-mail: ataatun@gmail.com (Kişisel) , ataatun@csu.edu.tr (Akademik)
http://www.ataatun.org
Facebook: AtaAtun1