14 Eylül 2018 Cuma

Oyunlar Kıbrıs üzerine "Prof. Dr. Ata ATUN" & Haydi Kıbrıs; Bütün Eller Havaya! "Hüseyin MÜMTAZ " (TURKISHFORUM-Ulusal Haber Gazetesi-Ulusal Ajans)

Oyunlar Kıbrıs üzerine
Prof. Dr. ATA ATUN
Latince güzel bir dil.
Roma İmparatorluğunun ve tüm Avrupa’nın bir dönem dinsel, devlet, hukuk ve yazım dili olarak Latinceyi kullanmış olması boşuna değil. Neredeyse tüm Batı Avrupa dillerinin atası Latince.

Uluslararası İlişkilerde benim en çok hoşuma giden tanımlama “Divide et impera” cümlesi. “Böl ve Yönet” manasında. Romalılardan kalan bir yönetim tarzı mirası. Daha beş yaşında iken bu terimi rahmetlik babamdan duymuştum. Babam bazen “İngiliz Kıbrıs adasını rahatlıkla yönetmek için ‘Böl ve yönet’ sistemini kullanıyor. Osmanlı bunu hiç yapmamıştı, azınlıkları birbirine hiç düşürerek menfaat sağlamak yoluna hiç gitmemişti” derdi.
Çocuk kafam bu cümlede bir hinlik olduğunu seziyordu ama tam olarak babamın ne demek istediğini pek anlayamıyordum. Babamın bahsettiği azınlıklardan bir tanesinin komşumuz Rumlar, diğerinin de biz Türkler olduğunu hiç anlayamamıştım belirli bir yaşa gelinceye kadar.

Benim favorim olan “Divide et impera” cümlesindeki sihirli kelime “impera”.
“İmpera” Yönetmek manasında.
“İmperatore”, Yönetici veya Komutan manasında.
“İmperiosis” ise Emperyalist veya Yayılmacı manasında.
Her üç kelime de günümüzde halen yoğun bir şekilde kullanılıyor, özellikle de “Kıbrıs adasının egemenliği” konusunda güncel durumda ve uygulamada.
Türk milleti olarak yaşadığımız son ekonomik krizin Türkiye’den toprak koparmak amaçlı olduğunu algılıyorum içten içten. Koparılmak istenen toprakların arasında Kıbrıs adası da var.

İçine itildiğimiz kriz sanki de yapay.  
Türk Lirasının düşmesi ile birlikte Kıbrıs’ta aramızda bulunan Rumların, Avrupa Birliğinin ve ABD’nin paralı görevlileri, siz buna “ajanları” da diyebilirsiniz, hemen organize olup “Tek çözüm Rumlarla birleşip Federasyon kurmak ve AB’ye katılmak”  yaygarasına başladılar. Bazı köşe yazarları ve yazılı basın ile onlarca internet sitesi de bu yaygaraya hemen çanak tutmaya başladı. Aralarında “daha çok çalışalım, daha çok üretelim, halkın sırtına yapışmış ve haksız yere maaş çeken sülükleri söküp atalım” diyeni yok maalesef.  

Grekofiller ve AB kuyrukçuları için gün doğdu gerçekten.
Kıbrıs adasının 1878 yılında Osmanlı Devleti tarafından İngilizlere kiralanmasından beri yanımızda olan ve her sıkıntımızda bize destek vermiş olan, özgürlüğümüzü, egemenliğimizi ve devletimizi borçlu olduğumuz Türkiye’mizi ve KKTC’yi alabildiğince kötülemeye, Rumları ve AB’yi de yüceltmeye başladılar.

Oynanan oyun bana göre açık ve net.
Nihai hedef, Kıbrıs adasının kuzey topraklarından Türkiye’yi söküp atmak, garantileri kaldırmak, Türk Silahlı Kuvvetlerini gerisin geriye Türkiye’ye göndermek ve adanın tümü üzerinde Protokol 10’u uygulayarak Kıbrıs adasının tümünü AB topraklarına katmak (İmperiosis). Ada çevresindeki doğalgaz’ın ve petrolün tüm kullanım haklarını Güney Kıbrıs Rum Yönetimine (GKRY) bıraktırarak doğalgaz ve petrol üzerinde yönetici (imperatore) olmak.

Bu nihai sonuca ulaşmak için atılacak ilk adım ise “divide et impera” yani “Kıbrıslı Türkleri böl ve yönet” uygulaması.
Bu hedef doğrultusunda, içinde bulunduğumuz yapay ekonomik kriz bahane edilerek Kıbrıslı Türklerin beyinlerine ve kalplerine uzun yıllardır yaratmaya çalıştıkları “Türkiye düşmanlığı”nı iyice yerleştirmek ve Kıbrıslı Türkleri, “Rumlarla Federasyon kurmak isteyenler, AB’ye katılmak isteyenler, Türkiye’yi istemeyenler ve Türkiye’yi isteyenler olarak en az dört parçaya bölmek ve parçalamak için çalışmalar başlatılmış durumda.

Aramızdaki Grekofiller ve AB ile ABD sempatizanları (ajanları) dört elle göreve sarıldılar ve Kıbrıslı Türkleri bölmek uygulamasını başlattılar. Bölme aşaması tamamlandıktan ve kamplar belli olduktan sonrası çok daha kolay olacak. Para uğruna her işi yapmaya hazır olan kişiler devreye sokularak KKTC’de planlı bir kaos yaratılacak ve kaostan çıkış olarak da GKRY egemenliğinin KKTC topraklarını kapsaması yani Rumların egemenliğini kabul etmek ve AB’ye katılım gösterilecek….
Yıllardır devlerle aşık atıyoruz. Yolumuz uzun ve işimiz zor. Allah yardımcımız olsun…

Prof. Dr. (İnş. Müh.), Dr. (Ulus. İliş.) Ata ATUN
Dekan, Kıbrıs İlim Üniversitesi
KKTC III. Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı
e-mail: ata@ataatun.com veya  ataatun@gmail.com
http://www.ataatun.org 
Facebook: AtaAtun1


HAYDİ KIBRIS; BÜTÜN ELLER HAVAYA
Hüseyin MÜMTAZ
İsmi lâzım değil, KKTC geçmişini hatırlatıp reklâmını yapmaya lüzum da yok; malûm terzi çırağı/yamağı Lefkoşa’da restoranda yemek yerken bir partinin genel başkanı yanına giderek “Sosyal medyadan küfrettiğin KKTC’de ne işin var?” diyerek tepki göstermiş.
Çünkü terzi çırağı/yamağı geçmişte “başına gelenlerden sonra” artık “işgal bölgesine” Rum tarafından gireceğini paylaşmıştı “terbiyeli” bir dille “hesabında”.
Polis hemen müdahil olmuş, sözlü saldırıda bulunan zanlılar hakkında “rahatsızlık, itale-i lisan ve uygunsuz tavır hareket suçlarından dava getirilmiş”.
Yanlış yazmadım… “Dava getirilmesi/okunması” kavramı ve kalın harflerle yazılan bölüm KKTC’de halen geçerli olan hukuk dilidir.
Neyse… Ertesi iki gün Lefkoşa’da başka olaylar oldu.
Hayvan Üreticileri ve Yetiştiricileri Birliği hükümetin almış olduğu yüksek zamlara karşı Tarım Bakanlığı önünde traktörler ve eşeklerle protesto gösterisi gerçekleştirdi. Polis ile karşı karşıya gelen eylemciler “bakanlık binasının kapısını kırarak” binaya girdi.
Bir sonraki gün de üreticiler yine, hükümetten yapılan zamları geri çekmesini talep ederken, bir eylemci, “traktörle” bakanlık binasına girmeye çalıştı. Çıkan arbedede bir polis yaralandı.
Ama göstericilere “dava getirilmedi”.
Demek terzi çırağı/yamağı konusu, Tarım Bakanından, bakanlığın kapısının kırılmasından daha önemli ve hassasmış!

Theresa May’in, Prens’in önünde reverans yaparken Necdet Özel’i kıskandıran figürlerine ve Afrika’da sergilemeye çalıştığı karikatür dansına bakmayın, başı iyice belâda.
Konu Brexit. Mesele İrlanda sınırı.
AB, İngiltere ile yürüttüğü Brexit müzakerelerinde “İrlanda sınırı” işinin öncelikle halledilmesini istiyor. Ve görüşmeler bu yüzden deyim yerindeyse çıkmaza girmiş durumda.
Nedir “İrlanda sınırı”?
“Eskiden”, Kuzey İrlanda, Serbest İrlanda ve İngiltere hepsi AB üyesiydi, sınırlarda giriş-çıkışlar problem değildi.
Ama İngiltere Brexit sonrası AB’den ayrılınca; AB üyesi Serbest İrlanda ile üye olmayan İngiltere sınırı kapanacak da Kuzey İrlanda/İrlanda sınırı ne olacak?
Geliyoruz işin bizi ilgilendiren kısmına… Bilene benden bir fincan sâde Con kahvesi…
AB; üye olan İrlanda, olmayan Kuzey İrlanda sınırını mesele ediyor da…
Aynı AB; üyesi olmayan KKTC ile üyesi olan Rum kesimi arasında 2004’den beri serbest olan sınır geçişlerine neden çıt çıkarmıyor?

İki gündür KKTC’de tek derdimiz ne biliyor musunuz?
Askerî kantinler…
“Dolar” Türkiye’yi bir vurunca; İngiltere sömürgesi olmadığı halde Sterlin kullanan “bağımsız” KKTC’yi beş vurdu. Fiyatlar aldı başını gitti. Her markette her şeyin etiketi değişik.
Marketçiler aranan suçluyu hemen buldu, “askerî kantinler”. Çok ucuzmuş. Topu topu on askeri kantin yüzlerce marketin satışını engelliyormuş.
“Eskiden” o kantinler “sadece mutlu azınlığa” hizmet ettikleri düşüncesiyle eleştirildikleri için alınan bir karar gereği belli ölçülerde sivil/yerli halkın da kullanımına açılmışlardı.
Şimdi o kantinler “çok suçlu”…

Yazıyı her hafta sonu Türkiye’den gelen türkücü/şarkıcıların sahneye çıktıklarında ilk söyledikleri o meşhur slogan ile bitirelim;
“Elleri göreyim elleri… Haydi Kıbrıs!”…6 Eylül 2018